Mafyatik saray rejimi “gri liste”de

Yapısal olarak bir çeteler-mafyalar-tarikatlar koalisyonu haline gelen, Suriye’deki on binlerce cihatçı teröristi maaşlı olarak çalıştıran bir rejimin çoktan kara listeye alınması beklenirdi. Açmazlar içerisindeki Erdoğan’la müritleri “köşeye sıkışmış” gözükse de rejimin işlediği suçların hesabını öncelikle emekçilerin sorması gerekiyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 22 Ekim 2021
  • 21:20

TL’nin değer kaybetmesi, zamlar, yükselen enflasyon sarmalı emekçilerin boğazını sıkarken, işsizlik-yoksulluk-sefalet on milyonların sorunu haline geldi. Hal böyleyken saray rejimi ve etrafındaki yiyici takımı, kasalarını doldurmakla uğraşmaya devam ediyor. TL’deki değer kaybı yetmezmiş gibi, Merkez Bankası’nın Tayyip Erdoğan’ın emriyle faiz indirimine gitmesi, dolar kurundaki artışı daha da hızlandırdı. Diğer bir ifadeyle yoksulluk ve sefaleti daha da derinleştirdi.

Hal böyleyken mafyatik rejim yine “rutin” işlerine devam ediyor. Ne milyonların sefaleti umurunda, ne derinleşen sorunları çözmek gibi bir derdi var. Durum bu derece vahimken OECD’ye (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede üstüne düşeni görevi yapmayan AKP-MHP rejimini gri listeye aldı.

FATF, kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için Türkiye’nin daha sıkı izlenmesi için gri listeye alındığını duyurdu.

FATF Başkanı Marcus Pleyer, dün akşam düzenlediği basın toplantısında gözlem listesine alınan en büyük ekonomi olan Türkiye’nin bankacılık, gayrimenkul, altın ve kıymetli taş ticareti alanındaki “ciddi gözetim ve denetim sorunlarını” çözmesi gerektiğini söyledi.

FATF’nin gri listesinde Pakistan, Fas, Arnavutluk, Yemen gibi ülkeler yer alıyor. Türkiye’nin bu listeye eklenmesini, emperyalist merkezlerden dinci-faşist rejime verilmiş bir uyarı saymak gerek. Zira teröre destek verme, kara para aklama, rüşvet çarkının döndürülmesi, uluslararası çete şeflerinin Türkiye’yi bir üs haline getirmesi, kokain ticaretinin saray rejimi tarafından idare edildiğine dair bilgiler yeni değil. Sedat Peker’in ifşaatları ise bu bataklığın daha da görünür olmasını sağladı.

Yapısal olarak bir çeteler-mafyalar-tarikatlar koalisyonu haline gelen, Suriye’deki on binlerce cihatçı teröristi maaşlı olarak çalıştıran bir rejimin çoktan gri, hatta kara listeye alınması beklenirdi. Kararın gecikmesi, emperyalistlerin ikiyüzlü tutumlarıyla ilgili olsa gerek. Zira saray rejiminin kirli sicilini kanıtlayan sayısız belgenin ellerinde olduğundan kuşku duymamak gerek.

AKP-MHP rejiminin bu aşamada gri listeye alınması, emperyalist merkezlerin bir tür uyarısıdır. Ancak yaratacağı tahribatın ceremesi yine emekçilerin sırtına yıkılmak istenecek. Zira gri liste haberinin duyulmasıyla Türk Lirası’ndaki düşüş yeni bir aşama kaydetti. Dolar yine fırladı. Bu ise zamların ve enflasyonun artmaya devam etmesi anlamına geliyor.

Saray ve aveneleri kararın haksız olduğunu iddia etmenin ötesine geçemedi. AKP’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın ise, talep edilmesine rağmen karara dair yorum yapmaktan kaçındığı bildirildi.

Göründüğü kadarıyla Mali Eylem Görev Gücü (FATF), saray rejiminin kirli işlerinin bir kısmına ışık tutarak, Tayyip Erdoğan’la müritlerini köşeye sıkıştırmıştır. Oysa tüm yükü halkın sırtına yıkarken saraylarda sefahat süren AKP şefi ile avenesinden hesabı öncelikle emekçilerin sorması gerekiyor.