Gözaltında katledilip kaybedilenler için adalet, hapishanedeki hasta mahpusların serbest bırakılması için Diyarbakır, Batman ve Ankara’da eylemler gerçekleştirildi.
Diyarbakır
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi 676. Hafta eylemini Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi.
Bu haftaki eylemde 11 Mart 1997 yılında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde sivil giyimli 4 polis tarafından akrabasının ve birçok köylünün gözleri önünde bir araca zorla bindirilerek kaçırılan İlyas Eren’in kaybedilmesi hatırlatılarak adalet istendi.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre eylemde ilk sözü alan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun Hrant Dink’i andı.
Zeytun’un ardından Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren şunları söyledi:
“Bu coğrafyada aslında her ailede kayıplar var, hikayelerin hepsi de aynı aslında. Bu açıdan çok da birbirlerinden farkı değiller. Önce size dair bir algı yerleştirilir, sonrasında gözaltına alınırsınız ve sizden bir daha haber alınamaz. İlyas Eren’in hikayesi de öyle. Diyarbakır’ın göbeğinde paramiliter güçler tarafından gözaltına alındı ve o günden sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Etkin bir soruşturmada yürütülmedi tıpkı diğer faili meçhul cinayetler ve gözaltında kayıplar gibi. Maalesef yargı yine üzerinde düşeni yapamadı. Yine aileler, kolluk birimlerine, soruşturma makamlarına ulaşmaya çalıştı ama o bildiğimiz direnç, cezasızlık politikası kendisini yine gösterdi.”
İHD Diyarbakır Şubesi Gözaltında Kayıp Komisyon Üyesi Derya Yıldırım basın metnini okudu.
Açıklama sonrasında İlyas Eren ve diğer tüm kayıplar için oturma eylemi yapıldı.
Batman
Batman’da da kayıp yakınları ve İHD Batman Şubesi üyeleri, 513. haftasına ulaşan eylemlerinde Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Şenköy Mahallesinde 17 Ocak 1995'te gözaltına alındığı düşünülen ama sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Teyfik Ay’ın akıbeti soruldu.
Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan kayıp yakınları ve İHD'liler, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazılı pankart açıp, kayıpların fotoğrafının taşıdı.
Tevfik Ay’ın kaybedilme öyküsünü anlatan İHD Şube Eşbaşkanı Devran Yıldız, “Mardin’in Midyat ilçesi’ne bağlı Estel Köyünün Ziyaret mezrasında ikamet eden bir korucubaşıydı. Kayıp edilmeden 2-3 ay öncesine kadar muhtarlık yapıyordu. Basına ve ailenin anlatımlarına göre bölgede o dönemlerde varlık gösteren JİTEM, Tevfik Ay’ı kendi yapısına dahil edip faili meçhul cinayetlerde kullanmak üzere çok uğraşır. Ancak bir iç infaz olayında yaşamını yitiren Albay Rıdvan Özden’e yakın olan Tevfik, kendisini yapılan bu teklifi hep reddeder. 17 Ocak 1995 tarihinde Şenköy Beldesi Jandarma Karakol Komutanlığı Ay’ı arayarak, karakola gelmesini istenir. Karakola gitmek üzere evden ayrılan Teyfik Ay’dan bir daha haber alınmaz” dedi.
Ailesinin kendisinden haber alınamaması üzerine birkaç gün sonra adı geçen karakola gidip Tevfik Ay’ı sorduğunu hatırlatan Yıldız, devamında şu bilgileri verdi: “Karakoldaki görevliler ‘Karakola gelmedi, ayrıca biz onu karakola da çağırmadık’ şeklinde cevap verir. Ancak karakolun karşısında bakkal dükkanı işleten esnaf, Tevfik Ay’ın belirtilen tarihte karakola giriş yaptığına tanıklık eder. Resmi kurumlar nezdinde girişimlerde bulunulur. Tanıklar öldürülme korkusuyla tanıklık yapmaktan vazgeçer. Tevfik Ay’ın oğlu Hıdır Ay, dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Bakanı Azimet Köylüoğlu ile görüşür. Ancak Hıdır Ay, bu görüşme nedeniyle karakola çağrılır ve işkenceye maruz kalır ve kendisine ‘Seni Ankara’da kurtaramaz’ denilerek tehdit edilir.”
Açıklamanın ardından oturma eylemi yapıldı.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 385’inci haftasında İHD Ankara Şubesi önünde basın açıklaması yaptı. Eylemde İHD Ankara Şube Hapishaneler Komisyonu üyesi Ömer Faruk Yazmacı, Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta tutsaklar Nail Demir ve Abdürrahim Çetinkaya’nın serbest bırakılmasını istedi.
Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde yaşamını yitiren 70 yaşındaki Ramazan Turan’ı anarak konuşmasına başlayan Yazmacı, “Ramazan Turan kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması yaşam hakkı ihlalidir” dedi.
Yazmacı, Demir ve Çetinkaya’nın dışarıda tedavi edilmeleri için serbest bırakılmasını isteyerek konuşmasını bitirdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı