1990’lı yıllarda kendini “tek kutuplu dünyanın hakimi” ilan eden ABD emperyalizmi, gelinen aşamada hegemonyasını savaş aygıtını kullanarak ayakta tutmaya çalışıyor. Bu bağlamda, son dönemde Ukrayna etrafında sistematik bir şekilde yapılan savaş kışkırtıcılığı tehlikeli bir hal almaya başladı. Pervasızca hareket eden ABD-NATO-İngiltere merkezli cephe, insanlığı yeni bir felakete sürükleyecek provokasyonlara yenilerini ekliyor.
ABD Başkanı Joe Biden tarih vererek Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini iddia etmişti. Rusya verilen tarihte askerlerinin bir kısmını Ukrayna sınırına yakın bölgeden çekti. Yalanlar uydurarak ülkelere saldıran ABD’nin bu yalanı da kısa sürede ifşa oldu. Buna rağmen Biden’le suç ortakları farklı gerekçeler sunarak “Putin Ukrayna’yı işgal etmeye karar verdi” söyleminden vazgeçmiyor. Biden’ın bu açıklamaları sık sık tekrarlaması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i provoke edip Ukrayna’ya saldırtma planının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
“Saddam Hüseyin’de kimyasal silahlar var” yalanını uydurup bu gerekçeyle Irak’ı işgal eden ABD ile suç ortaklarının benzer kaba yalanlarla Rusya’ya savaş ilan etmeleri kolay değil. Biden “Putin Ukrayna’yı işgal etmeye karar verdi” laflarını tekrarlayıp durarak ortamı provoke ederken, Donetsk ve Lugansk bölgelerini Ukrayna ordusu bombalamaya başladı. Daha önce “Özerk Halk Cumhuriyeti” ilan eden iki bölgedeki askeri güçlerin saldırılara karşılık verdiği ve çatışmaların yayılma riskinin arttığına dair haberler var.
ABD-İngiliz tehditleri ve Ukrayna ordusunun saldırılarına karşı her iki özerk bölgede “genel seferberlik” ilan edildi. Çatışma noktalarına yakın bölgelerdeki kadın, yaşlı ve çocukların tahliyesine başlandı. On binlerce kişinin Rusya’ya taşındığı ve bu işlemin devam ettiği bildiriliyor. Tam bu esnada Reuters haber ajansı Donetsk kentinde patlamalar olduğuna dair haberler yayınladı. Bu da Ukrayna ordusunun kenti hedef almaya devam ettiği anlamına geliyor.
Biden’ın ortaya attığı “Rusya 16 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal edecek” iddiasının yalan olduğunun ortaya çıkmasının hemen ardından yaşanan gelişmeler, ABD’nin Rusya’yı Ukrayna’ya saldırtıp bir savaş gerekçesi yaratmaya çalıştığı izlenimini güçlendiriyor. Ukrayna ordusunu Donetsk’e saldırtıp ardından “Putin’in Ukrayna’yı işgal edeceğini düşünüyorum. Donbass'ta Rusya yanlılarının provokasyonları sürüyor. Rusya işgale mazeret üretmeye çalışıyor.” diye açıklama yapan Biden’ın yangına körükle gitme siyasetinde ısrarlı olduğu görülüyor.
Gerilim tırmanırken sahneye çıkan Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, İngiltere ve Polonya ile üçlü işbirliği ittifakı kurduklarını ilan etti. Kiev'de düzenlenen basın toplantısına Kuleba ile birlikte İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss’da katıldı. Ukrayna’da ABD’nin saldırgan köpeği gibi hareket eden İngiliz hükümetinin bakanı Truss, basın önünde yaptığı konuşmada “Ukrayna'ya destekte ön safta olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Olayın ciddiyeti Rusya cephesinden yapılan hazırlıklardan da yansıyor. Donetsk ve Lugansk’ta genel seferberlik ilan edilmesi, sivillerin tahliyesinin başlatılması bölgede savaş ihtimalinin güçlendiğinin işaretlerinden biridir. Ukrayna sınırından binlerce asker çeken Rusya halen ABD ile diplomatik iletişimi sürdürüyor ama olası bir savaşa da hazırlık yapıyor. Son dönemde Ukrayna sınırına yakın bölgelerde yapılan askeri tatbikatlara ek olarak balistik füzelerin de kullanılacağı bir nükleer tatbikat yapılacağı bildirildi. Büyük olasılıkla ABD’nin planları hakkında fikri olan Putin yönetiminin attığı adımlar, savaş olasılığının göz ardı edilmediğine işaret ediyor.
Ukrayna’nın emperyalist savaş aygıtı NATO’ya alınmasını “kırmızı çizgi” ilan eden Rusya’nın bu konuda ciddi olduğu görülüyor. Zira Ukrayna’nın alınması durumunda Rusya’nın Karadeniz’den Baltık denizine kadar olan bütün sınırı NATO kuşatması altında olacaktır. Bundan dolayı Putin yönetimi ABD ile anlaşmaya varabilmek için Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağına dair güvence istiyor. Gerilimin esas sebebi kuşkusuz ki Ukrayna değil, ABD’nin NATO ile Rusya’yı kuşatma planı ve buna karşın Rusya’nın bunu engellemek için seferber olmasıdır. Son gelişmeler çatışmaların kaçınılmaz olduğu izlenimini güçlendiriyor. Çatışmaların bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği ise, ABD ile suç ortaklarının Rusya’yı kuşatma planında ne kadar ısrarlı olacaklarına bağlı görünüyor.