“Çabalarımız kesintisiz sürecek!”

Sermayedarların kreş hakkını nasıl gasp ettiğini ve devletin buna nasıl göz yumduğunu ortaya koyan bu önemli çalışma ve kreş hakkı üzerine İEKK sözcüsü İpek Bozkurt’la konuştuk...

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 30 Mart 2024
  • 08:00

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları bir süredir “Kreş hakkı” gündemiyle bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmanın bir parçası olarak yapılan anket çalışmasının sonuçları, 14 Mart günü bir basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Sermayedarların kreş hakkını nasıl gasp ettiğini ve devletin buna nasıl göz yumduğunu ortaya koyan bu önemli çalışma ve kreş hakkı üzerine İEKK sözcüsü İpek Bozkurt’la konuştuk... 

1- İEKK olarak kreş hakkı ile ilgili bir çalışma yürüttünüz. Bu çalışmayla ne amaçladınız?

- Kreş hakkı yasalardaki sınırlı haliyle bile uygulanmıyor. Pek çok kadın çocuğunu gönül rahatlığıyla emanet edebileceği ücretsiz, nitelikli kreşe ulaşamadığı için çalışma yaşamının dışında kalıyor. Hem çalışan kadınlar için hem de çocuk açısından bu süreç çok zorlu geçiyor. Özellikle aileden ek bir destek yoksa... Kreş sadece kadınlar için değil erkekler için de temel bir hak olması gerekirken tablo bundan çok uzak. Açıkçası fabrikalarda ve işyerlerinde kreş hakkı ve mevcut durum ile ilgili güncel çok fazla çalışma da yok. Hem kreş hakkını başta kadınlar olmak üzere tüm işçi ve emekçilerin gündemine sokmak hem de güncel tabloyu daha iyi analiz edebilmek için böyle bir çalışma başlattık. Anket çalışması, kreş hakkı gündemli bildiri dağıtımları, duvar gazetesi, stikır çalışması, tarihsel deneyimlerin araştırılması, sendikaların kreş çalışmalarının irdelenmesi kapsamında çalışma yürüttük.

2- Çalışmanın bir parçası olarak saha araştırması yaptınız. Nasıl bir katılımla gerçekleşti bu anket çalışması?

- Anket çalışmamızı başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli (Gebze, İzmit, Dilovası), Tekirdağ (Çerkezköy, Ergene) olmak üzere toplam 19 ilden işçi ve emekçilerle gerçekleştirdik. Önceliğimizi fabrikalara vermeye çalıştık. Anketimize 83 farklı fabrikadan katılım oldu. Katılım en çok metal işkolundan oldu. Bunu tekstil, sağlık, belediye, depo, petro-kimya işkolları takip ediyor. Bu işyerlerinin yarıya yakını 500 ve daha fazla çalışanın olduğu işyerleri. Ayrıca ankete katılanların yüzde 44’ü sendikalı çalışanlar.

3- Anket sonuçları raporlaştırıp kamuoyu ile paylaştınız. Bu rapordan yansıyan sonuçlar üzerine neler söylenebilir?

- Anket sonuçlarından yansıyanlar bizim genel olarak gözlemlediğimiz tabloyla paralel. Anket sonuçlarında kreş olan işyeri oranı yüzde 10, emzirme odası olan işyeri oranı ise yüzde 18. İşyerlerinde kreşin açılması için 150 kadın çalışan, emzirme odasının açılması için 100 kadın çalışan olması gerekiyor. Bu koşullara uyan işyerlerini ayrı olarak da değerlendirdik. Kreş için oranın yüzde 11’e, emzirme odası için ise yüzde 33’e ancak çıkabildiğini gördük. İşyerinde kreş olmayıp kreş yardımı aldığını söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 7. Bu yardımlara baktığımızda da, mevcut kreş ücretlerini karşılamanın çok altında kaldığını görüyoruz. Kısacası yasal zorunluluğu olan işyerlerinde dahi kreş ve emzirme odası büyük oranda bulunmuyor. Gene temel bir hak olan süt izni için durum biraz daha farklı gözükse de ankete katılanların yüzde 27’si işyerlerinde süt izni kullanılamadığını belirtmiş. Yani bu alanda da hak gaspı mevcut.

