Konya’daki ırkçı katliama karşı İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla 31 Temmuz’da Beyoğlu’nda yapılan eyleme polis ve faşist çeteler saldırmıştı. Eylemi takip eden gazeteciler de önce polislerce hedef gösterilerek faşist çetelerin saldırısına uğramış, ardından da gözaltına alınmıştı.
“Özgür Basın Emekçileri” bugün İnsan Hakları Derneği’nde gerçekleştirdiği basın toplantısıyla bu saldırıları kınayarak “Gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“Bu saldırılar sistematik, devletin bir politikası”
İlk sözü alan Mezopotamya Ajansı muhabiri Enes Sezgin, yaşadığı saldırıyı anlatarak “Faşist grup planlı olarak hem eyleme katılanlara hem de basına saldırdı. Sivil polislerin doğrudan hedef göstermesi ile linç girişimi oldu. Saldırının ardından haber yazmak için oturduğum parkta 20-30 kişilik polisin saldırısına uğradım” dedi. Sezgin, Kasımpaşa Karakolu’na götürüldüğünü ve burada gördüğü işkenceyi anlatarak şunları belirtti:
“Irkçı söylemlerle darp edildik. Polis amirden emir aldığını söyledi peki amir emri kimden alıyor? Bu sistematik saldırılar devletin bir politikası haline gelmiştir. Ancak onlar vurdukça biz güçleneceğiz, onlar vurdukça gerçekleri yazmaktan geri durmayacağız.”
İşkence ve kötü muamele sürecine dair Av. Sercan Korkmaz söz alarak “İşkencenin sistematik ve olağan hale geldiğinin bir başka örneği yaşandı. Hukuki süreç başladı ve takipçisi olacağız” dedi.
“Gerçek halka ulaşmasın istiyorlar”
HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu söz aldı ve şunları ifade etti:
“Baskıcı bütün rejimler ise önce basını kontrol altına almaya çalışmakla başlar. Çünkü basının görevi gerçeğin bilgisini halka ulaştırmaktır. AKP, basını kontrol altına almak için 2 yol kullandı. İlki ana akım medyanın satın alınması oldu. İkincisi halkın doğrudan bilgi kaynağı olan özgür basının kontrol altına alınmaya çalışılması oldu. Genelge ve yasalarla özgür basın kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Tüm yasal engellemelere rağmen kontrol altına alamadıkları özgür basını baskı ve zorla karşı karşıya bırakıyorlar. Gerçeğin bilgisi halka ulaşmasın istiyorlar. Ülke baştan sona iktidarın bilinçli bilinçsiz tercihleri sonucu yanıyor. Görüntülerin halka ulaşması engelleniyor. Ana akım medya ne kadar satın alınırsa alınsın özgür basın gerçeği halka anlatmaya devam ediyor.”
“Gazeteciliğin kriminalize edilmesine izin vermeyeceğiz”
Ardından “Özgür Basın Emekçileri” adına basın metnini okuyan sendika.org muhabiri Ceylan Bulut yaşanan saldırıyı anlatarak şunları ifade etti:
“Mezopotamya Ajansı muhabiri Enes Sezgin, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Rojin Altay, Sendikaorg muhabirleri Derya Saadet ve Ceylan Bulut, Özgür Gelecek muhabiri Taylan Öztaş, ANF muhabiri Zeynep Kuray, Gazete Fersude muhabiri Hayri Tunç da haber takibi sırasında saldırıya uğradı. Bu saldırı sırasında gazeteciler Bulut, Saadet, Sezgin ve Öztaş ağır şekilde darp edildi, yaralandı.”
Bulut “Meslektaşlarımız hem şiddet gördü hem de haksızca yargılandı. Meslektaşlarımız hastane sonrasında gözaltı aracında işkence, şiddetin yanı sıra insanlık onuruna yakışmayacak ağır hakaret ve küfürlere de maruz kaldı. Bizler gazeteciler olarak meslektaşlarımızın yaşadığı polis şiddetini, işkenceyi asla ve asla kabul etmiyoruz” dedi.
Gazetecileri susturmak ve sahada yaşanan hak ihlallerini kamuoyuna duyurmamak için devlet güçlerinin tüm baskı aygıtlarını kullandığını; şiddet, işkence, gözaltı ve tutuklama saldırılarının sürdüğünü belirten Bulut, şöyle devam etti:
“38 basın emekçisi gazetecilik yaptıkları için tutuklu. Üzerimizde Demoklesin kılıcı gibi sallanan yargıya bir kez daha sesleniyoruz, tutuklu meslektaşlarımız bir an önce serbest bırakılsın. Bizler gerçekleri yazmaya gerçekleri halka ulaştırmaya devam edeceğiz. Tüm baskı, tehdit, şiddet, gözaltı ve tutuklamalara rağmen bizler işimizin başında olacağız. Halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacak, gazeteciliğin kriminalize edilmesine izin vermeyeceğiz.”
Kızıl Bayrak / İstanbul