Türkiye gibi Hindistan da Rusya’dan S-400 aldı. Ancak ABD, Türkiye’ye “ABD Hasımları ile Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA)” kapsamında yaptırımlar uygularken Hindistan konusunda (henüz) yaptırım uygulama kararı vermedi. Hatta ABD Kongresi’nin etkili senatörleri, Hindistan’ın yaptırımlardan muaf tutulması için tasarı bile hazırladı (2.11.2021).
Diğer yandan Hindistan Rusya’ya yaptırımlara katılmadı, hatta yeni enerji anlaşmaları yaptı. Konu Beyaz Saray sözcüsüne sorulduğunda, Psaki’nin yanıtı şu oldu: “Hindistan’ın petrol satın alması, Rusya’ya uygulanan yaptırımların delinmesi anlamına gelmiyor. Ama Başkan Biden yine de Rusya’dan petrol alımını artırmanın Hindistan’ın çıkarına olmayacağını dile getirdi” (11.4.2022).
Senatörün işaret ettiği stratejik ihtiyaç
Peki, S-400 konusunda ABD’nin Hindistan’ı Türkiye’den farklı olarak yaptırıma tabi tutmamasının nedeni ne? Türkiye’nin NATO üyesi olması ama Hindistan’ın olmaması mı? Değil.
Sorumun yanıtı, yukarıda bahsettiği senatörlerin tasarısında var aslında. Tasarının tanıtımında konuşan Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz şöyle diyordu: “Hindistan, Çin’e karşı birleşen güvenlik mimarisinin kritik bir parçası. Çin’in saldırgan davranışlarına karşı koymak için Asya ve ötesinde kabiliyetli ortaklar gerekiyor ve ABD-Hindistan ilişkisi bu konuda çok taraflı çabalarımızın temel taşı haline geldi. (...) yaptırımları uygulamak, Hindistan’ı Rusya’ya bağımlı olmaya zorlamak gibi ortak güvenlik hedeflerimizi baltalamaktan başka bir işe yaramaz.”
Yani özetle ABD’li Senatör, bu köşede de sık sık altını çizdiğimiz Washington’un şu stratejisine işaret ediyor: ABD’nin Çin’e, hele de Çin-Rusya ikilisine karşı kesinlikle Hindistan’a ihtiyacı var.
Çin, ABD-Hindistan görüşmesini nasıl değerlendirdi?
Peki tablo ne? Hafta başında ABD Başkanı Joe Biden ile Hindistan Başbakanı Nadendra Modi arasındaki görüşme ve ardından savunma ve dışişleri bakanlarıyla yapılan “2+2” toplantılarından ne çıktı?
Benim gözlemim şöyle: Görüşme boyunca Biden, Modi’ye Rusya’ya yaptırımlara dahil olması çağrısı yaptı, Modi ise görüşme boyunca bu çağrıyı geçiştirdi.
Peki, bu görüşmenin en çok ilgilendirdiği ülke olan Çin nasıl değerlendirdi Biden-Modi buluşmasını? Çin yönetiminin resmi görüşlerini yansıtan Global Times’ın analizi şöyle: “Hindistan da dahil olmak üzere BRICS ülkeleri Rusya’ya yaptırımlara katılmayı reddetti. Hindistan, Rusya ile ticareti askıya almamakla kalmadı, aynı zamanda Rusya’dan enerji ithalatını da önemli ölçüde artırdı. Hindistan, ABD’nin liderliğini takip etmiyor ve ABD’yi utandırdı. Bu durum aynı zamanda Washington’un yeteneklerinin giderek stratejik amaçlarından uzaklaştığını ve kontrol edebileceği kapsamın sınırlı olduğunu gösteriyor. Uluslararası durum artık Washington’un sopasıyla gelişmeyecek ve gelişmemelidir. (...) Washington yönetimi Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’nun (QUAD) beklentileri ile Çin’i kuşatmak için özenle düzenlediği ‘Hint-Pasifik Stratejisi’ mekanizmalarını baltalamak istemiyor. ABD’nin Hindistan’ı cezbedecek hiçbir şeyi yokken Hindistan’a karşı ‘zorlama’ taktiğini kullanması (kendisi açısından) uygun değil.”
ABD’nin hedefi, Hindıstan ile Çin karşıtlığı
Çin’in değerlendirmesi önemli. Ancak ABD’nin elbette hâlâ devreye sokabileceği taktik kartları var. Pakistan’da İmran Han’ın darbeyi önledikten sonra bile Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı’nın fesih kararını geçersiz sayarak muhalefetin parlamentoda Şahbaz Şerif’i başbakan seçebilmesi örneğin...
Dolayısıyla ABD, Çin-Pakistan-Rusya-Hindistan dörtgeninde birtakım sabotajlara yönelebilir. ABD örneğin Çin-Pakistan işbirliğini bozamaz, örneğin Rusya-Hindistan ticaretini sıfırlayamaz; ancak Hindistan ile Pakistan arasında kışkırtıcılık yaparak, Hindistan-Pakistan çatışmasını Çin ile Hindistan arasında bir gerilime dönüştürmeye çalışabilir.
Son tahlilde ABD buradan da stratejik düzeyde bir sonuç elde edemez ama yine de Hindistan-Pakistan ilişkisi, Asya’nın bütünü açısından kritik bir konu haline gelmiş durumda...
Cumhuriyet / 14.04.22