Metal İşçileri Birliği Türkiye Meclisi toplandı!

Metal işçileri, MİB Türkiye Meclisi’nde buluştu. İşçiler krizi, MESS Grup TİS sürecini, sendikaları ve MİB’in çalışmalarını ele aldı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 10 Eylül 2019
  • 08:16
Arşiv

Arşiv

Krizin faturasının işçi emekçilere kesilmeye çalışıldığı, MESS Grup toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecinde olduğumuz bir dönemde farklı il ve fabrikalardan birçok metal işçisinin katılımıyla toplanan MİB Türkiye Meclisi canlı tartışmalarla verimli bir şekilde geçti. Meclisin 4 ana gündemi şunlardı:

  1. Kriz, krizin işçi sınıfına etkileri, sınıfa yönelik saldırlar ve mücadele

  2. 2019 MESS GRUP TİS süreci

  3. Sendikalar

  4. MİB çalışması ve örgütlenmesi

Bütün başlıklardan önce yapılan kısa sunumlarla tartışmaların ana ekseni çizildi. Yapılan ilk konuşmada krizin güncelliği, somutta karışımıza çıkışı ortaya kondu. Krizi yaratan kapitalistler olmasına rağmen, faturayı işçi-emekçilere keserek karlarını korudukları, bunu da işçilerin örgütsüzlüğüne yaslanarak yaptıkları vurgulandı.

Ekonomik krizlerle siyasal krizlerin birbirini beslediği, kriz dönemlerinde savaş ve saldırganlığın, baskı ve zorbalığın, yasakların arttığı söylendi. Kıdem tazminatının gaspı başta olmak üzere 11. Kalkınma Planı ile sınıfa yönelik saldırıları yoğunlaştıran AKP’nin, sermayeye teşvik ve hibede, vergi aflarında sınır tanımadığı ortaya kondu. Krizin faturasını ödemeyi reddetmek, fabrikalarda krizin etkilerine karşı örgütlenmek, sokağa çıkmak, üretimden gelen gücün kullanmak gerektiği vurgulandı.

İşten atma saldırısının yoğunlaşması, kısa çalışma ödeneği ile kapitalistlerin imdadına yetişildiği söylendi. Kısa sunumun ardından, katılımcı metal işçileri söz aldı.

Kendimizi sadece patrondan değil, sendikadan da korumamız gerekiyor”

Türk Metal üyesi bir işçi sürekliliği olan bir çalışmayla örgütlenmek gerektiğini söyledi. HT Solar’dan bir işçi, krizin bahane edilerek işten atma saldırısının devreye sokulduğunu, Birleşik Metal-İş Şube Başkanı’nın da yönetimin sözcülüğünü yaptığını söyledi. Sendikanın işlevinin bu olmaması gerektiğini, gönüllü çıkış denilenin çıkışa zorlamak olduğunu, siparişlerin devam ettiğini, yoğun çalışmanın ve mesailerin olduğu bir anda krizden ve daralmadan bahsettiklerini, otomasyona geçişle beraber bu saldırının devreye sokulduğunu söyleyen işçi, “Bizi patrondan, firmadan koruyacak bir sendikamız var diye biliyordum. Yanılmışım. Bizim bir şeyler yapmamız gerekiyor. Kendimizi sadece patrondan değil, sendikadan da korumamız gerekiyor” diyerek sendikal bürokrasinin rolüne ve mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Mata’da işten atılan bir işçi ise Sendikal bürokrasinin oyunuyla sözleşme öncesi işten atıldık. Komik rakamlara 3 yıllık sözleşme imzaladılar. Biz de onlara boyun eğmedik diye çıkartıldık. 3., 4. fabrikayı açanlar kriz var demesin. Biz hakkımız aramaya devam ediyoruz. Benim için Birleşik Metal bitmiştir. Biz mücadeleye devam edeceğiz” diyerek deneyimlerini aktardı.

İlk bölümde gerçekleşen diğer konuşmalarda da birçok deneyim ortaya konarken toplamında işçi sınıfı kendini bir güç olarak ortaya koyamadığı sürece sendikal bürokrasiye karşı da, sermayeye karşı da mücadelede ilerleme sağlanamayacağı vurgulandı.

