Pandemide uçurum derinleşti

Salgın zenginlere, hatta daha çok da ‘en zenginlere’ yaradı. Virüsün “zengin fakir ayırmadan herkese eşit yayıldığı” söyleminin safsata olduğu da kısa sürede anlaşılır hale geldi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Ocak 2021
  • 19:17

Dünyayı etkisi altına alan ve 7 Ocak itibariyle yaklaşık 1 milyon 900 bin insanın ölümüne sebep olan koronavirüs salgını boyunca yaşananlar kapitalizme çarpıcı bir ayna tuttu. Pandemi süreci, kapitalist sağlık anlayışının toplumu korumak konusunda ne derece yetersiz olduğunu da gösterdi.

Salgın zenginlere yaradı

Pandemi öncesinden devralınan ekonomik kriz salgın ile birleşince sınıfsal uçurum daha da derinleşti. Zenginler servetlerini katlarken, işçiler ve emekçiler daha fazla açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkûm edildiler. “Bloomberg Milyarderler Endeksi”ne göre dünyanın en zengin 500 kişisi Covid-19 salgınıyla geçen 2020 yılında servetlerine 1,8 trilyon dolar kattı ve toplam servetleri 7,6 trilyon dolara ulaştı. Böylelikle 2020, 8 yıldır tutulan endeks tarihinde 500 milyarderin servetlerini en hızlı artırdığı yıl olarak kayıtlara geçti.

Bloomberg Milyarderler Endeksi’nde yer alan listenin ilk sıralarını ABD’li zenginler paylaşıyor. Amazon'un patronu Jeff Bezos, Elon Musk, Microsoft'un kurucusu Bill Gates, Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg’in yer aldığı ilk beş kişi 100 milyar dolardan fazla servete sahip.

Salgın döneminde Amerikalı milyarderlerin, mal varlıklarını yüzde 50’ye yakın oranda arttırdıkları ifade ediliyor. En zengin 50 ABD’linin toplam serveti, tam 165 milyon ABD’linin toplam servetine denk. Yani sadece 50 ABD’li, ABD’nin yüzde 50’sinin toplam servetine sahip.  ABD’lilerin en zengin yüzde 1’inin toplam mal varlığı 34 trilyon dolardan fazla. En yoksul yüzde 50’nin toplam mal varlığı ise sadece 2 trilyon dolar. Yani en zengin yüzde 1’in serveti, en yoksul yüzde 50’nin servetinin tam 17 katı.

Pandemiyi fırsata dönüştüren ve vurgunlarla servetlerini katlayan sermaye kesimleri içinde ilaç tekelleri özellikle öne çıkıyor. Sadece aşının bulunduğuna dair söylentiler bile aşı şirketlerinin borsa hisse senetlerinin değerlenmesine neden oldu. Sahip olduğu aşı şirketi ile servetini 2020 yılında 7 milyar dolar artıran Zhong Shanshan “Asya’nın en zengin insanı” unvanını aldı.

Türkiye’de tekelci sermayenin önde gelen üyelerinden biri olan Koç Holding de fabrikalarında sömürüye ara vermeden servetini büyütenler arasında. AKP-MHP iktidarı sermayeyi koruyan politikalarını hayata geçirirken, işçi ve emekçiler kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin ve işsizlikle karşı karşıya bırakıldı. Alınan önlemlerin hafta sonu uygulanması, çalışanların yasaklardan muaf tutulması da yine işçileri salgının orta yerine atan uygulamalardan bazıları. Pandemiden önce var olan ekonomik krizin yükünü sırtlayan işçilerin sırtına bir de salgının yükü bindi. Fabrikalar ve emekçi semtleri salgının merkezleri haline geldi.

Bu rakamlar ve olgular gösteriyor ki salgın zenginlere, hatta daha çok da ‘en zenginlere’ yaradı. Virüsün “zengin fakir ayırmadan herkese eşit yayıldığı” söyleminin safsata olduğu da kısa sürede anlaşılır hale geldi. Yapılan araştırmalar ABD’de koronavirüs nedeniyle ölümlerin siyahlarda ve hispaniklerde daha çok görüldüğünü, zengin ve yoksul çocuklar arasında eğitime ulaşmada uçurum olduğunu gösteriyor. Tüm bu gerçeklerin sınıf ve emekçi kitleler arasında öfkeyi bilediğine, mücadele isteğini büyüttüğüne ise salgın kısıtlamalarına ve yasaklara rağmen çok sayıda ülkede eylem alanlarını boş bırakmayan kitleler işaret ediyor.