Astana görüşmelerinin 20. toplantısı 20-21 Haziran tarihlerinde Kazakistan’da yapıldı. Toplantıda Rusya, Türkiye, İran ve Suriye dışişleri heyetleri vardı.
Toplantı Ankara-Şam ilişkilerini normalleştirme girişimlerinin gölgesinde gerçekleşti. Toplantılara damgasını vuran iki konu vardı; Suriye Kürtleri ve Ankara-Şam normalleşme yol haritası.
Görüşmelerin ardından kamuoyu ile paylaşılan sonuç bildirgesinde Kürtlere ilişkin sert ifadeler yer aldı.
Buna göre;
- Fırat’ın doğusundaki öz yönetim “IŞİD ile mücadele bahanesi altında gayrimeşru özerklik girişimi” olarak nitelendirildi.
- SDG’nin kontrolündeki bölgelerde bulunan petrol kaynaklarının “Yasa dışı yollarla ele geçirildiği ve transfer edildiği” öne sürüldü.
- IŞİD ile mücadele çerçevesinde SDG ile müttefiklik ilişkisi yürüten taraflar “terörist oluşumların destekçisi” olarak tanımlanıp kınandı. Buradaki kınama elbette ABD’ye yönelikti. Zaten toplantının ikinci gününde görüşmeler devam ederken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile bir araya geldi. Görüşmenin basına açık kısmında Fidan’ın “Her konuda aynı görüşte olmasak da müttefiklik ilişkilerimiz bizi birlikte çalışmaya zorluyor” ifadeleri çarpıcıydı.
Aslında Türkiye ve İran’ın uzun süredir bu görüşte oldukları biliniyor. Ancak Rusya ve Şam yakın zamana kadar SDG’yi ve öz yönetimi terör örgütü gibi sert ifadelerle tanımlanmaktan kaçınıyordu. Hatta bu iki ülke Suriye Kürtleri ile temas kapısını sürekli açık tutuyor, Rusya zaman zaman taraflar arasında ara bulucu rolü üstleniyordu.
Peki ne oldu da Rusya ve Şam Kürtler konusunda Türkiye ve İran çizgisine geldi?
Şam’ın Kürtler konusunda oldukça sertleşmesine yol açan iki sebep öne çıkıyor.
Birincisi ekonomik kriz ki, Şam’ın kontrolündeki bölgelerde çok ciddi bir yakıt krizi yaşanıyor. Aynı zamanda gıda fiyatları korkunç seviyelere ulaşmış durumda. SDG’nin kontrolündeki bölgeler ise hem petrol kaynaklarının önemli bir kısmını barındırıyor hem de Suriye’nin tahıl deposu olarak bilinen verimli topraklar. Şam’a göre bu bölgelerin Şam’ın kontrolünün dışında kalması ekonomik krizi daha da derinleştiriyor.
İkinci sebep ise Suriye’deki Amerikan varlığı. Şam da Astana görüşmelerinin sonuç bildirgesinde yer alan “terörle mücadele gerekçesiyle” ABD’nin Suriye’deki varlığını derinleştirdiğini savunuyor.
Rusya açısından ise en önemli sebep yine ABD varlığı. Rusya’ya göre, son olarak ABD’nin Suriye’nin yanı başındaki Ürdün’e F-22 uçağı yerleştirmesi, SDG’ye sık sık askeri mühimmat ve teçhizat göndermesi tedirginlik verici.
Aslında Astana toplantısından hemen önce Rusya’dan yapılan bir açıklama toplantının sonuç bildirgesindeki ifadelerin ön sinyalini vermişti. Bu açıklamada Rusya’nın öz yönetimi ayrılıkçı proje olarak nitelendirdiği belirtilmişti.
Kürtlerin bu açıklamaya cevabı gecikmedi ve öz yönetim adına verilen cevapta “Ayrılıkçı bir proje olmadıkları, Şam dahil bütün taraflara diyalog kanallarını açık tuttukları” vurgulandı.
Peki bundan sonra ne olacak?
Rusya’nın ve Şam’ın Suriye Kürtleri ile ilgili sert açıklamalarının ardından Kürtlere yönelik baskının artması oldukça yüksek ihtimal. Türkiye’deki milliyetçi vurgulu söylemlerle birlikte bir operasyon ihtimalinin tekrar gündeme gelmesi de beklenebilir. Ancak bu noktada ABD’nin atacağı adımlar Suriye sahasında ABD-Rusya gerilimini iyice tırmandırabilir gibi görünüyor.
Astana toplantısının ikinci önemli gündemi ise Ankara-Şam normalleşmesine ilişkin bir yol haritasının belirlenmesiydi.
En azından Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Lavrentiyev’in açıklamalarına bakılırsa ortada Rusya’nın hazırladığı ve taraflara sunduğu bir yol haritası var ancak buna dair detaylar kamuoyu ile paylaşılmadı.
Diğer taraftan Şam, Ankara ile normalleşme için öne sürdüğü şartlardan vazgeçmemiş durumda. Şam, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını çekmesini ve Suriye’nin kuzeyinde çeşitli silahlı gruplara verdiği desteği kesmesini istiyor. Ancak çekilmenin akşamdan sabaha olmayacağının farkında olan Şam bir çekilme takvimi sunulmasını talep ediyor. Bununla da yetinmeyen Şam, Türkiye’nin sunacağı çekilme takvimine Rusya ve İran’ın garantör olmasını şart koşuyor.
Henüz Ankara’nın Suriye’den çekileceğine dair bir işaret yok ancak Astana görüşmesinden hemen önce Şam’ın İdlip kırsalına çok sayıda tank, zırhlı araç ve asker gönderdiği biliniyor. Bu sebeple, Şam açısından hayati önemde olan ve İdlip kırsalından geçen M-4 Karayolu’nun ele geçirilmesi için bir operasyon ihtimalinden bahsediliyor. Bu durumda İdlip’te zaten sıkışmış itilen on binlerce cihatçı Türkiye sınırına doğru biraz daha sıkıştırılmış olacak.
Velhasıl son Astana toplantısı önemliydi ve bu toplantının sonuçlarının Suriye sahasında somut sonuçları olacak gibi görünüyor.
Buna göre;
- Rusya’nın Suriye’deki ABD varlığı sebebiyle daha fazla inisiyatif yüklenmesi oldukça muhtemel
- Suriye Kürtlerine yönelik askeri operasyon dahil yeni baskılar gelebilir.
- İdlip sahası yeniden alevlenebilir.
- Ankara-Şam normalleşmesinde süreç önümüzdeki birkaç ay içinde daha hızlı ilerleyebilir.
Bekleyip görelim!
Evrensel / 23.06.23