Kriz ihanet sözleşmelerinin bahanesi

MESS Grup TİS’leri üzerine yapılan konuşma ile sözleşme süreçlerinin öneminden, geçmiş deneyimlerden ve yakın dönem sözleşmelerden bahsedilerek nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ortaya kondu. TÜPRAŞ’ta 3 yıllık %6 zammın YHK tarafından belirlendiğine, Mata’da Birleşik Metal-İş’in 3 yıllık sözleşmeye imza attığına, kamu TİS’lerinin %8+4’e imzalandığına ve bu süreçlerde sendikal bürokrasinin rolüne değinildi.

Sermayenin 3 yıllık, sefalet zamları dayatmasının kabul edilmemesi gerektiği, açıklanan taslakların metal işçilerinin kayıplarını karşılayacak düzeyde olmadığı, ikramiyelerin performansa dayalı verilmesinin kazanılmış hakkın gaspı olduğu söylendi. Özellikle işten atma tehdidi ve kriz demagojisine dikkat edilmesi, grev yasaklarına karşı fiili-meşru mücadele hattına sahip çıkılması gerektiği ortaya kondu. Ücret makasının işçi sınıfını bölücü bir rol oynadığı ve eşit işe eşit ücretin savunulması gerektiğinden bahsedildi. Taban iradesinin açığa çıkartılmasının, fabrika komitelerinin, ‘Fabrikalar Arası Kurullar’ın öneminden de bahsedilerek mücadele ve örgütlenme hattı ortaya kondu.

Ardından söz alan işçiler çalışma saatlerinin kısaltılmasından, belirli süreli çalıştırılma ve taşeron çalıştırılmasına karşı da taleplerin savunulması gerektiğini, kriz demagojisinin şimdiden dillerinde olduğunu, sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin vazgeçilmezliğini, kazanıma giden yolun fiili-meşru mücadeleden geçtiğini ortaya koyan konuşmalar yaptılar. Trakya’dan bir metal işçisi, “TM taslağı açıklarken krizden bahsediyor. İşçileri daha azına razı etmeye çalışıyor. Kriz koşullarını kabullenmek boyun eğdirir. Kriz bizim krizimiz değildir” diyerek sendikal bürokrasinin rolüne dikkat çekti.

Sendikalardan bürokrasiyi temizleme sorumluluğu

Aranın ardından sendikalar üzerine bir konuşma yapıldı. Sendikaların sınıf mücadelesi içinde ortaya çıkışı ve taşıdığı misyondan, sermayenin saldırıları ve sendikal bürokrasinin bağından, sendikal bürokrasinin kişilerden bağımsız sermaye düzeninin bir ürünü olduğu, kişilerin değiştirilmesi ile değil, anlayışın ve işleyişin yıkılması ve devrimci sınıf sendikacılığı anlayışı ile ortadan kalkacağı söylendi.

Bürokrasiye karşı tepkilerin sendikalara karşı mesafeye dönüşmesinin yanlışlığı, sendikalarımızdan bürokrasiyi temizlemenin bizler için bir sorumluluk olduğu, bu noktada tabandan örgütlülüğünün önemi ortaya kondu. “İşçileri temsil etmeyen bürokratlara iradeyi teslim etmemek gerek. TİS süreçlerinde de kazanım için bu şart. Sendikalarda kişilerin değişmesi değil, bürokratik algının değişmesi gerekiyor” denildi. Greif örneği verilerek işleyişin nasıl olması gerektiği ve tabanın gücünün neleri yaratabileceği, Metal Fırtına örneği ile Türk Metal-MESS saltanatının nasıl sarsıldığı söylendi. MİB’in sendikal ilkeleri ve bürokrasiye karşı alınması gereken fiili önlemler ortaya konarak mevcut sendikal anlayışlar irdelendi. “Söz-yetki-karar işçilere” talebinin örgütlü ve bilinçli bir zeminde anlamını bulacağı ortaya kondu.

Deneyimler ışığında Türk Metal, Birleşik Metal-İş’in tablosuna değinilirken, Türk Metal çetesinin misyonuna, Birleşik Metal-İş’teki bürokratik anti-demokratik adımlara dikkat çekildi. TOMİS’in anlamına değinilerek ancak yükselen bir metal hareketi veya taban iradesinin açığa çıkacağı bir süreç ile gerçek anlamını bulacağı söylendi.

