ABD Başkanı Joe Biden, istihbarat servislerine Covid-19’un kaynağını soruşturma yönünde tekrar talimat verdiğini açıkladı. Şimdiye kadar koronavirüsün nereden kaynaklandığı konusunda kesin sonuçlara ulaşılamadığını söyleyen Biden, istihbarattan 90 gün içinde bir rapor hazırlamalarını istedi. “ABD tüm dünyada benzer düşünen ortaklarıyla birlikte Çin’e tam, şeffaf, verilere dayalı uluslararası soruşturmaya katılması ve ilgili tüm verilere erişim sağlaması için baskı yapmaya devam edecek” diyen Biden’ın açıklamaları, koronavirüsün Çin’de bir araştırma laboratuvarında ortaya çıkmış olabileceği yönündeki iddiayı yeniden gündeme taşıdı. Eski ABD Başkanı Donald Trump ve dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da virüsün Vuhan’daki bir laboratuvardan kaynaklandığına dair ellerinde kanıtlar olduğunu sıklıkla ifade etmiş ama hiçbir kanıt sunamamışlardı.
Trump Çin’i suçlarken muhtemelen “korkunç bir hata” işlendiğini söylemiş, “Muhtemelen beceriksizlikten, birisi aptallık etti” ifadelerini kullanmıştı. Virüsün laboratuvardan geldiğini iddia etmişti. Şimdi aynı iddiayı ABD Başkanı Joe Biden öne sürüyor. Bunun için de ülkenin istihbarat servislerini korona pandemisinin kökenini araştırmakla görevlendirdi ve virüsün Çin’in Vuhan kentindeki bir laboratuvardan gelmiş olabileceğini iddia etti. Biden, Çin’de olası bir laboratuvar kazası senaryosunun en azından ABD istihbarat aygıtının bazı bölümlerinde mümkün olduğuna inanıldığını açıkladı. Yeni soruşturmaların duyurulmasıyla birlikte Biden, şimdi laboratuvar kazası tezine yeni bir alan açıyor.
Çin hükümeti buna büyük bir tepki gösterdi. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zhao Lijian, ABD’nin hiçbir şekilde koronavirüsün kökeni için ciddi bir bilimsel araştırma yapmakla ilgilenmediğini söyledi. Yanı sıra ABD’yi, pandemiyi siyasi manipülasyon için kullanmaya çalışmakla eleştirdi. Zhao, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 33 milyondan fazla onaylanmış Covid-19 vakasına ve koronavirüsten ölen 600 bin kişiye (bu sayının bir milyon olduğu iddiası da var) dikkat çekti. Bunların her ikisinin de dünyadaki en yüksek rakamlar olduğunu belirtti. ABD’nin salgın ile mücadelede kendi başarısızlıklarını sorumsuzca görmezden gelerek Çin’i günah keçisi gösterdiğini vurguladı. Tekrar tekrar Çin’de araştırma yapılması çağrısında bulunan ABD’nin kendi başarısızlığını gizlemeye çalıştığını söyledi.
ABD gizli servislerinin araştırma çabalarında kötü şöhretli bir sicile sahip olduğunu söyleyen Zhao, ABD istihbaratının çamaşır tozuyla dolu bir test tüpünü kitle imha silahlarının kanıtı olarak sunduğunu ifade etti. Zhao, bununla 2003’te BM Güvenlik Konseyi’nde Irak’ın oluşturduğu iddia edilen tehdidi göstermek isteyen eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’a atıfta bulundu. Powell’ın halefi Mike Pompeo’nun, “Yalan söyledik, aldattık” sözünü hatırlattı. Zhao ayrıca, Temmuz 2019’da ABD’nin Virginia eyaletinin kuzeyinde açıklanamayan solunum yolu hastalıkları raporlarına atıfta bulundu. Zhao, ayrıntılı bilgi talep ederek, “Şüpheli Fort Detrick’te ve dünya çapındaki 200’den fazla ABD bio-laboratuvarında hangi sırlar saklıdır?” diye sordu.
Geçen yılın nisan ayında ABD istihbarat teşkilatları, “Covid-19 virüsünün insanlar tarafından yapılmadığı veya genetiğiyle oynanmadığı konusunda geniş bilimsel fikir birliği ile” anlaştıklarını açıklamıştı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) mart ayında Covid-19’un kökeni konusunda Çinli bilim insanlarıyla ortak hazırladığı raporda, salgının bir laboratuvarda başlamış olma ihtimalinin “aşırı derecede az” olduğunu belirtmişti.
Tüm bunlara rağmen Biden, yakın müttefiklerinden 13’ünü yanına aldı ve 30 Mart’ta ortak bir bildiri yayınlayarak, Çin’in “müdahalesi ve uygunsuz etkisinden” uzak olması gereken “bağımsız” bir soruşturma çağrısında bulundu. Şimdi de istihbarat birimlerini harekete geçirerek, onları Covid-19’un biyolojik silah olup olmadığını belirlemekle görevlendirmiş bulunuyor. Fakat bu istihbarat teşkilatları, 21. yüzyılın en büyük suçlarından birinin baş kahramanlarıydı. ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Irak’ın kimyasal, biyolojik ve nükleer “kitle imha silahlarına” sahip olduğu uydurma iddiaları sonucu, 2003 yılında başlayan ABD’nin Irak’ı işgali, bir milyondan fazla insanın ölümüyle sonuçlandı ve Ortadoğu’yu bugüne kadar devam eden bir savaşın içine sürükledi.
Biden yönetimi, kendisinden önceki Trump yönetimi gibi, bazı tahminlerin Amerika Birleşik Devletleri’nde en az bir milyon insanın ölümüyle sonuçlandığını tahmin ettiği bir hastalık için Çin’i suçlamaya devam ediyor. Biden iddialarını sürdürerek Çin’le olan “savaşına” ivme kazandırmak istiyor. Bu tür girişimler, Biden hükümetinin Çin’e karşı savaş çığırtkanlığının bir parçası. Göreve başladığından beri Biden, Çin’i hedef alan saldırgan tutumunu sürdürdü. Çin’in Müslüman Uygur azınlığa karşı soykırım uyguladığı ve Tayvan’a karşı saldırgan politika izlediği iddiaları, ABD’nin Çin’e karşı saldırgan gerekçelerinden birkaçıdır.