4- Kadınlar nasıl çözüm buluyorlar çocuk bakımına?

- Kreş yaşında çocuğu bulananların sadece yüzde 25’i çocuğunu kreşe gönderdiğini söylemiş. Geriye kalanlar evde bakıldığını ifade etmiş. Anket sonuçlarından bu bakımın bir aile yakını tarafından ücretsiz yapıldığı görülüyor.

5- Yasalarda kreş mecburiyetinin kadın işçi sayısını esas alması en büyük sorunlardan biri. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

- İçerisinde yaşadığımız düzen çocuk bakımını kadınların sorumluluğu olarak algılamamızı sağlayarak büyük bir yükten kurtuluyor. Çocuk bakımının toplumsallaştırılması için mücadele etmekten başka bir seçenek bulunmuyor. Kreş hakkının sadece kadın işçileri değil erkek işçileri de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. Çalışmamız boyunca kreş hakkını bu kapsamda ele aldık. Ankete katılanlara da “Kreş hakkının erkek işçileri de kapsaması gerektiğini düşünüyor musunuz?” sorusunu yönelttik. Ankete katılanların yüzde 98’i de buna “evet” yanıtını verdi.

6- Sendikalı işletmelerde durum nasıl, sendikaların görevlerini yerine getirdiğinizi düşünüyor musunuz? Anket çalışmasının bu açıdan gösterdiği nedir?

- Sendikalı işyerlerinde de tablo genelden çok farklı değil. Anket genelinde kreş olan işyeri oranı yüzde 10 iken, sendikalı işyerlerinde yüzde 19’a çıkıyor. Sendikalı işyerlerinden ankete katılanların ancak yüzde 20’si toplu sözleşmelerinde kreş ile ilgili hükümler bulunduğunu belirtmiş. Sendikaların genel tablosu kreş hakkı için verilmesi gereken mücadeleye de yansımış durumda. Sendikal bürokrasi fiili-meşru mücadele yoluyla insanca çalışma koşulları için mücadele etmenin çok uzağında duruyor. Kreş hakkı için mücadele ise pek çok sendika açısından göstermelik olarak bile gündeme getirilmiyor.

7- Kreş hakkı için nasıl bir mücadele yürütülmeli, bu konuda çağrınız nedir?

- Gerek geçmiş mücadele deneyimleri gerekse güncel örnekler gösteriyor ki, kreşin elde edildiği yerler ve buna dair yasal kazanımlar işçi sınıfının mücadelesi ile sağlandı. Dolayısıyla bu kazanımın korunup genişletilmesi için kapitalistlere karşı dişe diş bir mücadele örgütlenmelidir. Elbette kadın işçilerin de bu alanda öne çıkması, güçlü bir inisiyatif ortaya koyması gerekiyor.

Kadın işçi ve emekçilerin çalışma yaşamına katılımı ve çocukların eğitimi için yaşamsal önem taşıyan “Tüm fabrikalarda/işyerlerinde ve OSB’lerde ve mahallelerde 7/24 açık, ücretsiz, nitelikli kreşler açılsın!” talebini yaygınlaştırmak, bu talep altında daha güçlü bir mücadele örgütlemek gerekiyor. İEEK olarak bunun gerçekleşmesi için çabalarımız kesintisiz olarak sürecek.

Aynı zamanda tüm emekçi kadın örgütlerinin, sendikaların ve emek mücadelesi yürüten öznelerin kreş sorunu konusunda ortak mücadele yürütmesinin de önemli olduğuna inanıyoruz.

Teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz...

(Emeğin Kurtuluşu’nun 16-31 Mart tarihli 29. sayısından alınmıştır…)