Diyarbakır
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube üyeleri ve kayıp yakınları 669’uncu hafta eylemlerini Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Bu haftaki eylemde 1992 yılında Diyarbakır’ın Farqîn (Silvan) ilçesinde Hizbullahçılar tarafından kaçırılarak kaybedilen Mehmet Zeki Akyıldız’ın akıbeti soruldu.
Açıklama öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Ezgi Sıla Demir, Siirt’te İpek Er’e tecavüz ettikten sonra intihara sürükleyerek yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan’a verilen 10 yıl hapis cezasına değinerek, “Davalar süresince gördük ki etkin bir soruşturma yürütülmedi. Fail Musa Orhan ne yazık ki tutuklu yargılanmadı. Ve sonuç olarak dünkü karar duruşmasında indirim uygulanarak nitelikli cinsel saldırıdan 10 yıl ceza verildi. Cezasızlık bu coğrafyada yaşanan; çocukların yaşam hakkı ihlallerinden kadına yönelik hak ihlallerine kadar her hak ihlalinin en büyük zırhı oldu. Olmaya da devam ediyor. Kamunun gücünü kötüye kullanan hiç bir failin etkili bir ceza aldığına şahit olmadık. Failler hakkında verilen her kararın bir sonraki aşaması verilen kararı bozmaya niyetli kararlar oldu. Musa Orhan’a kamu gücünü kötüye kullandığına dair herhangi bir ceza verilmedi. İpek Er, Orhan tarafından cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Bu saldırı sonrasında intihar ederek yaşamına son verdi. İpek göremedi ama Musa Orhan gördü ki İpek ‘sahipsiz’ değildi. Kadınlar İpek Er için adalet mücadelesinden vazgeçmeyecek” dedi.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in ifade vermesi gerektiği gerekçesiyle dün akşam annesinin evinin polisler tarafından basılmasına da değinen Demir, Keskin’in adalet mücadelesinden, hakikat arayışından vazgeçmeyen kadınların en öncü savunucularından biri olduğunu söyledi. “Eş genel başkanımıza yönelik bu tutumu, ev baskını ile ifadeyi çağrılma yöntemini kınıyoruz” diyen Demir son olarak Keskin’in “gerçekler asla karanlıkta kalmayacak” sözünü hatırlattı.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre basın metnini İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Derya Yıldırım okudu.
Akyıldız’ın ailesiyle birlikte Batman Merkez Beşevler Mahallesi’nde ikamet ettiğini belirten Yıldırım, "Ortaokul öğrencisi olan Akyıldız kaçırılmadan önce de, okul dönüşlerinde sürekli hırpalanmış ve elbiseleri yırtık bir şekilde eve gelirmiş. Ancak ailesinin tüm ısrarlarına rağmen yaşadıklarını anlatmaz. Aile daha sonra Akyıldız’a, Hizbullahçılar’ın örgütlerine katılması için baskı yaptığını öğrenir. Can güvenliği nedeniyle Akyıldız’ın okulu değiştirilse de, Hizbullah elemanları onun peşini bırakmazlar" dedi.
Akyıldız’ın bunun üzerine Farqîn’de bulunan ablasının yanına gittiğini ifade eden Yıldırım, kaçırılma hikayesini şu şekilde anlattı: "Silvan Gazi Caddesi’nde bulunan Şeyh Halil Mezarlığı’nın yanında yer alan Aslanlı Burcu civarında, sivil giyimli 2 şahıs Akyıldız’ın koluna girip zorla kaçırır. 3 gün boyunca Silvan’da tutulan Akyıldız, daha sonra ‘Hizbullahçılar köyü’ olarak tanınan Susa(Yolaç) Köyü’nde Hizbullahçılara ait olan sığınağa götürülür. O dönem sığınaktan 7 kişi kaçıp kurtulur. Aile kaçanların arasında Zeki’nin olabileceği umuduyla sevinir. Aile kaçıp kurtulanlarla yaptıkları görüşmede, kendilerinin kaçmadan 3 gün önce Hüseyna (Sulubağ) Köyü’nden kaçırılıp sığınakta tutulan bir şahısla birlikte oğlunun sığınağa götürüldüğünü öğrenir."
