Peru’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi solcu politikacı Pedro Castillo oldu. Oy pusulalarının yüzde 99,4’ü sayıldıktan sonra, salı akşamı Ulusal Seçim Süreçleri Ofisi (ONPE), Castillo’nun yüzde 50,2 ve sağcı Keiko Fujimori ise yüzde 49,7 oy aldığını açıkladı. Ancak, resmi seçim sonuçlarının kesinleşmesinin birkaç günü alabileceği belirtiliyor.
ONPE’nin açıklanan ilk sonuçlarında, Fujimori, oyların yüzde 52,46’sını alarak ilk sırada ilerlerken, özellikle kırsal kesimlerde açılan sandıkların sisteme dahil edilmesiyle Castillo, az farkla da olsa rakibinin önüne geçmeyi başardı.
Peru’da her çocuğun, okulda ülkelerinin üç bölüme ayrıldığını öğrendikleri söylenir. Sahil, dağlar ve Amazon. 6 Haziran’daki ikinci tur seçimleri, bu coğrafi bölünmenin aynı zamanda siyasi bir bölünme olduğunu açıkça ortaya koyduğu ileri sürülüyor. Daha önceki seçimlerin Peru’daki kutuplaşmayı bu denli yansıttığının görülmediği belirtiliyor.
Ayrıca şimdiye kadarki seçimlerde solcu, hatta “marksist” olduğu iddia edilen köy okulu öğretmeni ve sendikacı Pedro Castillo ve faşist bir diktatörün kızı Keiko Fujimori gibi tamamen zıt kutupta iki adayın nadiren karşı karşıya geldiği iddia ediliyor. Kimi seçmenler ikilemi anlatırken, “Bir aday komünist, diğeri yozlaşmış” demektedirler. Dolayısıyla “marksist” bir köy öğretmeni ve sendikacıya karşı faşist bir diktatörün kızı yarışmış oldu.
Keiko Fujimori, 1990-2000 yılları arasında Peru Devlet Başkanı olan ve 2009 yılında işlenen katliamlar, yaşanan failli meçhuller ve yolsuzluktan dolayı 25 yıl hapis cezasına çarptırılan babası Alberto Fujimori’nin neoliberal ve diktatörlük siyasetini temsil ediyor. Keiko Fujimori, son beş yılda Peru’nun dört kez cumhurbaşkanı adayı oldu. Seçkinlerin temsilcisi olarak kabul edilen Fujimori, Brezilyalı bir inşaat şirketinin yolsuzluk skandalına karıştı ve toplam 16 ay hapiste kaldı. Hakkında kara para aklama ve suç örgütü ile ilişkiler iddasıyla açılan davaları var.
Özellikle de orta ve üst sınıflar Keiko Fujimori’yi Peru’nun çöküşünü engelleyecek kişi olarak görüyor. Onu, Peru’nun başarılı bir neoliberal ekonomik sistem olarak gördükleri düzenini devam ettireceğinin ve Venezuela yolunu takip etmeyeceğinin garantisi kabul ediyor. Neredeyse ülkenin tüm büyük basılı medya ve televizyon ağları Fujimuri’yi desteklemektedir. Zira solcu öğretmen Pedro Castillo, bir “sistem değişikliğinden” söz ediyor. Madencilik endüstrisinin kamulaştırılmasını, devlet bütçesinin yüzde onunun eğitim ve sağlık için kullanacağını, yolsuzluğa karşı sıfır tolerans gibi vaatlerde bulunuyor. “Zengin bir ülkede artık fakir yok” şiarı seçim kampanyasının sloganı olarak öne çıkıyor.
Kırsal yoksul nüfusun büyük bir kısmı için Pedro Castillo yeni bir başlangıç umudunu temsil ediyor. Castillo’nun olası bir iktidar varsayımı karşısında Lima’nın zengin bölgelerinde korku ve histeri hüküm sürerken, kırsal güneyde “öğretmen” kalabalıklar tarafından coşkuyla karşılanıyor. “O bizden biri, bunu kendi işiyle yaptı, bizim gibi acı çekti” sözleri seçmenlerin ifadesidir.
51 yaşındaki Castillo, destekçilerine “Demokrasi ve mevcut anayasaya saygılı bir hükümet olacağız. Mali ve ekonomik istikrara sahip bir hükümet olacağız” dedi. Seçmenine “Demokrasiye ve mevcut anayasaya saygılı bir hükümet olacağız” sözünü verdi.
Öte yandan Fujimori Castillo’nun önde olduğu sandık merkezlerinde “çok sayıda usulsüzlük” olduğunu iddia etti ve “Halkın iradesini yansıtan sonuçları tahrif etmek veya geciktirmek istiyorlar” dedi. Ancak iddiasına herhangi bir kanıt sunamadı. Ayrıca, yurtdışında yaşayan Peruluların oyları sayıldığında desteğinin artacağını da ileri sürdü.
Peru, korona krizinden büyük acı çeken ülkelerden biri. Ekonomi çökmüş durumda. Sağlık Bakanlığı son zamanlarda resmi korona ölümlerinin sayısında iki kat artış olduğunu söyledi. 33 milyon nüfuslu Güney Amerika ülkesi dünyadaki en yüksek ölüm oranına sahip. Ülkede pandemi nedeniyle 184 bin kişi hayatını, iki milyon kişi ise işini kaybetti. Nüfusun neredeyse üçte biri yoksulluk içinde yaşıyor. Ülke ayrıca uzun bir siyasi istikrarsızlık döneminden geçti. Son üç yılda devlet başkanı dört kez değişti ve son on cumhurbaşkanından yedisi ya yolsuzluktan hüküm giydi ya da soruşturma altındaydı.
Peru, çok boyutlu bir krizden mustarip. Yüksek fiyatlar, yoksulluk ve işsizlik, büyüyen eşitsizlik ve güvencesiz işlerde çalışmak, gençlerin ülkelerinde kendileri için bir gelecek görmemesine yol açıyor. Bunu siyasal yaşamdaki yozlaşma, artan yolsuzluk skandalları ve siyasette büyük güvensizlik izliyor. 28 Temmuz’da göreve gelecek kişi, derinden bölünmüş ve kutuplaşmış bir ülkeyi yönetmek zorunda kalacak.