Gözaltında kayıp ve hasta tutsak eylemleri

Diyarbakır ve Batman’da gözaltında kayıplar için adalet, Ankara ve İstanbul’da ise hasta mahpusların serbest bırakılması istendi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Şubat 2022
  • 22:15

Diyarbakır

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi üyeleri ve kayıp yakınları 679'uncu hafta eylemini Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Diyarbakır’daki kayıp yakınları eylemine katılan İffet Mutaş, 1993 yılında faili meçhul cinayetle katledilen kardeşi Mehmet ile kaybedilen diğer kardeşi Ali’nin faillerini sordu.

Eylemde ilk söz alan İHD Şube Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, ağır hasta olmasına rağmen Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulmaya devam edilen Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un durumuna dikkat çekerek serbest bırakılmasını istedi.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre bu haftaki eylemde Mehmet ve Ali Tekdağ kardeşler için ablaları İffet Mutaş adalet istedi.

Kürtçe konuşan abla, kardeşi Ali’nin ülkenin en karanlık döneminde kaybedildiğini, aynı dönemde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden diğer kardeşi Mehmet Tekdağ'ın faillerinin ise meçhul kaldığını dile getirdi.

 İffet Mutaş, o döneme dair şunları dile getirdi:

"1993 yılında insanların sokaklarda öldürüldüğü ve yok edildiği bir dönemde kardeşim Mehmet, öğle saatlerinde silahlı saldırı sonucu ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Yaralı olan kardeşimi daha başka bir hastaneye kaldırmak için havalimanına götürürlerken yolda yaşamını yitirdi. Diğer kardeşim Ali de 1994'te Dağkapı'da kaçırıldı. O dönem annemle birlikte iki ay boyunca kardeşimi aradık. Yetkililere gittiğimizde bize ‘elimizde bir şey yok’ diyorlardı. Daha sonraki zamanda gazeteden Ali’nin öldürüldüğünü öğrendik.

24 gün boyunca işkenceye maruz kaldıktan sonra Silvan'a götürüldüğünü öğrendik. O zamandan beri ne zaman Silvan’a gitsem; 'Ali senin mezarın burada biliyorum ama nerede olduğunu bilmiyorum’ diyorum. ‘Sen beni görüyorsun ama ben seni görmüyorum' diyorum. Suçsuz yere kanına girdiler kardeşimin. O günden beri herkese soruyorum; 'burada sahipsiz bir mezar gördünüz mü?' diye, ama kimseden ses yok. Gazetede işkence sonrası yakılarak gömüldüğü yazılıyordu. O günden beri kardeşimin kemiklerini arıyorum. Kemiklerini göğüslerime yaslamak istiyorum. Kardeşim ve diğer kayıpların fotoğraflarını taşımaya devam edeceğim. Onların fotoğraflarının sahipsiz kalmasını istemiyorum."

Konuşmaların ardından yapılan oturma eylemi alkışlarla son buldu.

Batman

Batman’da da kayıp yakınları ve İHD üyeleri "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" eylemlerinin 516’ncı haftasında bir kez daha Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önüne geldi.

Burada açıklama yapmak isteyen kayıp yakınlarına, Valiliğin kentte 10-19 Şubat tarihleri arasındaki yapılmak istenecek eylem ve etkinliklere ilişkin aldığı yasak kararı gerekçe gösterilerek polislerce izin verilmedi. Aileler bu nedenle bu haftaki açıklamalarını İHD binasında yapmak zorunda kaldı.

İHD Şube Eşbaşkanı Av. Devran Yıldız, hukuksuz olduğunu ifade ettiği yasak kararına tepki gösterdi.

Bu haftaki açıklamada ise, 6 Ekim 1992 tarihinde okulunun önünde sivil polislerce gözaltına alınmasının ardından bir daha kendisinden haber alınmayan Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Ayhan Efeoğlu için adalet istendi.

Ankara

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 388’inci haftasında İHD Ankara Şubesi önünde açıklama yaptı. Eylemde İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi ve Merkezi Hapishanel Komisyonu eş sözcüsü Nuray Çevirmen konuştu. Çevirmen, geçen hafta yaşamını yitiren Mehmet Hanefi Bilgin ve Turgay Deniz'i hatırlatarak, İstanbul Metris Rehabilitasyon Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta mahpus Abdulkadir Kuday’ın durumunu aktardı.

Kuday’ın 8 yıldır hapiste olduğunu ve bunun 6 yılını Tekirdağ Hapishanesi’nde geçirdiğini kaydeden Çevirmen, “Burada olduğu süre içinde yaklaşık 4 yıl önce sağlık sorunları yaşamaya başlamış ancak bu süre boyunca tedavileri yapılamamıştır. Hastane sevkleri bir yana revire dahi çıkarılmamıştır. Aile tarafından tedavisinin yapılması yönünde cezaevi yönetimi ve bakanlık dahil olmak üzere pek çok kuruma başvurular yapılmıştır. Yapılan tetkikler sonucunda sekiz ay önce bel fıtığı teşhisi konulmuş ve Haziran 2021’de bel fıtığı teşhisi ile ameliyat olmuştur. Ancak teşhisin yanlış konulmasından dolayı ameliyattan sonra durumu düzelmemiş ve şikayetleri daha da çok artmıştır” diye belirtti.

