Yaşam şartları ağırlaşan emekçilerin biriken öfkesinden paniğe kapılan gerici faşist rejim, soygun düzenini ayakta tutmak için sahte vaatler yaymaya başladı. Toplumsal meşruiyetini yitiren ve bu nedenle rant, talan ve yağma üzerine kurulu saltanatının yıkılmak üzere olduğunu gören Saray rejimi, baskı ve zorbalığın dozunu arttırarak, kin ve nefret dilini pervasızca kullanarak ayakta durmaya çalışıyor. Bu arada seçim hesapları da yapan rejim, güya emekçilerin yaşadığı sorunlar karşısında “hassasiyetlerini” dile getirip “çözüm” için gerekli adımların atılacağı safsatasını yayıyor.
Batağa saplanan dinci-gerici rejim, kitle desteği düşüşte olduğundan “açılım” lafları etmeye başladı. 19 yıldır işbaşında bulunan rejimin şefleri, utanmadan “Alevi açılımı” yapmaktan söz ediyor. İliklerine kadar mezhepçi olan AKP-MHP rejimi, güya Alevi açılımı yapacak! Bu sahte vaadi, mezhepçi/nefret söylemini sık sık kullanan AKP şefi Tayyip Erdoğan gündeme getirdi. Ekim ayı sonunda düzenlenen kabine toplantısında yaptığı konuşmada 58 ilde 1585 cemevinin ziyaret edildiğini ve bu ziyaretler sonrasında hazırlanan kapsamlı raporun kabinenin gündemine getirildiğini söyledi. Dedelere maaş bağlamaktan söz eden AKP şefi, cemevlerinin elektrik ve suyunun devlet tarafından karşılanmasının ve cemevlerine “kültür merkezi” statüsü verilmesinin düşünüldüğünü söyledi.
Cemevi ziyaretlerini organize eden kişi, 2018 yılında CHP’den istifa edip AKP’ye geçen Arif Özzeybek oldu. Bu kişi, “Suçişleri Bakanı” diye anılan Süleyman Soylu’nun danışmanı olarak tanıtıyor kendini. Cemevi şubelerine yapılan ziyaretlerde “Cemevleri’ne resmi statü tanınması” öne çıkan talep oldu. Ancak güya vaatlerde bulunmak için ziyaretleri gerçekleştiren Özzeybek yönetimindeki heyet bu talebi göz ardı etti. Saray rejiminin bu gerici-mezhepçi tutumu şaşırtıcı değil. Zira cemevleri için “cümbüşevleri” diyen zihniyetin Alevilerin demokratik taleplerini karşılaması söz konusu bile olamaz.
Konuyla ilgili Gazete Duvar’a demeç veren Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Gani Kaplan’ın verdiği bilgi, AKP’nin rezil tutumunu gözler önüne seriyor:
“Cemevlerinin sorununu çözmekten çok sahadaki temel ihtiyaçların neler olduğunu saptama amacıyla görüşmeler yapıldığı bilgisini aldık. Günlük ihtiyaçların ne olduğunu sormuşlar. Bazı cemevlerinin başkanlarının onayı olmadan bankalardan IBAN’larını bularak hesaplarına para yatırmışlar. İllerdeki kültür müdürlükleri, valilik bünyesindeki vakıflar vasıtasıyla cemevlerine para göndermişler. Muğla ve Aydın çevresinde özellikle bu örnekleri gördük. Öte yandan ‘Elektriğinizi suyunuzu kim ödüyor?’ diye sormuşlar. Elektriği ödemeyi de taahhüt etmiyorlar. Elektriği ödemeyi taahhüt etseler statüsünü tanımış olacaklar. Hesaplara para yatırarak ‘yardımcı’ olmaya çalışıyorlar.”
Alevi derneklerine göre bu ziyaretler, sıkışan Saray rejiminin Alevilerde “Gezdik gördük, sizin sorunlarınızı dinledik” havası yaratarak oy devşirme ihtiyacından kaynaklanıyor. Ayrıca rejimin bu çabasının beyhude olduğunu ve “Alevi açılımı” gibi bir durum söz konusu olursa cemevlerinin yasal statüsü tanınmadan, diğer dini mezhepler gibi eşit haklara sahip olmadan masaya oturmayacaklarını beyan ediyorlar.
Alevileri devşirerek “devletin Alevisi” yapmaya çalışan dinci-gerici rejim, şimdi olduğu gibi sıkıştığı anda biçimsel çözümler sunarak, Alevi emekçileri aldatmanın yolunu arıyor. Alevi emekçilerin eşit yurttaşlık ve yasal statü taleplerini yok saymakla yetinmiyor, zehir saçan mezhepçi söylemi de terk etmiyor. Rüşvet dağıtarak “Alevi yandaş” yaratmaya çalışan rejimin tuzaklarına hiçbir onurlu Alevi düşmez.
Türk-İslam senteziyle yoğurulan ve etnik, mezhepsel, dinsel ayrımları kendi çıkarları için pervasızca kışkırtan, istismar eden rejim, gelinen yerde Alevi emekçilerin yaşam alanlarını iyice daraltmıştır. Dinci-gerici iktidar, Alevi emekçilerin istem ve taleplerini karşılamak şöyle dursun, var olan sorunları daha da derinleştiriyor. Burjuva gericiliğin hakim öğesi olarak toplumsal yaşamın tüm alanına nüfus etmiş olan dinsel-gericilik, Alevi emekçilerin celladı pozisyonundadır. Resmi bir fetva kurumu olan Diyanet, her gün gerici söylemlerine yenilerini ekleyerek tarikatların, şeyhlerin, cemaatlerin Ortaçağ artığı zihniyetlerine tercüman olmakta ve devlet imkanlarını kullanarak toplumu yeniden dizayn etmeye çalışmaktadır.
Alevi emekçiler gericiliğe karşı mücadeleyi büyütmelidir
“Zorunlu din dersinin kaldırılması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dağıtılması, devletin dinsel kurumlara yaptığı her türden maddi yardımın kesilmesi, gericilik yuvası tarikat ve cemaatlerin dağıtılması, mezhepsel ayrımcılık ve ayrıcalıkların kaldırılması” gibi demokratik talepler için Alevi emekçiler bulundukları her alanda mücadele bayrağını yükseltmelidir. Bilinmelidir ki, bu demokratik/meşru taleplerin önündeki engel burjuva sınıf iktidarı ve onun dinci-gerici devletidir. Bu demokratik taleplerin kazanılabilmesi ancak Alevi emekçilerle devrimci-ilerici güçlerin kararlı ve militan mücadelesiyle mümkündür.