Efendisine isyan eden kölelerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyi yoktu. Toprağı elinden alınmış köylünün ağaya baş kaldırmasından başka çaresi kalmadı. Emeği çalınan işçi de sermayeyi yere sermeden özel mülke son veremeyecek. İşçi sınıfıyla birlikte tüm toplumsal kesimlerin kardeşçe, birarada yaşayacağı, emeğin hakkını aldığı, insan gibi yaşadığımız bir düzen de olmayacak.
İşte 2015 5 Mayısı'nda esen fırtına, metal fabrikalarında ayağa kalkan, önündeki engelleri yıkan devin gücünü gösterdi. İnsanca yaşayabileceğimiz düzene er ya da geç kavuşacağımızın müjdeli haberlerinden birini veriyordu. Bursa'da sektörün beyni metal fabrikalarında onbinlerce metal işçisi, metal patronlarının ve sendika ağalarının baskılarına isyan etti. Cesur davranan işçi karşısında kaçacak delik arayan bürokrat sendikacı hainleri ortaya çıkardı. Bu hainlerin eline işçi kanı bulaştı bir kere. Hesap sormadan geri dönmek yoktu! Hakkını arayan, hesap soran işçinin yasalara takılmadan kendi yasalarını yazdığının tarihidir.
Kavel’de grev hakkını grev yaparak kazananlar tarih yazmamış mıydı? Benim sendikamı kapatamazsın diyerek şehirleri, köprüleri zapt eden 15-16 Haziran direnişçileri metal işçilerine yol göstermiyor mu sanıyorlar? İşgal, grev, direniş diye buzu kırıp yola çıkan Greif işçilerinin taze direnişi sıcaklığını korumuyor muydu?
Şanlı bir tarihe sahip olan işçi sınıfının öncü gücü metal işçisi tarihinden aldığı güçle onurunu, emeğini savunmanın gerekli olduğunu görüyor. Sınıfının omuzlarına yüklediği onurlu görevi tamamlamak için ne gerekiyorsa hayata geçiriyor. İşgalse işgal, grevse grev, direnişse direniş!
Kıvılcımı çakan cılız birkaç sesti. Ama yetti. Sesi duyanlar sesin sadece yan bölümde ya da yan fabrikadan çıktığını düşünmediler. Tarihin içinden geliyordu o sesler. Haydi metal işçisi, onurlu ama bir o kadar da sert bir kavga seni bekliyor!
Bu kavgada darbe alacaktı, yaralanacaktı, ama bu defa metal işçisi de yumruğunu kaldırmasını bilecekti, öğrenecekti. Başka çaresi de yoktu. Öyle de oldu!
Metal Fırtına, işçi sınıfının tarihine geçti. İşçi sınıfına ağır, zor koşullarda direniş ateşinin sıcaklığını, aynı ateşin etrafında aynı seslerin yükselebileceğini gösterdi. Hiç tanımasak da birbirimizi, aynı fabrikada, hatta aynı şehirde dahi çalışmasak da, ortak düşmana karşı aynı meydandaymış gibi savaşmanın ruhunu, coşkusunu öğretti. Tarihten öğrendiklerini kendi mücadelesine uyguluyor, gelecek işçi kuşaklarına da yeni dersler bırakıyordu.
Metal Fırtına, işçi sınıfının davasına omuz vermiş her işçinin aklında yerini buldu. 5 yıl aradan sonra 2015 yılına dönüp baktığımızda eskimiş bir tarih, bir daha olmaz diye umutlananlar olabilir. Boşuna umutlanmasınlar. İşçi sınıfı zaferlerinden olduğu kadar hatalarından da öğrenmesini bilir. 5 Mayıs, sermayeye de, işbirlikçi uşak takımı sendika ağalarına da büyük bir darbeydi. Önümüzdeki sürecin sert geçeceğini düşünürsek, işçi sınıfını da aynı şekilde daha çetin mücadelelerin beklediği ortada. Yapılacak tek şey, ona göre hazırlanmak. Yeni ama bu defa önündeki engelleri bir daha doğrultmayacak güçte fırtınalar var edelim. Birliğimizi, mücadelemizi, örgütlülüğümüzü güçlendirelim.
Metal İşçileri Birliği