Metal İşçileri Birliği metal TİSlerine dair paylaşım yaptı. Ve “Son sözü metal işçileri söyleyecek” dedi. MİB paylaşımında şu vurguyu yaptı:
“Metal işçisi arkadaş hiç de sorun kendi başına ücrette ne alacağımız değildir. Aldığımız her zam yarın pula dönebilir. Önemli olan işçi sınıfının bir güç olarak MESS ve tüm sermayenin karşısına dikilip dikilmediği sorunudur.”
Paylaşım şu şekilde:
“Artan hayat pahalılığı, düşen alım gücü, kısıtlanan demokratik haklar…
Derinleşen ekonomik, sosyal ve siyasal krizin faturası olarak işçi sınıfı ve emekçilerin payına düşen bunlardır.
Ama bu devranın böyle sürüp gitmesi mümkün değildir. Ya bulunulan yerden çok daha geriye açlık ve yoksulluk içinde bir yıkıma sürükleneceğiz. Ya da mücadele edip hakkımız olanı kendi gücümüzle söküp alacağız.
Bu mücadelede metal işçisinin gücü üretimden gelen gücüdür. Bu öyle bir güçtür ki bugünkü koşullarda eğer yeterince örgütlü davranılırsa önüne çıkan her engelli aşabilir, her düşmana boyun eğdirebilir.
Şimdi ortada birtakım hesaplar dolaşıyor. Neymiş MESS bir dahaki görüşmede %60 önerecekmiş. Şubat ayı enflasyonu da eklenince işçinin cebine girecek, mevcut koşullarda alınabileceğin en iyisi olacakmış. Bu külliyen teslimiyetçi ve bizi orta vadede yoksulluğa mahkûm edecek bir söylemdir.
Çoktan çöp olmuş taslakların bile gerisine düşen %60 önerisi kabul edilemez. Henüz kavga verilmiş değil. Gücümüzü göstermiş değiliz. Elbette adına kapitalizm denen bu sömürü sisteminde işçi sınıfı hakkı olanı hiçbir zaman alamaz. Ama bu demek değil ki bize reva görüneni peşinen kabul edeceğiz.
Metal işçisini karşısında kimler var?
Biz yıllardır metal işçisinin karşısında üçlü bir şer odağı olduğunu, bunun MESS, sendikal bürokrasi ve siyasal iktidardan oluştuğunu söylüyoruz. Buna bir ek daha yapma zamanı. Kim %60 güzellemesi yaparsa, “bundan dahi iyisini alamayız” derse, yüksek hakem kurulu sopası ile işçiyi korkutmaya çalışırsa niyeti ne olursa olsun metal işçisinin sefalete mahkûm olmasına alet olur.
Metal işçisinin karşısındaki esas engel ne siyasal iktidar ne sendikal bürokrasi ne de MESS’tir. Metal işçisinin bunların hepsini dize getirecek gücü vardır. Bizim esas zayıflığımız kendi içimizdedir. Yenilmesi gereken umutsuzluk, korku ve “bu koşullarda bu kadar olur” bakışıdır. Bu bakışı alt etmek için bedel ödemek zorunda kalabiliriz. Belki kayıplar olabilir. Ama gerekli mücadeleyi gösterdiğimizde bizi bu görüşme trafiği ile oyalayan, aptal yerine koyan, aşağılayan bu tiyatro en sonunda onu oynayanların başına yıkılır.
Metal işçisi arkadaş hiç de sorun kendi başına ücrette ne alacağımız değildir. Aldığımız her zam yarın pula dönebilir. Önemli olan işçi sınıfının bir güç olarak MESS ve tüm sermayenin karşısına dikilip dikilmediği sorunudur. Emeğimizi ve geleceğimizi korumanın yolu bunu başarmaktan geçmektedir. Gerisine mücadelemizin gücü karar verecektir. “Bu koşullarda alınabileceğin en iyisi nedir?” sorusunun yanıtı bu koşullarda ne kadar örgütlenip mücadele edeceğimize bağlıdır.
- Grev hazırlıkları başlasın, grev kararları derhal asılsın!
- Uyarı eylemleri güçlendirilsin!
- Yapılacak her görüşme canlı olarak yayınlansın!
- İşçinin referandumla kabul etmediği hiçbir teklife “Evet” denilmesin!
- İnsanca yaşamaya yeten ücret istiyoruz!
-Vergi oranları sabitlensin, yoksulluk sınırının altındaki ücretlerden vergi alınmasın!
- Ücretlerimiz brütten değil netten hesaplansın!
- TÜİK verileri değil, gerçek enflasyon verileri esas alınsın!
- Çalışma saatleri kısaltılsın!
- Taşeron, sözleşmeli çalışma son bulsun!”