Ailenin Hizbullahçıların çevreye saldıkları korku ve yapacakları şikayetlerin soruşturulmaması nedeniyle herhangi bir adli makama başvuru yapmadığının altını çizen Yıldırım, "Yıllar sonra Askerlik Şubesi’nden kendilerine gelen celp kağıdı üzerine Akyıldız’ın babası şubeye gidip oğlunun 1992 yılında Hizbullahçılar tarafından kaçırılıp kaybedildiğini söyler. Ancak askerlik şubesindeki görevliler baba Salih Akyıldız’ın sözlerine inanmaz ve ‘Oğlun PKK’ye katılmıştır. Bize gelip, Hizbullahçılar kaçırdı deme’ şeklinde karşılık verirler" dedi.
Aradan geçen 29 yıla rağmen kaçırılarak kaybedilen Akyıldız’ın akıbetinin ortaya çıkartılmasını istediklerini vurgulayan Yıldırım, "Akyıldız için adalet istiyoruz. Bıkmadan, usanmadan her hafta yinelediğimiz talebimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz: Kayıplarımızı bulun ve failleri yargılayın" diyerek sözlerini noktaladı. Açıklamanın ardından kayıp yakınları bir dakikalık oturma eylemi yaptı.
İzmir
İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Konak eski Sümerbank önünde yaptığı eylemde 23 Ocak 2020’de tutuklanan, Nisan’da 17 yıl 4 ay ceza verilen Yusuf Bekmezci’nin serbest bırakılması istendi. 82 yaşında olan Bekmezci Kırıklar F1 Hapishanesi’nde tutuluyor. Tek başına ihtiyaçlarını karşılayamadığı için, başka bir cezaevinde olan damadı yanına sevk edilmişti.
İHD İzmir Şubesi Sekreteri Ali Aydın, Bekmezci’nin, uyku apnesi hastalığı nedeniyle uyuyamadığını belirterek, nefesinin kesilmesi nedeniyle sık sık uyandığını, vücudunu dinlendiremediğini söyledi. Prostat rahatsızlığı da bulunan Bekmezci’nin testislerinde şişkinlik olduğunu aktaran Aydın, “Fıtık teşhisi ile ürolojiye çıkmış oradan genel cerrahiye gönderilmiş gidişi 2-3 ay sürmüştür. Hala bu konuda tam tedavisi yapılmamıştır. Doktorun verdiği xatral isimli ilacı kullanmaktadır. Çok sık tuvalete çıkmaktadır. Algıda, muhakemede ciddi sıkıntılar yaşayan Bekmezci, yaşadığı yerin neresi olduğunu, neden burada yaşadığını bilmemekte. Günlük yaşamda telefona çıkma, ziyaretlere çıkma, yapması gerekenleri unutuyor. Duruşmalarda 'Ben neden buradayım' diye mahkeme heyetine sorular soruyor” dedi.
Bekmezci yargılama sürecinde gittiği duruşmalarda niçin duruşmada olduğunu bilmediğini defalarca dile getirdiğini söyleyen Aydın, “Hangi isnatla, hangi suçlama kapsamında yargılandığını bugün dahi bilmemektedir. Yargılama sürecinde adli tıpa sevki yapılmış ancak ayrıntılı bir tetkik yapılmaksızın cezaevinde kalabilir raporu düzenlenmiştir. Yerel mahkemeden defalarca alzheimer hastalığının tetkiki için hastane sevki talep edilmiş olsa da mahkeme adli tıp raporunu gerekçe göstererek talepleri reddetmiştir” diye belirtti.
Aydın, ilerlemiş yaşı ve sağlığının iyice kötüleşmesi nedeniyle Yusuf Bekmezci’nin tahliye edilerek, tedavisinin sağlıklı ortamlarda yapılması çağrısında bulundu.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 378’inci haftasında İHD Ankara Şube önünde açıklama yaptı. İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut, Bolu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan hasta tutsak Yıldırım Demir’in serbest bırakılmasını talep eden açıklama yaptı.
