Kapitalist / emperyalist sistemin yarattığı ve giderek derinleştirdiği iklim krizi, dünyadaki canlı yaşamı tehdit eder boyutlar kazanmış bulunuyor. İnsanın emek-gücünün yanı sıra doğayı da hiçbir kural tanımadan hoyratça sömürüp yağmalayan bu sistem, radikal önlemler alınmaması durumunda gezegenimizi yaşanmaz hale sürükleyecek. Burjuva devletler ve kapitalist dünyanın egemenleri ise, sözüm ona bu felaketi önlemek için “önemli adımlar” atıyor. Düzenledikleri iklim zirvelerinde kararlar alıyor, “çözüm” yolları öneriyorlar.
Önümüzdeki Nisan ayında “sorun çözücü” adımlardan biri daha atılacakmış. ABD Başkanı Joe Biden, “iklimi koruma çabalarını ilerletmek amacıyla” çevrimiçi yapılacak iklim zirvesine Rusya ve Çin başkanlarını davet etti. Beyaz Saray, Biden’in 22-23 Nisan tarihlerindeki zirve için Angela Merkel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen dahil olmak üzere toplam 40 uluslararası üst düzey politikacıya davetiye gönderdiğini duyurdu. Biden‘ın, özellikle iklimin korunmasına “kendini adamış” ya da iklim değişikliğinden etkilenen devlet ve hükümet başkanlarını davet ettiği belirtiliyor.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre zirvede, sera gazı emisyonlarının yüzde 80’inden sorumlu olan 17 büyük ekonominin bir forum oluşturması hedefleniyor. Belirtildiğine göre, iklimin korunması için daha güçlü tedbirler alınmasının aciliyeti ve bunun sağlayacağı ekonomik faydalar üzerinde durulacak. Zirve öncesinde ABD’nin Paris iklim anlaşmasına yeni bir katkı olarak 2030 için “iddialı bir emisyon hedefi” açıklaması bekleniyordu. Ancak bu konuda henüz somut bir adım atılmadı. Biden, diğer devlet ve hükümet başkanlarını daha fazla katkı sağlamak için çevrimiçi toplantıyı kullanmaya çağırdı. Bir sonraki BM iklim konferansının ise Kasım ayında İskoçya'nın Glasgow kentinde yapılacağı duyuruldu.
İklim politikası “gündemin üst sıralarında”
ABD, dört yılı aşkın aradan sonra ilk kez iklim müzakerelerine en yüksek düzeyde katılım sağlıyor. Eski Başkan Donald Trump’ın ilk icraatlarından biri, 2015 Paris İklim Koruma Anlaşması’ndan çekilmek olmuştu. Biden ise göreve geldiği gün anlaşmaya geri dönülmesini emretmiş ve Ocak ayında göreve geldikten kısa bir süre sonra, 22 Nisan’da Dünya Günü olarak adlandırılan bir iklim zirvesi toplayacağını duyurmuştu. Biden, seçim kampanyasında iklim politikasının önemli önceliklerinden biri olacağını vaat etmişti.
Cumhuriyetçilerin başı Trump‘ın aksine Demokratların şefi Biden, iklimin korumasını “en önemli hedeflerinden biri” olarak ilan etti. Göreve başladıktan kısa bir süre sonra Biden, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin bir üyesi olan eski Dışişleri Bakanı John Kerry’yi iklim özel elçisi olarak atadı. Geçen hafta federal hükümet tarafından düzenlenen çevrimiçi bir kongrede konuşan Kerry, iklimin korunmasında daha fazla uluslararası çaba harcanması çağrısında bulundu. İddialar büyük olsa da, iklimin korunması yönünde ABD’nin somut bir attığına halen tanık olunmadı. Hal böyleyken Biden’ın kısa süre içinde kömür, doğal gaz ve petrolden kaynaklanan emisyonlar için yeni ve önemli ölçüde daha katı sınır değerleri açıklayacağı belirtildi.
Rusya ve Çin ile gergin ilişkiler
Biden, sadece olağan müttefiklerini değil, diğer devlet ve hükümet başkanlarını da çevrimiçi zirveyi kullanmaya çağırdı. Zira iklim koruma konusunun tüm dünya için son derece önemli olduğu ve dolayısıyla da en üst düzeyde tartışılması gerektiği dile getirildi. ABD, son günlerde Rusya-Çin ikilisi ile ilişkileri geren adımlar atıyor. Buna rağmen iki ülke lideri de zirveye davet edildi. ABD ile müttefikleri, kısa süre önce “Uygur Müslüman azınlığı bastırdığı” gerekçesiyle Çin’e yaptırım uygulama kararı aldılar. Bir röportajda Biden, Putin’i “katil” diye nitelemiş ve Rusya’yı yeni yaptırımlarla tehdit etmişti. Yanı sıra Putin’i ABD seçimlerini etkilemeye çalışmakla suçlamıştı. Devletlerarası ilişkilerde saldırgan üslup tercih eden Biden’in iklimi koruma çabalarına doğal olarak şüpheyle bakılıyor.
İklim krizi ve iklim değişikliğinin temel nedeni kapitalist üretim / tüketim tarzı ve uluslararası büyük tekellerin faaliyetleridir. Burjuva devletler ise tekellerin hizmetinde oldukları için, şu ana kadar toplanan zirvelerde aldıkları hiçbir kararı uygulamadılar. Zira tekellerin çıkarlarına zarar vermeyen bir çözüm bulunmuyor. Bundan dolayı çözücü halka emperyalist şeflerin zirveler toplaması değil, kapitalizmi yıkmak, üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldırmak, sömürü ilişkilerine izin vermeyen doğayla uyumlu bir üretim/paylaşım ve yaşam kurmaktır.