Emperyalist hegemonya mücadelesinin bir sonucu olarak Rusya ile ABD-NATO arasında Ukrayna üzerinden yaşanan kriz, yeni adımlarla tırmanmaya devam ediyor. Krizin geldiği aşamada ABD’nin ve başını çektiği NATO’nun saldırganlığı ve kışkırtmaları belirleyici rol oynadı. Rusya ise kendisine yönelik kuşatmayı ve NATO’nun sınırlarına doğru genişleme politikasını durdurma doğrultusunda adımlar attı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Çarlık Rusyası adına konuşarak onu izlemeye niyetli olduğunu gösterdi. Ukrayna’nın varlığını Ekim Devrimi ve Lenin önderliğindeki Bolşeviklere borçlu olduğu gerçeğini ileri sürerek, onun gayri meşru olduğunu ve devlet olarak ortadan kalkması gerektiğini ilan etti.
Putin Luganks ve Donetsk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını tanıyan kararnameyi imzaladı ve bu da gerilimi yeni bir düzeye taşıdı. Sonradan da Putin, “Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra kurulan modern Rusya, dünyanın en büyük gücüdür. Bunun, saldırganların yenilgisine yol açacağından kimsenin şüphesi olmasın.” açıklamaları eşliğinde Rus birliklerine, Donetsk ve Lugansk’a girme emri verdiğini, bunun da ilgili bölgedeki yönetimlerin talebi üzerine yapıldığını duyurdu.
Operasyonun amacını “sekiz yıldır Kiev rejimi tarafından istismara, soykırıma maruz kalan insanları korumak” olarak açıklayan Putin, “Rusya Federasyonu vatandaşlarına da dahil olmak üzere sivillere karşı çok sayıda kanlı suç işleyenleri adalete teslim etmenin yanı sıra Ukrayna’nın Nazizm’den ve militarizmden arındırılması için çaba göstereceğiz” iddiasında bulundu.
Rusya Savunma Bakanlığı da Ukrayna’daki saldırıların hedeflerinin “askeri altyapı, hava savunma tesisleri, askeri hava limanları ve Ukrayna silahlı kuvvetlerinin hava kuvvetleri” olduğunu söyledi.
Ülke çapında sıkıyönetim ilan eden Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, “Eğer canımıza, özgürlüğümüze, çocuklarımıza saldırılırsa, kendimizi savunacağız, saldırmayacağız, kendimizi savunacağız.” dedi. “Anti-Putin koalisyonu” kurduklarını belirtti. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba ise, Putin’in, “Ukrayna’ya karşı geniş çaplı bir savaş başlattı”ğını söyleyerek dünyanın Putin’i durdurmasını istedi ve “Harekete geçme zamanı” açıklaması yaptı.
Emperyalistlerden açıklama ve tepkiler
Putin’in Donbas’a askeri operasyon başlattıklarını duyurmasının ardından yazılı açıklama yapan Biden, “Bu gece tüm dünyanın dualarının Ukrayna ile olduğunu belirterek, “Putin, felaket bir şekilde can kaybı ve acı getirecek kasti bir savaşı seçti. … ABD ve müttefikleri birlik ve kararlılıkla karşılık verecektir. Dünya, Rusya’dan hesap soracak.” tehdidinde bulundu. Ukrayna’daki gelişmeleri Beyaz Saray’dan izleyeceğini ve ulusal güvenlik ekibinden düzenli güncellemeler alacağını duyuran Biden, “Sabah G7 liderleri ile görüşeceğim ve bunun ardından Rusya’nın Ukrayna’ya, küresel barış ve güvenliğe yönelik bu gereksiz saldırganlığı nedeniyle ABD ve müttefiklerinin yanıtını duyurmak için Amerikan halkına hitap edeceğim.” açıklamasında bulundu.
NATO’ya yönelik herhangi bir saldırının geri püskürtülmesi için NATO müttefikleri ile de yakın temas halinde olacağını belirterek, kendisi ve eşi Jill Biden’ın bu gece Ukrayna’nın “cesur ve gururlu halkı” için dua edeceğini belirtti. ABD ve müttefiklerinin Rusya’ya uygulayacağı yeni yaptırımları duyuracağını dile getirdi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise, “sayısız sivilin hayatının riske atıldığını” söyleyerek “Bu, uluslararası hukukun ciddi bir ihlali ve Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik ciddi bir tehdittir” dedi. Stoltenberg, NATO müttefiklerinin Rusya operasyonu değerlendirmek üzere bir araya geleceğini duyurdu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de çok sayıda insanın öleceğini, yerinden edileceğini ve geleceğe dair umutlarını kaybedeceğini ama operasyon kararının genel bir savaşa yol açacağı tahmininde bulunmanın zor olduğunu belirtti. Bu savaşın bir anlamı yok diyen Guterres, “BM Şartı ilkelerini ihlal ediyor. Eğer durdurulmazsa Avrupa’da büyük acılara sebep olabilir.” diye konuştu.
Çarlığın mirasına sahip çıkan Rusya ve onu kuşatmaya alan diğer emperyalistler, Ukrayna üzerinden yeni bir emperyalist savaş felaketinin fitilini ateşliyorlar. Halihazırda Ukrayna’da başlamış bulunan savaşın tüm yıkıcı faturasını ise başta bölge halkları olmak üzere tüm dünyanın işçi ve emekçileri ödeyecekler. Bu savaş ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalistlerin, onlara maşalık yapan Ukrayna faşistlerinin ve Rus emperyalizminin ortak eseridir. Dolayısıyla kendi aralarındaki hak-hukuk atışmalarının hiçbir anlamı yoktur. Örneğin Amerikan emperyalizmi ve önderliğindeki NATO, dünyanın dört bir yanında işgal hareketleri gerçekleştirirken, ülke halklarının başına bombalar yağdırırken, Putin’in “komşularına ait topraklarda yeni sözde ‘ülkeler’ ilan etme hakkının olmadığını” söylerlerken Yugoslavya’yı bombalayıp parçalara ayıranlar kimlerdi? Irak, Suriye, Libya ve daha nice ülkelerde korkunç yıkımlar yaratıp yüzbinleri katlederlerken hangi “uluslarası hukuk”a göre davranıyorlardı?
“Barış”, “halkların çıkarı” gibi söylemlerin, Rusya da dahil tüm emperyalist-kapitalist ülkelerin dilindeki karşılığı ikiyüzlülüktür. Onlar halkların değil ama kendi çıkarlarının peşindedirler. Bunun için de yeryüzünü kana ve ateşe boğmakta çekinmeyecekleri tarihsel deneyimlerle de sabittir.
Barış ve halklar arasında kardeşçe ilişkiler, bütün ülkelerin işçi sınıfı ve ezilen halkların emperyalizme karşı seferberliği sayesinde mümkün olabilir.