Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı savaşa karşı açıklama yayınlayan İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu, söz konusu savaşın emperyalist rekabet, hegemonya krizi ve pazar kavgasının ürünü olduğunu belirtti. Açıklamada, tüm gerici ve kirli savaşlarda olduğu gibi, bu savaşın kazananının kapitalist tekeller, kaybedenin ise tüm işçi ve emekçiler olacağı belirtildi. Başta bölge halkları olmak üzere, tüm ülkelerin işçi ve emekçilerinin “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” temelinde, sosyalizm hedefiyle sınıf mücadelesini yükseltmeleri gerektiğini dile getiren BİR-KAR açıklamasının tam metni şöyle:
ABD, NATO ve AB’den oluşan Batılı emperyalistlerin Ukrayna üzerinden yaptıkları savaş kışkırtıcılığı, Rus ordusunun Ukrayna’ya girmesiyle sıcak çatışmaya dönüştü.
Emperyalist basının iddia ettiği gibi bu bir Rusya-Ukrayna savaşı değildir. Bu savaş, kapitalist dünyaya hükmeden belli başlı emperyalist güçler arasında gittikçe tırmanan rekabet, hegemonya krizi ve pazar kavgasının ürünü bir savaştır. Artık çok kutuplu olan dünyada, hangi emperyalist gücün diğerlerine üstünlük sağlayacağının kavgasıdır. Ukrayna burada sadece bir bahane, bir figüran ve çatışma arenasıdır.
ABD’nin güdümündeki NATO ve Batılı emperyalistler Ukrayna’yı savaş örgütü NATO’ya üye yapmak suretiyle doğuya doğru genişlemek ve böylece Rusya’nın etki ve hareket alanını daraltmak istiyorlar. Son yıllarda önemli bir emperyalist güç olarak sivrilen Rusya’nın ise buna yanıtı sert oldu. Başlayan savaşın, Ukrayna’nın ilhakı da dahil, ne tür gelişmelere yol açacağını kestirebilmek güç.
Bu savaş işçi-emekçiler ile halkların savaşı değildir. Bu savaş, emperyalistlerin çıkar çatışmalarından doğan, gerici ve kirli bir savaştır. Bundan kazançlı çıkacak olan savaş baronları, oligarklar, kapitalist tekellerdir. Tüm gerici ve kirli savaşlarda olduğu gibi, bu savaşın da esas kaybedeni işçiler, emekçiler ve halklar olacaktır. Bu savaş, başta bölge halkları olmak üzere, Türkiye, Avrupa ve tüm dünya halkları için ölüm, yıkım, daha fazla işsizlik, daha fazla yoksulluk, sefalet, daha fazla milliyetçilik ve ırkçılık ile kitlesel göçlerden başka bir sonuç yaratmayacaktır. Bu yüzden de işçi sınıfı, emekçiler ve halklar bu savaşta taraf olmamalı, tam aksine aktif bir şekilde karşısında yer almalıdırlar.
Başını ABD ve NATO’nun çektiği Batılı emperyalistler yıllardır Ukrayna’ya her türlü askeri, mali ve istihbarat desteği vererek onu bu savaşa hazırladılar. Bu süreçte Ukrayna’ya yüz milyonlarca dolar değerinde silah satarak bu ülkeyi tam bir silah deposuna çevirdiler. Bütün bu faaliyetlerde Alman emperyalizminin çok temel ve etkin bir rol aldığını özellikle vurgulamak gerekiyor. Alman emperyalizmi özellikle 2014’teki seçimlerden bu yana, bu ülkeyi Rusya’ya karşı tam bir laboratuvar haline getirdi. Her türden manipülasyon, dezenformasyon, yalan ve hileden oluşan kirli ve karanlık yöntemlerle Ukrayna’nın iç siyasetine doğrudan müdahale etti. Her türlü silah ve istihbarat desteği verdi. Ukrayna’ya sözüm ona “demokrasi” getireceklerdi. Getire getire Naonazi artıklarını iktidara getirdiler.
Ukrayna’yı yıllardır kışkırtıp pohpohlayarak Rusya’nın hedefi haline getiren Batılı emperyalistler, aynı zamanda onu yüz üstü bıraktılar. Bu durum, emperyalistlerin stratejik dostlarının değil, sadece stratejik çıkarlarının olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Savaş kapitalizmin ürünüdür. Döne döne kriz üreten kapitalizm, tarihte olduğu gibi, çözümü bir kez daha savaşta arıyor. Kapitalizmin “barışı” da savaş için bir hazırlık evresinden başka bir şey değildir. Bertolt Brecht’in dediği gibi, “Savaş çıkar onların barışından!” O yüzden de kapitalist sistemde gerçek ve kalıcı bir barıştan bahsedilemez. Bu yönlü beklentiler iyi niyetli bir temenniden öteye geçemez. Dünya hakları kapitalizmden kurtulmadıkça, savaş belasından da kurtulamazlar.
Gerçek barış ve halkların kardeşçe bir arada yaşaması sadece sosyalizmde mümkündür. Tarihte bunun en güzel ve açık örneği Ekim Devrimi ve Sovyetler Birliği’dir. Sömürüye, sınıfsal ayrıma ve rekabete son veren sosyalizm, aynı zamanda savaşı da ekonomik ve sosyal altyapısıyla birlikte ortadan kaldırarak, gerçek barışın koşullarını yarattı. Bu sayede uzun on yıllar boyunca çeşitli uluslar barış içinde, kardeşçe bir arada yaşadılar.
Sovyetler Birliği’nin lideri Lenin, “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini benimseyerek, tüm ulusların ve ezilen milliyetlerin eşit, özgür ve gönüllü birliğini sağladı. Bugün emperyalist Rusya’nın lideri Putin ise yeniden milliyetçiliği bayrak edinerek, komşu bir ülkeye savaş açıyor ve onu ilhak etmeye çalışıyor. İşte iki dünya, iki lider ve ortaya çıkan taban tabana zıt iki farklı sonuç. Bu, kapitalizm ile sosyalizmin farkıdır.
O yüzdendir ki, Ukrayna’da gelişen emperyalist savaşa karşı izlenecek en doğru yol, başta bölge halkları olmak üzere, tüm ülkelerin işçi ve emekçilerinin “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” temelinde, sosyalizm hedefiyle sınıf mücadelesini yükseltmeleridir. Bu anlayış çerçevesinde, mümkün olan her yerde çeşitli propaganda-ajitasyon araçları ve eylemlerle işçi ve emekçiler arasında savaş karşıtı mücadeleyi yükseltmek, emekten yana tüm güçler ve devrimciler açısından ertelenemez bir görevdir.
Kapitalizm savaş demektir, gerçek barış sosyalizmde!
Savaşa, silaha değil, sağlığa ve eğitime bütçe!
BİR-KAR
25 Şubat 2022
► BİR-KAR Ukrayna açıklaması (PDF)