Milyarlar mafyatik rejimin “arpalıkları”na

Maarif Vakfı’na, 2022 yılında 2021 yılı bütçesinden üç kat daha fazla ödenek aktarılacak.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Ekim 2021
  • 18:24

Ekonomideki gidişatın emekçilere yansıması ile sermayenin mafyatik rejimine yansıması taban tabana zıttır. Bunun işçiler, emekçiler, işsizler için yaşamdaki karşılığı gelirin azalması, satın alma gücünün düşmesi, diğer bir ifadeyle daha çok yoksulluk daha çok sefalet daha çok gerilim vb. olurken, iktidarın dümeninde oturan AKP-MHP rejimi ise milyarlar harcamaya devam ediyor. 100 bin TL’ye ulaşan maaşlar, saraylarda sefahat sürmeler, “örtülü ödenek” adı altında milyarların harcanması hiçbir zaman aksamıyor. AKP şefinin “itibardan tasarruf olmaz” zırvası bir “yasa” haline getirilmiş görünüyor.  

2022 yılı bütçesinden saray rejiminin “arpalığı” olarak bilinen kurumlardan Maarif Vakfı’na aktarılacak pay, sermaye iktidarının sadece emekçilerin boğazından kesinti yaptığını gözler önüne seriyor. BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından kurulan ve “Yurtdışındaki FETÖ okullarını devralmak” görevi verilen Maarif Vakfı’na, 2022 yılında 2021 yılı bütçesinden üç kat daha fazla ödenek aktarılacak.

“Paralel bakanlık” olarak nitelendirilen bu vakıf, kimi zaman Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile yetki çatışmasına giriyor. Belli ki saray vakfa özel bir önem atfediyor. Nitekim AKP-MHP rejimi Maarif Vakfı’na 2022 yılı için 1 milyar 389 milyon 323 bin TL aktarmayı planlıyor. Eğitim sistemini çökerten rejim, MEB’den Maarif Vakfı’na büyük kaynaklar transfer edebiliyor. Örneğin Cumhurbaşkanlığı Kararı ile vakfa 2020 yılında MEB’den vakfa aktarılan para 684 milyon TL’ye ulaştı. 2022 yılı “başlangıç ödeneği”nin ise 1,3 milyar TL olacağı bildirildi. Denetime kapalı olan vakfın bu devasa kaynakları nerede, nasıl harcadığı bilinmiyor. Saraya bağlı olan vakfa aktarılan paranın da AKP şefinin tasarrufunda olduğu ifade ediliyor. 

İktidarın savurganlığı, saraydaki şatafat ve israf, emekçilerin sefaletinin daha da koyulaştırılması sayesinde mümkün oluyor. Kapitalizmin yapısal sorunu olan servet-sefalet kutuplaşması, saray rejiminin israfta sınır tanımayan pervazlığıyla birleşince, vahamet günümüzdeki boyutlara ulaşıyor. Vurgulamak gerekiyor ki, saraylarda sefahat sürenler bu tabloyu değiştirmeyecek. Sermayenin din bezirganı temsilcileri tarafından dayatılan sefalet zincirleri emekçiler tarafından parçalanana kadar, yazık ki bu durum devam edecek.