Peru’da soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında eski diktatör Alberto Fujimori’ye karşı açılan davanın uzun zamandır beklenen duruşması 11 Ekim Pazartesi günü başladı. Eski diktatör ve suç ortakları, yoksul yerli kadınların yasadışı ve zorla kitlesel olarak kısırlaştırılmasından ötürü yargılanıyorlar.
1990-2000 yılları arasında iktidarda bulunan diktatör Fujimori ile döneminin üç sağlık bakanı ve ulusal üreme sağlık programı başkanının, 1996-2000 arasında işledikleri suçlar nedeniyle ilk defa bir Peru mahkemesinde hesap vermeleri bekleniyor.
Peru Sağlık Bakanlığı tarafından Temmuz 2002’de hazırlanan rapor, “Ulusal Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması Programı” kapsamında 1995 ile 2000 yılları arasında ülkede 331.600 kadının ve 25.590 erkeğin kısırlaştırıldığını ortaya koydu. Araştırmalara göre en az 18 kadın operasyonun sonuçlarından ötürü hayatını kaybetti.
Fujimori’nin bu uygulaması resmi bir devlet politikasıydı ve insanlığa karşı işlenen suçlarından biriydi.
Amerika 21 sitesinde yer alan habere göre, pazartesi günü başlayan duruşma, Quechua lisanı konuşan kadınlara duruşmaya erişim hakkı vermesi gereken tercümanların yetersiz olması nedeniyle devam edemedi. Ayacucho bölgesinden Quechua için tek bir tercüman vardı. Bu nedenle, Cusco veya Piura bölgelerinden gelen kadınların, ana dillerinin bölgesel varyantını konuşabilen uygun bir tercümanı yoktu.
Ana sanık Alberto Fujimori, sanal duruşmaya katılmadı. 82 yaşındaki faşist diktatör Fujimori’nin sağlığının istikrarlı olmadığı belirtildi. Fujimori, 2009 yılında yolsuzluk ve insan hakları ihlallerinden 25 yıl hapse mahkum edilmişti. Ama iktidara gelen ABD yanlısı Devlet Başkanı Pedro Pablo Kuczynski tarafından siyasi hesaplarla affedilmişti.
300 bini aşkın yoksul yerli kadın zorla kısırlaştırıldı
1995’te sunulan “Halk Sağlığı Planı” Peru’nun yoksul bölgelerinde doğumların sayısını azaltmayı hedefliyordu. Esasen yoksul bölgelerde yaşayan yerli halka, çoğunlukla da Quechua ve Aymaralara uygulandı. (Söz konusu bölgeler aynı zamanda Aydınlık Yol gerilla grubunu destekleyen ve devlete karşı mücadeleye katılan yerli halkın yaşadığı bölgeler.)
Programın gönüllülük esasına dayandığı söylenmesine rağmen, binlerce kadın tehditle ve zorla kısırlaştırıldığını öne sürüyor. Merkezi başkent Lima’da bulunan kadın hakları örgütü Demus’un, görgü tanıklarına dayandırdığı verilere göre, kadınların birçoğuna kısırlaştırılma için ya baskı, şantaj ve tehdit yapıldı ya da herhangi bir bahaneyle sağlık merkezlerine gitmeleri sağlandı.
Davada kat edilen uzun yol
Peru devleti 2003 gibi erken bir tarihte, Inter-Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi önünde suçların sorumluluğunu kabul etmişti ama buna karşı açılan davalar defalarca kapatıldı.
2002’de, faşist Fujimori yönetiminde özellikle yerli Quechua kadınlarını etkileyen zorla kısırlaştırma kampanyalarına ilişkin ilk soruşturmalar başladı. 2.166 kadının açtığı davada sonuç alınamadı. Konuyla ilgili olarak yapılan ilk soruşturma 2009’da rafa kaldırıldı.
2011’de, Amerika Kıtası İnsan Hakları Komisyonu’nun Fujimori’nin kısırlaştırma programının suçlar içerdiğine karar vermesinin ardından, Peru Başsavcısı José Bardales zaman aşımı yasası uyarınca 2009 yılında durdurulan davalarla ilgili bir soruşturmayı yeniden başlatmaya karar verdi.
Fujimori, 2014’teki soruşturmada, bu suçlamalardan aklanmıştı. Dava 2016 yılında arşivlere kaldırıldı. Ancak, 77 kadının temyize başvurmasıyla yeniden dava açılması gündeme gelmişti. 18 kadının ölümüyle sonuçlanan programla ilgili başvuruları inceleyen savcılık, kısırlaştırma ameliyatı sırasında ya da sonrasında sakat kalan ve hayatlarını kaybeden beş kadınla ilgili olarak Fujimori hakkında yeniden iddianame hazırladı. Dava 2018’de açıldı.
Sanık diktatör ve sağlık bakanlarının avukatlarının olası bir zaman aşımı nedeniyle şu anda görüşülmek üzere olan davanın durdurulması yönündeki başvuruları, Ekim 2020’de Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmişti.
“Bizler kısırlaştıramadığınız yerlilerin kızlarıyız”
Peru devleti yerli ve yoksul kadınların bedenlerinin ve yaşamlarının, kendi iradeleri dışında cerrahi müdahalelerle ihlal edilmesi ile soykırım ve insanlık suçu işlemiştir. 20 yıldır kadınların hak arayışlarının önü türlü gerekçelerle bizzat devlet kurumları tarafından kesilmiştir. Tüm engellemelere rağmen kadınlar haklarını talep etmeyi ve bu soykırım ve insanlık suçlarının tekrarlanmaması için mücadeleyi kesintisiz sürdürdüler. 20 yıl önce zorla kısırlaştırılan kadınlarla ilgili yasal sürecin hızlandırılması için, “Bizler kısırlaştıramadığınız yerlilerin kızlarıyız” sloganları ve marşlar eşliğinde yürüyüşler, gösteriler düzenleyerek, süreci bugüne taşıdılar.