Pakistan Başbakanı İmran Han, pazar günü mecliste yapılan güvensizlik oylamasıyla görevden alındı. Çoğunluk için gerekli olan 172 oyu alamayan Han, 174 oyla başbakanlıktan azledildi.
Amerika’nın müdahalesiyle görevden alındığını açıklayan Han, mücadeleye devam edeceğini ilan etti. Bir ‘dış komplo’ ile ülkesinin egemenliğinin çiğnendiğini belirten Han, halkı Pakistan’ın egemenliğini ayaklar altına alan bu müdahaleye karşı direnmeye çağırdı.
Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Han, “Özgürlük mücadelesi yeni başlıyor” ifadesini kullanarak, “Kendi egemenliğini ve demokrasisini koruyan her zaman halktır” mesajıyla, destekçilerine “demokrasiye sahip çıkmak için sokaklara inme” çağrısı yaptı. Başkent İslamabad, Karaçi, Peşaver, Malakand, Ultan, Haneval, Hayber, Ceng, Ketta, Okara, Lahor, Abbottabat gibi büyük kentlerde kimi haberlere göre on binler, kimilerine göre yüz binler sokaklara çıktı.
İmran Han liderliğindeki Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI) taraftarları müdahaleyi protesto etti ve Han’ın görevine iade edilmesini talep ettiler. Gösterilere katılımda görülen kitlesellik, son dönemde “ABD’ye kafa tutan lider” havası estiren Han’a verilen desteğin arttığına işaret ediyor.
Özellikle Çin-Rusya ikilisi ve İran’la ilişkileri geliştirmesi Han’ı Beyaz Saray nezdinde ‘istenmeyen kişi’ durumuna düşürmüştü. Ancak Biden yönetiminin histerik bir şekilde Pakistan’a müdahale etmesinin asıl nedeni, İmran Han’ın ABD’nin Pakistan’da Rusya-Çin ittifakına karşı kullanabileceği askeri üsler kurma talebini reddetmesi ve Rusya’ya uygulanan ambargoya uymayacağını ilan etmesidir. Bundan dolayı ABD, Pakistan’daki tüm imkanlarını Han’a ve hükümetine karşı seferber etti.
İmran Han’la ABD güdümlü güçler arası çatışma devam edecek
Pakistan rejimi kuruluş döneminden beri ABD güdümlü olmuş, Ziya-ül Hakk’ın başını çektiği faşist darbeyi –tıpkı Türkiye’deki 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesini olduğu gibi- CIA organize etmiş; sol ve sosyalist güçler askeri zorla ezilirken, dinci-gericiliğin önü açılmıştı. Pakistan rejimi ABD’nin Afganistan’ı cehenneme çeviren savaşının da bir numaralı suç ortağı olmuştu.
Böyle bir ülkede İmran Han’ın çıkışı doğal olarak dikkat çekiciydi. Hem ABD karşıtlarının ilgisine mazhar oldu hem de Beyaz Saray’da Han’ın kara listeye alınmasına yol açtı. Han, kendisini devirmek için girişilen ilk hamleyi savuşturdu, ancak Pakistan gibi bir rejimde ikincisini savuşturması mümkün olmadı.
Washington’ın motive ettiği muhalefet, fırsatın üstüne atladı ve İmran Han’ı başbakanlıktan azletti. Ancak Han’ın ABD’nin dayatmalarına karşı duruşu ve aldığı tutumu savunma biçimi toplumdan aldığı desteği arttırmış görünüyor. Çağrı yapması üzerine birçok kentte on binlerin sokaklara çıkması, kitle desteğinin boyutu hakkında fikir veriyor. Nitekim Han, hükümeti ele geçiren muhalefete erken seçim kararı alması için baskı yapmaya başladı. Belli ki seçimlerden zaferle çıkacağına inanıyor.
Han’ın çıkışı, ABD emperyalizminin sarsılan hegemonyası ve yükselişte olan güçlerin etki alanlarının genişlemesiyle de bağlantılıdır. Bu çıkışı, şekillenmekte olan yeni dengelerin yarattığı atmosferin bir ürünü saymak mümkündür.
ABD emperyalizmi elbette Pakistan gibi hegemonya savaşında önemli rolü olabilecek bir ülke üzerindeki hakimiyetini korumaya çalışacak. Ancak ABD’nin Pakistan’a karşı sergilediği aşağılayıcı tutum, Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmenin sağlayacağı imkanlar düşünüldüğünde, İmran Han’ın temsil ettiği çiziğinin ezilmesinin kolay olmayacağı öngörülebilir. Bu çizginin on binleri, hatta yüz binleri harekete geçirebilecek potansiyeli ve seçimlerde diğer düzen partilerine üstünlük sağlama imkanları göz önünde bulundurulduğunda, İmran Han çizgisi ile ABD’ye angaje olan güçler arasındaki çekişmelerin önümüzdeki dönemde daha da sertleşme ihtimali yüksek görünüyor.