Türk Metal Genel Kurulu’ndan yansıyanlar

Türk Metal Genel Kurulu bir kez daha katı bir gereğin altını çizmiştir. MESS eli ile kurulan ve işçilerin öfkesinden her defasında MESS sayesinde kurtarılan Türk Metal’in işçi düşmanlığı pekişmiş, sermaye sınıfına yönelik hizmetkarlığı bileylenmiştir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 04 Temmuz 2019
  • 15:33

Özellikle 12 Eylül darbesiyle birlikte, metal işçisinin mücadele dinamizmine vurulan bir zincir olan Türk Metal, 16. Olağan Genel Kurulu’nu, sahip olduğu işçi düşmanı-sermaye dostu tüm niteliklerini en ileriden gösterecek şekilde gerçekleştirildi.

Genel Kurul ilk önce genel merkez diye yapılan plazanın açılışı ile başladı. Açılış, Türk Metal üyesi işçilerin tanımladığı üzere, “Sanki sendikanın değil de padişahın saray açılışı” ölçüsünde bir şatafatla gerçekleştirildi. Açılışta Türk Metal’in, işçi sınıfını köleleştirirken hiç yalnız bırakmadığı sendika ağaları, MESS’in sözcüleri, birçok fabrikanın CEO’su, insan kaynakları ve SGK müdürleri de tam tekmil hazır bulundular. İşçilerin aidatları ile yapılan milyon liralık plazanın açılışında ve 200 bin işçinin üyesi olduğu Türk Metal’in Genel Kurul’unda işçi yoktu. Ve güne hakim olan, burjuvaların ve sendika ağalarının seyirlik gösterisiydi.

Normal koşullarda sendikaların genel kurulları, iki genel kurul arasındaki sürecin muhasebesinin yapıldığı platformlar olur. Bu muhasebe ise fabrikalardan başlanarak demokratik usullerle delegelerin seçildiği, genel kurulda söz aldığı, taleplerini veya söylemlerini ileri sürdüğü bir şekilde gerçekleşir. En çarpık sendikalarda dahi bunlar gözetilerek, göstermelik de olsa bir işleyiş hayata geçirilir. Ancak Türk Metal Genel Kurulu’nda bunların hiçbiri olmadığı gibi, adaylık, seçim vb. gibi prosedürlere dahi uyulmuyor. Fabrikalardan yansıyanlar, Türk Metal ağılarının hangi çetevari yöntemler kullandığını gösteriyor.

Sonuç olarak, göstermelik bir seçimle Pevrul Kavlak ve avenesi yine yönetimde...

Genel Kuruldaki en temel olay Genel Başkan Pevrul Kavlak’ın konuşması ve işçi düşmanı tüm kesimlerin temsil edildiği, işçilerin ve temsilcilerinin olmadığı salonda, “Emek Dostları” ödül töreni oldu. Kavlak yaptığı konuşmada, temelde parçası olduğu kölelik düzeninde rolü gereği “işçi dostu görünmek” adına bol miktarda nutuk attı. Ciddi bir tepki ile karşılandığı bilenen kıdem tazminatı saldırısına karşı ilk defa “genel grev” söylemini kullandı. Yaklaşan MESS sürecine dair somut söylemlerden kaçınan Kavlak, TÜPRAŞ işçilerinin üyesi oldukları konfederasyonun genel sekteri olarak, işçilerin TÜPRAŞ sermayesine karşı vermiş olduğu mücadeleyi dahi hatırlamadı. Bu ayrıntı bile söylemlerinde ne kadar samimiyetsiz olduğunu gösteriyor.

Türk Metal Genel Kurulu bir kez daha katı bir gereğin altını çizmiştir. MESS eli ile kurulan ve işçilerin öfkesinden her defasında MESS sayesinde kurtarılan Türk Metal’in işçi düşmanlığı pekişmiş, sermaye sınıfına yönelik hizmetkarlığı bileylenmiştir.

Genel Kurul’daki bu havanın da yardımıyla olsa gerek, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay da Kavlak’tan aşağı kalmadı. Kürsüde dua edip vatan-millet mottosunu ağzına sakız ederek, ağa takımına övgüler dizerek aşağıya indi. Genel Kurul, bir işçi sendikası genel kurulundan çok, temsili anlamda bir MESS genel kuruluna dönüştü. MESS Genel Sekreteri Özgür Barut, Arçelik, Mercedes-Benz Türk, BMC, Delphi, Oyak Renault, Türk Traktör, Aptiv, Ford Otomotiv, Bosch CEO’ları, insan kaynakları müdürleri sahnedekilerin sadece bir kısmıydı.

Metal işçisinin iradesinin yansımadığı, işçi sınıfının sorunlarının dile getirilmediği, yoğun bir saldırı ve kriz altındaki işçi sınıfı için bir mücadele planının çıkmadığı herhangi bir platform işçi sınıfını temsil edemez ve onun mücadelesini bir adım ileriye taşıyamaz. Türk Metal gibi işbirlikçi sendikal anlayışların böyle bir niyeti olmadığı gibi, bunun kendiliğinden olmasını beklemek de akıl dışıdır. Sınıf mücadelesinin güçlenmesi, bu gibi işbirlikçi anlayışların altın varaklı salonlardaki koltuk kavgası ile değil, fabrikalarda tabandan örgütlenen sınıfa karşı sınıf anlayışı ile mümkün. Dahası bu tip anlayışların iç hesaplaşması bile sınıf hareketinin seyrine göre gerçekleşiyor.

Türk Metal’in 16. Genel Kurul sürecinden yansıyanlar ve son hafta TÜPRAŞ sözleşmesinde ortaya çıkan tablo, işçi sınıfının ve metal işçisinin, bundan sonraki süreçte sermayenin yoğunlaşan saldırılarına karşı kendi birliği ve bağımsız iradesiyle mücadele etmekten başka bir yolu olmadığını kanıtlamıştır. Bu süreç aynı zamanda sermayedarlar ile sendika ağalarının ne denli ortaklık kurduklarının da emaresi sayılabilir. Bu tablo aynı zamanda yakında toplu sözleşmesi başlayacak olan metal işçisinin şimdiden hazırlığa başlaması, komitelerini kurması ve geliştirmesi için bir vesile olmalıdır.