Petrol-İş Sendikası Genel Kurulu yaklaşırken... Nasıl bir sendikal anlayış ve işleyiş?

Genel kurula hazırlık süreci ve bizzat genel kurulun kendisi, krizin sonuçlarına ve sınıfa dönük saldırılara karşı mücadele dönemine, geride kalan yılların sendikanın kendi süreçleri başta olmak üzere sınıf mücadelesi açısından nasıl geçirildiğine dair muhasebenin yapıldığı ve bir mücadele programı ile çıkıldığı bir sonuç üretmelidir. Sendikal işleyişin tüm süreçlerinde işçilerin söz-yetki-karar mekanizmalarının işletildiği, tabandan inisiyatifin açığa çıkartıldığı bir örgütsel düzlem yaratılmalıdır.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 07 Ağustos 2019
  • 20:20

İşçilerin hak arama mücadelesini büyütmekten, sınıf bilincini yükseltmekten, insanca çalışma ve yaşam koşullarını sağlamak için patronların karşısına sınıfa karşı sınıf bilinci ile dikilmekten uzak bürokratik sendikal anlayış, bugün ülkenin neredeyse tüm sendikalarına sirayet etmiştir. Bu anlayış ne yazık ki karşımıza sadece sendikal bürokrasi düzleminde çıkmıyor. Bu anlayışın hakimiyetini en tepen tabana kadar her düzeyde görüyoruz. Genel merkezinden şube yönetimlerine, temsilcilerinden delegelerine ve üye işçilerine kadar durum böyle.

Bu tablo yönetim kadrolarının koltuk hesaplarından çok, işçilerin bilinç ve iradelerini sendika yönetimlerine teslim etmiş olmalarından ötürü ortaya çıkıyor. İşçilerin sınıf bilincini, mücadele geleneğini, hak kazanma yöntemini geliştirme derdi olmayan bürokratik sendikal anlayış, nasıl ki sınıf mücadelesinin önünü kesen belirleyici bir etmen ise, işçinin sendikal süreçlerde söz ve karar hakkına sahip çıkmaması, sendikasını da harekete geçirecek, kendi iradesini ortaya koyacak taban örgütlülüğünden yoksun olması da sendikal bürokrasinin yıllar yılı ayakta kalmasının nedenlerindendir.

Görünen o ki Petrol-İş Sendikası da bu çarkın bir parçası haline gelmiştir. Son süreçte sendikalaşma eğilimi ile Petrol-İş'e güvenle yönelen, sözleşme sürecinde kazanana kadar eylemli bir mücadele süreceğini düşünen, sendikanın direnişlerinin sonuna kadar yanı başlarında olacağına inanan işçiler hep hezimet ile karşılaştılar. Patronları ürkütmeden süreç ören, işçi sınıfının gücüne inançsızlık duyan, tabanın söz ve iradesi ile yol yürümekten kaçınan anlayış sendikaların işlevsiz görülmesine neden oluyor. İşçiler ile sendikalar arasındaki mesafenin büyümesine yol açıyor. Bu çizgi aşılmadan, bürokratik kast temizlenmeden sendikalar işçi sınıfının mücadele mevzilerine dönüştürülemez.

1 Eylül tarihinde Petrol-İş Sendikası Genel Kurulu gerçekleşecek. Petrol-İş Genel Kurulu için halihazırda uğruna çaba sarf edilen tek şey koltuk ve yönetim dengeleri hesabıdır. İki farklı liste, iki farklı ekip genel kurula hazırlanıyor. Sözde birbirine karşıtlar, sözde birbirlerini eleştiriyorlar. Ama bakıyoruz ki özünde hiçbir farklılık yok. Sınıf mücadelesi adına başka bir anlayışı ortaya koyan bir çaba, sendikaya hakim davranış biçiminin değişmesi için bir program yok. Genel kurulun seçim kısmına odaklı canhıraş bir telaş var sadece. Kişilerin değişeceği bir sonuç çıksa bile anlayış değişmedikten sonra Petrol İş'in bugünü ile yarını arasında nasıl bir fark olabilir ki?

Genel kurula hazırlık süreci ve bizzat genel kurulun kendisi, krizin sonuçlarına ve sınıfa dönük saldırılara karşı mücadele dönemine, geride kalan yılların sendikanın kendi süreçleri başta olmak üzere sınıf mücadelesi açısından nasıl geçirildiğine dair muhasebenin yapıldığı ve bir mücadele programı ile çıkıldığı bir sonuç üretmelidir. Sendikal işleyişin tüm süreçlerinde işçilerin söz-yetki-karar mekanizmalarının işletildiği, tabandan inisiyatifin açığa çıkartıldığı bir örgütsel düzlem yaratılmalıdır.

Sınıf sendikacılığı anlayışı için:

- İlkemiz sınıfa karşı sınıf olmalıdır. Ülkedeki ve dünyadaki gelişmelere bu ilkeler ışığında bakılmalıdır.

- Fiili-meşru mücadele esas alınmalıdır. Dengeler arayan değil, kazanana kadar hak arayan sendikal anlayış hakim kılınmalıdır.

- Patronlardan, devletten, hükümetten örgütsel bağımsızlığını koruyan bir sendikal yapı oluşturulmalıdır.

- Biz işçilerden kopuk hiçbir karar alınmamalıdır. Kararlar işçilerin, temsilcilerin ve yöneticilerin katılımı ve iradesi ile alınmalı, tüm süreçler taban örgütlülüklerine dayalı işletilmelidir.

- Fabrikamızda sendikal örgütlülüğümüz kendisini fabrika komitesi/meclisi ve alta doğru yayılacak bölüm komiteleri ile var edebilmelidir. Bu komite/meclis fabrika süreçlerinde tam yetkili olmalıdır.

- Sendika yönetiminin uygulayıcı, işyeri komitelerinin temel karar alma ve denetleme mekanizması olduğu bir sendikal örgütlülük ve anlayış oturtulmalıdır.

- Gereksiz profesyonelliğe izin verilmemeli, yöneticilerin üretim süreçlerinin dışına çıkarak işçiye yabancılaşmasının önüne geçilmelidir.

- Görevini ve sorumluluğunu yerine getirmeyen ya da işçilerin iradesi dışında davranan temsilci ve yöneticiler, bir sonraki genel kurul beklenmeksizin işçilerin ya da işyeri komitelerinin çoğunluğu tarafından görevlerinden alınabilmelidir.

-Sendika yöneticilerinin aldıkları ücretler üye işçilerin ortalama ücretinin üstünde olmamalıdır. Yöneticiler iki dönemden sonra aday olamamalıdır.

-Şubeden genel merkeze kadar üye aidatları ile yapılan bütün harcamalar düzenli ve sürekli olarak ilan edilmeli, bütçe her açıdan üyelerin denetimine açık olmalı, büyük harcamalar üyelerin izni olmadan asla yapılmamalıdır.

-Mücadele tarihimizi öğrenmemizi ve sınıf bilincimizin güçlenmesini sağlayacak işçi eğitimleri, bütün işçileri kapsayacak ve işçi sınıfı mücadelesine değer katacak içerikte ve biçimde organize edilmelidir.

Petrokimya İşçileri Birliği