AKP’nin ABD’yle pazarlığında iki çok önemli gelişme yaşandı. Birbirini tamamlayan bu iki konu, aynı zamanda Erdoğan’ın Roma hazırlığı anlamına geliyor; Erdoğan’ın Roma’da Biden’la yapacağı çok önemsediği görüşmeye zemin oluşturuyor.
Avrasya’da koçbaşı olma önerisi
İlk konu, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan’ın makalesiydi.
“Türkiye ile ABD Arasında Uzlaşma Zamanı Geldi” başlıklı makalede Mercan’ın Washington yönetimine verdiği mesaj şuydu:
“Ortadoğu, Kuzey Afrika, Karadeniz Havzası ve Asya’da çıkarlarımız ortak. Avrasya bilmecesinin sularında istikrarlı ve güvenli bir şekilde gezinmek için transatlantik topluluğun rol modellere ihtiyacı var. Türk askeri varlığı Büyük Avrasya’daki güç dengesinin transatlantik topluluğu lehine çevrilmesine yardımcı oldu. Türkiye ve ABD birlikte çalışmalıdır” (Defense One, 17.10.2021).
Kısacası Büyükelçi, Biden yönetimine, transatlantik dünya adına Avrasya’da “koçbaşı” olmayı teklif ediyor!
Unutmadan: Murat Mercan, doğrudan AKP’nin büyükelçisidir; AKP kurucusu olarak Erdoğan’ın ABD yönetimiyle ilişkilerini kuran ve düzenleyen ekiptendir.
Rusya’ya karşı Karadeniz’de caydırıcılık!
İkinci konu, AKP’nin NATO Parlamenter Meclisi’nde kabul edilen raporu.
NATO Parlamenter Meclisi (NATO-PA) Türk Grubu üyesi ve AKP Denizli Milletvekili Ahmet Yıldız’ın hazırladığı ve Lizbon’daki NATO-PA Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen “Değişen Stratejik Ortamda Transatlantik Bağlantı ve Külfet Paylaşımı” başlıklı rapor, Biden yönetimi övgüsüyle başlıyor!
Biden’ın başkanlığa gelmesinin ardından “küresel liderliği yeniden ele alma stratejisi kapsamında NATO’ya ve üyelere güvence vermek için kararlı adımlar attığı” belirtilen raporda Türkiye’nin, ABD’yle ilişkilerini yeniden konumlandırmaya açık olduğu belirtiliyor.
Peki, nasıl? AKP’nin NATO-PA raporunda bunun yanıtı aynen şu sözlerle veriliyor:
“Türkiye, yeniden güçlenen Rusya’ya karşı NATO ittifakına Karadeniz’de önemli caydırıcılık kapasitesi sağlıyor” (Cumhuriyet, Hüseyin Hayatsever, 19.10.2021).
ABD’nin Karadeniz planı
Peki AKP, Karadeniz’de Rusya’ya karşı nasıl caydırıcılık sağlıyor?
Aslında onun yanıtını da Kiev’i ziyaret eden ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin veriyor:
“Rusya’nın eylemlerine karşı durmak için Karadeniz bölgesel ortaklığını güçlendirmenin yollarını Ukrayna askeri yetkilileriyle görüştük” (19.10.2021).
Yani, AKP’nin Ukrayna’yla silah ve savunma işbirliğinden Kırım politikasına uzanan politikaları, özetle “Karadeniz Havzası’nda”, Rusya’ya karşı caydırıcılık amacı taşıyor.
Peki bu, Türkiye’nin ulusal çıkarına mı? Değil elbette. Türkiye’nin ulusal çıkarı, Karadeniz’in, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere ait bir konu olarak kalabilmesinde. ABD ise Türkiye, Bulgaristan ve Romanya dışında Ukrayna ve Gürcistan’ı da NATO üyesi yaparak Rusya’yı yalnızlaştırmayı ve Karadeniz’i bir NATO gölü haline getirmeyi hedefliyor.
Yani aslında Türkiye ile ABD’nin pek çok konuda olduğu gibi Karadeniz’de de çıkarları çatışıyor.
Çok taraflılık değil, Neo-Abdülhamitçilik
AKP iktidarı bir yandan Rusya’yla bölgede işbirliği yapıyor ama bir yandan da ABD’yle “Rusya’ya karşı caydırıcılığı” üzerinden pazarlık yapıyor. Bunu da “çok taraflılık” diye pazarlıyor.
Bunun “çok taraflılık” olmadığını, “çok tarafa tavizle” sonuçlanan Neo-Abdülhamitçilik olduğunu bu köşede çok tartıştık.
Bu dış politika yapma biçiminin Türkiye’ye hem ekonomi hem de siyasi faturası var. AKP’nin iktidarını sürdürebilmek için “borcu borçla çevirme ekonomisine” musluk bulma ihtiyacı, siyasi faturayı daha da ağırlaştırabilme riski taşıyor ne yazık ki…
Önümüzdeki seçim, Türkiye siyasi tarihi açısından olağanüstü önemli görülüyor ancak seçime kadar geçecek 1-1.5 yılın da Türkiye için her bakımdan kritik önemde olduğunun altını çizelim.
Cumhuriyet / 21.10.21