İstanbul'da sağlık emekçileri "G(Ö)REV"de:

"Vazgeçmiyoruz. Hakkımız olanı alacağız"

İstanbul'da greve çıkan sağlık emekçileri Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yürüyüş yaparak taleplerini haykırdı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 14 Mart 2022
  • 14:55

İstanbul’da greve çıkan sağlık emekçileri Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yürüyüş yaparak taleplerini haykırdı. Havuzlu Bahçe’de buluşan sağlık emekçileri “Vazgeçmiyoruz. Hakkımız olanı alacağız” pankartı ile hastane içinde yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüş boyunca “Herkese eşit ücretsiz sağlık”, “Savaşa değil sağlığa bütçe”, “Hastaneler halkındır satılamaz”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz”, “Sağlıkta şiddet sona Ersin” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları attı.

Yapılan konuşmalarda sağlık emekçilerinin taleplerinin yalnızca ücret olmadığı sağlık hakkı için de grevde oldukları belirtilerek dayanışma çağrısı yapıldı. Hastanede bulunanların alkışlarla destekleri sağlık emekçiler çalışma koşulları, asistan hekimlerin üzerindeki angarya yükler, mesleğin itibarsızlaştırılması üzerine konuşmalar gerçekleştirdi.

“Emeğimiz, haklarımız, sağlığımız ve geleceğimiz için grevdeyiz!”

Yapılan yürüyüşün ardından yeniden gelinen Havuzlu Bahçe’de basın açıklaması yapıldı. Sağlık meslek örgütleri adına basın açıklamasını okuyan İTO Genel Başkanı Pınar Saip “emeğimiz, haklarımız, sağlığımız ve geleceğimiz için grevdeyiz” diyerek başladığı konuşmasında sağlık sisteminin yürütücülerinin toplum sağlığını umursamadığını vurgulayarak şu şekilde devam etti:

“Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz.

Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı.”

Saip insanca çalışma koşulları ve ücret istediklerini belirterek sözlerini şu şekilde noktaladı:

“Yaşama adanmış bir mesleğin onurlu mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı ‘Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde, Emek Bizim Söz Bizim’ diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu haklı ve onurlu mücadelemizde; bütün hastalarımızın, toplumun desteğini bekliyor; sağlığımıza birlikte sahip çıkmaya davet ediyoruz.”

“Modern köleliğe karşı duranların haftasıdır 14 Mart”

Basın açıklamasının okunmasının ardından SES adına söz alan Ses Anadolu şube Eşbaşkanı Nurdan Güner Uzun “Çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik çalışma koşullarına isyan edenlerin, karşı duranların mücadele haftasıdır 14 Mart” diyerek talepleri şu şekilde sıraladı:

“-Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun.

-Performans, ek ödeme değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın.

-3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın.

-Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulansın.

-OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın.

-Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın.

-Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.

-Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.

-Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin.

-Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.

-Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın

-Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dâhil olsun.

-Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın

-Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın.

-Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun.”

Genel Sağlık-İş Sendikası adına yapılan konuşmada talepler sıralandı. Ardından Dev Sağlık- İş Sendikası adına konuşma yapan Arzu Çerkezoğlu sağlıkta şiddet yasasına, özlük haklarının korunmasına değindi.

 “Asistan hekimler köle değildir!”

Ardından asistan hekimler adına söz alan Tahsin Çınar 14 Mart’ın neden önemli olduğuna değindiği konuşmasında tıp eğitiminin zorlu aşamalarına, uzmanlık eğitimi boyunca karşı karşıya kalınan mobbing, 36 saate varan nöbet, nöbet ertesi izin hakkının olmaması, görev tanımının dışındaki angarya işlerle uğraşmak gibi sorunlara dikkat çekti.

“Bozuk yolda yürüyemeyiz”

Asistan hekimliğin temelde bir sağlık hizmeti değil, eğitim süreci olduğunu vurgulayan Çınar şunları dedi:

“Performans sistemi ve kışkırtılmış sağlık talebi nedeniyle asistan hekimler sağlık hizmeti için bir işgücü yığını olarak görülüyor, eğitimi geri plana atılıyor. Polikliniklerde eğitici yönlendirmesi ve denetimi olmadan hasta muayenesi yapmak, konsültasyon hizmeti vermek zorunda kalıyor. Bu durum hem eğitimin hem de sağlık hizmeti kalitesinin düşmesine neden oluyor”

Erdoğan’ın “Giderlerse gitsinler” sözünü hatırlatan Çınar şunları vurguladı:

“Bozuk yolda yürüyemeyiz. Ancak bizler bu topraklarda hekimlik yapmak için beyaz önlüğü giyenler, hiçbir yere gitmiyoruz, buradayız, bu yolu düzeltmeye, mesleki onurumuzla, halk sağlığını önceleyen bir sağlık sistemi için mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız”

“Mücadelemiz büyüyecektir”

Çınar son olarak asistan hekimlerin taleplerini şu şekilde aktardı:

“Çığlığa dönüşen sorunlarımızın duyulmasını,

Nöbet sayılarının insani sınırlara çekilmesini,

Koşulsuz ücretli nöbet ertesi izin verilmesini,

Eğitim sürecimizin performans sistemine kurban edilmemesini,

Sağlıkta mobbingin son bulmasını, bu konuda bütün meslektaşlarımızın üzerine düşen görevi yerine getirmesini,

Mobbinge karşı şikâyet, denetleme ve cezalandırma mekanizmalarının uygulamaya sokulmasını,

Tıp eğitimini yaralayan üniversite özerkliğine müdahale ve sözleşme dayatılmasından derhal
vazgeçilmesini,

Yabancı uyruklu hekimlere özel sorunların bir an önce çözümlenmesini,

Bütün hekimlerin insani çalışma şartlarına sahip olmasını, hak ettikleri emekliliğe yansıyan performansa dayanmayan ücret almasını,

Geç ödenen Nöbet ve Performans ödemelerinin zamanında ödenmesini,

Ve özellikle Mobbing ile nöbet ertesi izin konusunda acilen yasal düzenleme yapılmasını
talep ediyoruz. Taleplerimizin yerine getirilmemesi halinde mücadelemiz katlanarak devam edecektir.”

Kızıl Bayrak / İstanbul