Konuşmanın ardından söz alan Türk Metal üyesi bir işçi, TİS süreçlerinin işçilerin algısının açılmasındaki öneminden; sendikal bürokrasiye karşı da bu süreçlerin iyi değerlendirilmesi, bu noktada MİB’in daha aktif çalışması, işçilerin özneleştirilmesi gerektiğinden bahsetti. Trakya’dan bir işçi Birleşik Metal-İş bürokrasisinin, anti-demokratik icraatlarından, sınıfa ihanet içinde oluşundan, Gezi, grev yasakları vb. konularla birlikte TOMİS’e ve MİB’e karşı saldırgan tutumundan bahsederek tabloyu açtı.

Devrimci sınıf sendikacılığı programı hayata geçirilmeli”

Gebze’den bir EKU işçisi Birleşik Metal-İş’in EKU’yu altın tepside Çelik-İş’e sunmasını kendi öz deneyimleri ile anlatırken, Mata’dan bir işçi yaşadıklarını anlatarak Birleşik Metal-İş’in kendisinin gözünde bittiğini ifade etti. Kocaeli’den bir metal işçisi “Sendikalar araçtır. Önemli olan bürokratik anlayışları yıkmaktır. Tanımlama çok önemli değil. TM-Birleşik Metal aynı mı diye? Bürokrasi anlayışını yıkmak için mücadelenin yönü öne çıkartılmalıdır. Nerede hangi sendikada olursak olalım. Oranın somutluğu içinde mücadeleyi nasıl örgütleyeceğiz. Esas tartışma bu olmalı” dedi.

İstanbul’dan söz alan bir katılımcı da Esas sorun devrimci sınıf sendikacılığı programının hayata geçirilmesi mücadelesidir. Tek tek işçileri bu program etrafında birleştirme çabası önemli. Yoksa niyetten bağımsız mücadeleci işçiler bile bürokratik anlayışın parçası oluyor. Bireysel değil, örgütlü bir tepki ortaya koymak önemli. Greif örneği gibi uzun soluklu hazırlanılmalıdır. Fabrikalarda bu anlayış etrafında somut örgütlenmeler yaratabilmeliyiz” diyerek çözüme vurgu yaptı. Sendikal bürokrasiye karşı mücadelede inisiyatif alıp tabandan mücadeleyi güçlendirmenin önemi vurgulanarak bu bölüm sona erdirildi.

MİB’in çalışması ve misyonu ele alındı

Ardından MİB çalışması ve örgütlenme başlığı üzerine bir konuşma yapıldı. Metal İşçileri Birliği’nin misyonu, ortaya çıkışı, sınıf mücadelesindeki yeri ve öneminden bahsedilen konuşmada bir dizi örnek ve somut tartışma üzerinden MİB değerlendirildi. MİB’i karalamaya yönelik söylemlere yanıtlar üretilerek mücadele çizgisi ortaya kondu. MİB’in örgütlenmeye, sendikalara, günümüz sınıf gerçekliğine bakışı ortaya konarak yanıtlar üretildi.

MİB’in öncü metal işçilerinin örgütü olduğu, programı çevresinde öncüleri taraflaştırabilirse misyonunu yerine getirebileceği, gelecek hareketlenmelere yanıt üretebileceği söylendi. Metal Fırtına deneyimi ile MİB’in rolü ve eksiklikleri değerlendirildi. Meclisin MİB çalışmasının ortak bir zeminde yürütülmesi açısından önemi vurgulanarak bitirildi.

Gebze’den bir metal işçisi, kapitalizme karşı sosyalist bir dünya inşa etmenin insani bir görev olduğunu, her alanda her açıdan sürekli bir mücadele hattı örgütlenmesi, sabırla programın hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Kocaeli’den bir işçi, örgütlenme alanında yaşadığımız temel problemlerden biri olarak kapitalizmin yarattığı bireyci yaklaşımlara vurgu yaptı.

MİB’in çalışmasına ve misyonuna dair anlamlı tartışmalar yapıldı. MİB’in politik gücünün fabrikalarda örgütlü bir güce dönüştürülmesi gerektiği, aksi takdirde sınıf mücadelesine yön vermekte ve geliştirmekte yaşayacağımız zorlanmadan bahsedilerek meclis mücadele çağrısı ile sonlandırıldı.

Toplamında 5 saate yakın süren meclis farklı illerden 20’ye yakın fabrikadan farklı sendikalara üye ya da sendikasız birçok metal işçisini bir araya getirerek anlamlı tartışmalar yürüttü.

Kızıl Bayrak / Gebze

İLİŞKİLİ HABERLER