MESS TİS süreci grev aşamasında!

Metal fabrikalarında yaşanacak bir ileri çıkışın sınıf hareketini bir bütün olarak olumlu etkileyeceği açıktır. Bu nedenle güç ve olanaklar metal işçilerinin önündeki engelleri aşması, bilinç ve örgütlülüğünü güçlendirmesi için seferber edilmelidir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 10 Ocak 2024
  • 09:00

Saray rejiminin hayata geçirmeye çalıştığı ekonomik ve sosyal yıkım saldırıları tüm hızıyla sürüyor. Seçimlerin ardından yeni bir düzeye sıçrayan ve “rasyonel zemine” dönme tartışmaları eşliğinde hayata geçirilen ekonomi politikalarının etkisi, emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını katlanılmaz boyutta ağırlaştırmış bulunuyor. Yerel seçimlerin ardından bu tablonun çok daha ötesine geçileceği ise neredeyse genel bir kanıya dönüşmüş durumunda. AKP-MHP iktidarının yıllar içerisinde harabeye çevirdiği ekonomik tablonun ağır faturası hedefli bir tarzda işçi ve emekçilerin sırtına yıkılmak isteniyor. Bu yıkım saldırılarının bir tarafında sermayenin her yolla desteklenmesi, teşviklerin artırılması, vergi afları vb. ile devasa kâr oranları bulunurken diğer tarafta ise derin bir yoksulluk, ucuz işçilik, sosyal hakların tırpanlanması, çalışma koşullarının ağırlaşması yer alıyor.

Çok yönlü yıkım karşısında işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin tepki ve öfkesi, henüz birleşik bir karakter kazanamasa da artıyor. Fabrika eylemleri, örgütlenme çabaları, kent meydanlarında taleplerin dile getirilmesi gibi bir dizi hareketlilik yaşanıyor. Bu hareketlilik içinde aylardır devam eden ve 150 bin işçiyi kapsayan MESS Grup TİS süreci özel bir yerde duruyor.

Ülkede açlık sınırı bandında bulunan asgari ücret ve biraz üzerinde olan ücretler işçi sınıfının genel ücreti durumunda. Sendikalı, sendikasız fabrikalarda çalışan işçilerin ücretleri neredeyse en alt sınırdaki ücretlerde eşitlenmiş durumda. Buna eşlik eden ve deyim uygunsa kuru maaş dışında sosyal hak kırıntılarının dahi ortadan kalktığı bir süreçten geçiyoruz. Artan enflasyon karşısında uydurma TÜİK verileri baz alınarak yapılan ücret zamlarının daha cebe girmeden erimesi, sefalet koşullarının artık bir rutin haline geldiğini gösteriyor. Birbirini tekrar eden süreçler artık işçi ve emekçilerde tepkinin yanı sıra bir çıkış arayışının da güçlenmesini beraberinde getiriyor.

MESS TİS sürecinde yetkili sendikaların hazırladığı sözleşme taslaklarının günün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olması metal fabrikalarındaki tepkiyi güçlendirdi. Birbirinden kopuk, henüz eyleme geçmeyen ancak biriken öfkenin somut olarak gözlemlenmesini de sağlayan bu tepki giderek yerini beklemeci bir ruh haline bıraksa da sürüyor. Yetkili sendikalar ve MESS şu ana kadar süreci, geçmiş yıllarda sahnelenen senaryoya uygun olarak getirdiler. Ancak görüldüğü kadarıyla metal işçileri cephesinde geçmişe oranla bu senaryoya karşı daha açık bir bilinç var. Şişirilmiş oranlar, laf cambazlıkları, işçileri aza razı etmek yönlü manevralar vb. pek bir işe yaramıyor. Yer yer grev, mücadele söylemleri öne çıkıyor, özellikle Türk Metal’e karşı tepki daha güçlü dile getiriliyor. Sınırlı da olsa fabrika eylemlerine yansıyan, sosyal medya sayfalarında dile getirilen tepkilerin basıncı MESS ve sendika ağalarından oluşan masanın üzerinde ciddi bir basınç oluşturmuş durumunda. TİS sürecinde arabuluculuk aşamasının da geride kalmasıyla artık grev kararlarının alınması aşamasına gelindi. Masada neyin nasıl tartışıldığı, planlandığı bilinmese de tabanda biriken öfkenin yarattığı basınç nedeniyle geçmişe oranla bir oldu-bitti sözleşmenin o kadar kolay imzalanamayacağını gösteriyor.

Buraya kadar ifade etmeye çalıştıklarımız, metal işçilerinin var olan zayıf yanlarının aşıldığı anlamına gelmiyor kuşkusuz. Metal işçileri bilinç ve örgütlülük olarak hala geri ve dağınık. Ekonomik ve sosyal koşulların bir sonucu olarak biriken tepkinin basıncı ne olursa olsun, sendikal bürokrasiden bağımsız hareket edebilme, fabrikalarda gelişen tepkiyi birleştirme ve eylemli bir kanala yönlendirebilme konusunda mesafe almak süreci tayin edecek kritik nokta olarak duruyor. Öncü metal işçilerinin ve sınıf devrimcilerinin öncelikli olarak bu gerçekliği gözeten bir çaba içinde olması gerekiyor.

***

İçinden geçilen dönemde MESS kapitalistlerinin kâr oranlarıyla masada dolaşan rakamlar arasındaki uçurum sürekli gündemde tutulmalıdır. Sendikal bürokrasinin sınırlayıcı, aza razı etme söylemleri boşa düşürülmeli, mücadele iradesi, istek ve kararlılığı güçlendirilmeli, bu konuda yapılması gerekenler sıklıkla işlenmelidir. Metal işçilerinin içinde bulunduğu beklemeci ruh haline müdahale etmek özel bir yönelim haline getirilmelidir. Halihazırda sınırlı da olsa fabrikalarda başlayan eylemler bunun için önemli bir basamak olarak değerlendirilmeli, metal işçilerinin gerçek talepleri ile eylemlere katılımı teşvik edilmelidir. Eylemler mücadele kararlılığı eksenine oturtulmalı, giderek üretime yansıyan bir içeriğe kavuşmasına dönük adımlarla birleştirilebilmelidir. Buna fabrikalarda komiteleşme, olan komitelerin güçlendirilmesi, giderek farklı fabrikaları bir araya getiren kurullar oluşturma çabası ile örgütlenme ayağı eşlik etmelidir. Talepler, eylem ve örgütlenme konusunda alınacak olan mesafe MESS kapitalistlerine de sendikal bürokrasiye de geri adım attıracak en önemli etkendir. 

***

Metal fabrikalarında yaşanacak bir ileri çıkışın sınıf hareketini bir bütün olarak olumlu etkileyeceği açıktır. Bu nedenle güç ve olanaklar metal işçilerinin önündeki engelleri aşması, bilinç ve örgütlülüğünü güçlendirmesi için seferber edilmelidir. Ve tabi ki metal işçilerinin kazanma iradesini güçlendirmeye yoğunlaşılmalıdır. Zira, metal işçileri şahsında sınıf hareketinin yeni bir çıkış yaratabilmesinin koşulları ancak güçlü ve hedefli bir önderlikle sağlanabilir.