Sağ ayağı felç kalan Kuday’ın tedavisinin yapılmadığını belirten Çevirmen, 3 ay sonra tekrar yapılan tetkikler sonucunda kendisine ALS teşhisi konulduğunu söyledi. Çevirmen, “Bu hastalık; kaslara hareket emri veren sinir hücrelerinin uyarılar gönderemez duruma gelmesidir ve kesin tedavisi bulunmamaktadır. Ancak hastalığın ilerlemesini yavaşlatacak ilaçlar kullandırılarak, hastanın mümkün olduğunca rahat ettirilmesi, normal hayatını sağlıklı koşullarda devam ettirilmesinin sağlanması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Kuday’ın kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı ve tedavi olamadığı için 12 Ocak tarihinde Tekirdağ’dan Metris R Tipi Hapishanesi’ne götürüldüğünü belirten Çevirmen, “Burada tek başına tutulmaktadır, ihtiyaçlarını karşılayamıyor ve bulunduğu yer hijyenik koşullara uygun değildir. Ailesi; yaptıkları görüşte durumunun daha da kötüye gittiğini, iki bastona rağmen ayakta artık kesinlikle duramadığını, hastalığının görme problemi yarattığını, sağ tarafındaki felcin yüzündeki sinirleri de etkilendiğini ve yüzünü hissedemediğini, kas kasılmaları nedeniyle yere düştüğünü aktarmıştır. Tedavisi olmayan ALS hastalığı nedeniyle infazının ertelenmesi talebiyle başvurular yapılmış ancak herhangi bir sonuç alınmamıştır” dedi.

Kuday’ın mevcut olan durumuyla cezaevinde kalabilmesi ve yaşamını devam ettirebilmesinin mümkün olmadığını aktaran Çevirmen, “Bir an önce tahliyesi yönünde başvuruların kabulü ve raporlarının aldırılarak infazının ertelenmesi gerekmektedir” çağrısı yaptı.

İzmir

İHD İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu’nun iki hafta da bir düzenlediği "Hasta mahpuslara özgürlük" eyleminde bu hafta Şakran Kadın Hapishanesi T1 A4 koğuşunda tutulan hasta tutsak Siya Çınar'ın serbest bırakılması istendi. Konak eski Sümerbank önünde yapılan eylemde açıklamayı İHD İzmir Şube Yönetiminden Ahmet Çiçek yaptı.

Çiçek, 39 yaşında olan Diyarbakırlı hasta tutsak Siya Çınar’ın 2008’de tutuklandığı ve 13 yıldır hapiste olduğu bilgisini paylaşarak, aynı zamanda şair ve yazar olduğunu, Lilavlar Akacak, Karanfil, Ladin ve Siya’nın Güncesi adında basılmış eserlerinin bulunduğunu aktardı.

Çınar’ın, 2019 açlık grevleri sırasında gözlerinde sorunlar oluştuğunu, bir gözünü nerdeyse kaybetmekle yüz yüze kaldığını belirten Çiçek "Şu anda gözlerinde ışığa ve güneşe hassasiyet oluşmuş. Bağırsaklarında ve midesinde sorunlar oluşmuş. Bunların sonucu olarak hemoroidi dışarı taşmış, ameliyatla bile alınamayacak duruma gelmiş. Lazerle tedavisinin yapılması olası olmasına rağmen, başvurularına rağmen, özelde yapılmasına izin verilmemektedir. Ancak geçen hafta endoskopi yapılmış ama sonuç belli olmamış" dedi.

Çınar’ın 2 yıldır kesintisiz kulak çınlaması ve başında ağırlık olduğunu sözlerine ekleyen Çiçek, "Hastaneye götürülmesine rağmen tedavi amaçlı bir şey yapılmamış, verilen ilaçların bir etkisi olmamış. Bu hastalıklarının yanı sıra gırtlağında bir kist tespit edilmiş, bunun sonucu olarak yutmada ve nefes almada sorun yaşamaktadır. Bu kistle ilgili, tam tespit edilebilir bir durum olmadığı ve 3 ayda bir kistin kontrol edilmesi ve kist 1cm ye ulaştığında biyopsi yapılıp tahlil yapılması gerektiği söylenmesine rağmen, yukarıda açıkladığımız çeşitli nedenlerden dolayı 5 aydır kontrole gidememiş. Siya, yüksek tansiyon hastasıdır. Bütün bu hastalıklarının üzerine 1 kez de Covid 19 geçirmiş" dedi.

Çiçek, Çınar'ın tahliye edilmesini isteyerek, aksi halde yaşanacak tüm olumsuzluklardan yetkililerin sorumlu olduğunu söyledi.