Demir’in sağ gözünün yüzde 95 görmediğini ve tedavisinin yapılmadığını belirten Turgut, “Sol gözünden de yaklaşık 2 yıl önce ameliyat oldu. Sol gözüne takılan mercek kirlenmiş ve kontrole gittiğinde doktor temizlenmesinin gerektiğini söylemiş ancak başka bir doktor tarafından da gerek olmadığı söylenmiş. Her kontrole gittiğinde suni gözyaşı damlası verilerek geri gönderiliyor ve gözü artık her şeyi bulanık görüyor. Şimdiye kadar 6 kez göz için anjiyo oldu” dedi.
Midesinde reflü, gastrit ve ülser hastalıklarının da olduğunu dile getiren Turgut, “İki kez mide kanaması geçirdi. Revir doktorunun diyet yazdığını, ancak diyet yemeklerinin yenilmeyecek durumda ve besin değerinin çok düşük olduğunu aktarmıştır. İrritabl bağırsak sendromu, hassas bağırsak sendromu ya da spastik kolon olarak adlandırılan hastalığı bulunmakta ve iç hemoroit rahatsızlığı da mevcuttur. Ayrıca prostat hastalığı var, genelde PSA testinde değerleri yüksek çıkıyor ve şimdiye kadar üç kez biyopsi yapılmış, 6-7 yıldır günlük ilaç kullanmaktadır. Vertigo rahatsızlığı çekmekte, kulaklarda çınlama ve duyma kaybı yaşamaktadır. Her iki dizinde de kas yırtığı var. Kronik bronşit hastasıdır. Boyun fıtığı en ileri aşamada olup ameliyat için Bolu’dan Ankara Numune Hastanesine sevk edildiğinde, doktoru; ‘Ameliyat sonrası büyük ihtimalle felçli kalırsın’ dediği için ameliyat olmadan geri dönmüştür. Boyun fıtığının yaşamını oldukça zorladığını, sürekli kollarının uyuştuğunu ve sırt ağrılarının şiddetli bir şekilde devam ettiğini aktarmıştır. Ayrıca Sinüzit ve kronik baş ağrıları da devam ediyor” bilgilerini paylaştı.
Demir’e iki yıl önce uyku testi ve diş eti doku nakli için randevu verildiğini belirten Turgut, her iki randevuya da hala götürülmediğini söyledi. Turgut, Demir’in randevuya neden götürülmediğine dair hapishane idaresine sorduğu soruya verilen yanıtta, pandeminin gerekçe gösterildiğini belirtti. Demir’in tedavi edilmediğini vurgulayan Turgut, “Her gittiğinde de geçici ilaçlar verilerek geri gönderiliyor. 2016 yılında Nevşehir Devlet Hastanesi, yüzde 41 engelli raporu vererek kendisini İstanbul Adli Tıp’a göndermiş ve Adli Tıp Kurumu tarafından ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verilerek hapishaneye geri gönderilmiştir. Boyun fıtığı ve bağırsak sorunları bu süreçten sonra oluşmuş ve tedavi edilmeyen hastalıklar zaman geçtikçe ağırlaşmaktadır” ifadelerini kullandı.
Demir’in tetkik ve tedavilerinin vakit geçirmeden yapılması ve yaşamını tek başına devam ettiremeyecek düzeye gelmiş hastalıkları için tekrar Adli Tıp Kurumu’na sevki gerçekleştirilmesi çağrısında bulunan Turgut, “Daha sağlıklı koşullarda tedavilerinin yapılabilmesi için tahliyesi sağlanmalıdır” dedi.
Batman
Batman’da da kayıp yakınları ve İHD Batman Şubesi üyeleri, 506’ncı hafta eylemini Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdi. 4 haftalık yasağın ardından kayıp yakınları anıt önünde açıklama yaptı. “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” yazılı pankart ile kayıpların fotoğrafının açıldığı açıklamada İHD Şube yöneticisi Mahfuz Akgül, Dersim’de 5 Ocak 2020’den bu yana kendisinden haber alınamayan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun kayıp hikayesine değindi.
Açıklama 5 dakikalık oturma eylemi ile son buldu.