ABD’nin sponsorluğunda AKP - İsrail - Barzani enerji üçgeni- Mehmet Ali Güller

Salt taktik düzeyde ve hele de ABD’nin sponsorluğunda yürütmek, Türkiye’yi enerji hatlarının iyi gelir getiren merkezi terminali yapmak yerine, Batı’ya transferin ucuz koridoru haline düşürür!

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 18 Nisan 2022
  • 08:55

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Nisan’da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani ile görüştü. Dolmabahçe’deki görüşmeye, Erdoğan’ın yanında MİT Başkanı Hakan Fidan, Barzani’nin yanında da IKBY Dış İlişkiler Ofisi Sorumlusu Sefin Dizayi katıldı. 

AKP yönetimi, son üç aydır Barzanilerle görüşmeleri sıklaştırdı. Neden mi? İnceleyelim:

Barzanilerin Türkiye trafiği

Erdoğan, 2 Şubat’ta Ankara’da IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ile görüştü. Erdoğan Barzani ile ne konuştuğunu, Ukrayna dönüşünde gazetecilere şu sözlerle açıkladı: “Neçirvan Barzani, Irak’ın kuzeyinde de olsa biz onunla Irak’ın merkezini de konuşabiliriz ve konuştuk. Neçirvan Barzani’yle olan dostluğumuz bizim çok çok farklıdır ve aramızdaki hukuk ileri derecededir. O da bu konuda elinden geleni yapacağını, döner dönmez merkezi yönetimle olsun, ilgililerle olsun konuyu görüşeceğini söyledi. İnşallah Irak doğalgazıyla ilgili de anlaşmalarımızı yapıp oradan kazan kazan esasına göre hem onlar kazanacak hem de biz kazanmış olacağız.”

Erdoğan, Neçirvan Barzani’yle bir süre sonra 12 Mart’ta, Antalya Diplomasi Forumu vesilesiyle yine görüştü. O görüşmeye Saray tam kadro katılmış, Erdoğan’a Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve MİT Başkanı Hakan Fidan ile AKP Sözcüsü Ömer Çelik eşlik etmişti.

Erdoğan’ın bu görüşmelerinin arasında, bir de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Barzanilerle buluşması vardı. Akar, Münih Güvenlik Konferansı’nı fırsata çevirmiş, 18 Şubat’ta hem IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ile hem de IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile ayrı ayrı görüşmüştü.

Hedef: Avrupa’ya gaz ihracı

AKP yönetiminin Barzanilerle görüşme trafiğinin merkezinde enerji var. İki taraf da Ukrayna krizini fırsata çevirerek Avrupa’ya doğalgaz transferinde işbirliği yapmak istiyor. Nitekim IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, 28 Mart’ta yaptığı bir açıklamada “Yakında Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz ihraç etmeye başlayacağız” müjdesi vermişti.

Bu görüşmeler hakkında yapılan kısıtlı açıklamalarda altı çizilmesi gereken cümle, Erdoğan’ın Barzani’yle “Irak’ın merkezini de konuştuk” demesiydi. Zira Irak’ın merkezi, Barzanilerin Kuzey Irak petrol ve gazını merkeze rağmen satış operasyonlarıyla uzun süredir mücadele ediyor. Çünkü Irak anayasasına göre petrol tüm Iraklıların. Yani Barzaniler, sattığı petrolün parasını Bağdat’a aktarmak zorunda. Bağdat da tüm petrol gelirinin yüzde 17’sini Kürt bölgesine daha sonra ödemek durumunda. 

Ancak Barzaniler geçmişte AKP ile anlaşarak Irak anayasasına aykırı hareket etmişti. O dönem IKBY Başbakanı olan Neçirvan Barzani, AKP iktidarıyla 50 yıllık anlaşma imzaladıklarını, daha da uzatabileceklerini belirtmişti. Bu anlaşmanın ardından Irak’ın petrolü uluslararası pazarda satılmaya çalışılmış, Irak Başbakanı Maliki, konuyu BM’ye kadar taşımıştı. Dahası Irak Petrol Bakanlığı, Barzaniler tarafından “çalınan” petrollerinin, Türkiye üzerinden İsrail rafinerisine ulaştırıldığına dair belgeler olduğunu açıklamıştı.

Şimdi aynı risk yeniden belirdi: Irak Yüksek Federal Mahkemesi, 2 Şubat’taki Erdoğan-Barzani görüşmesinin ardından, 15 Şubat’ta IKBY gaz ve petrol yasasının “Irak anayasasına aykırı olduğuna ve ihraç gelirlerinin Bağdat’a teslim edilmesi gerektiğine” dair karar açıkladı.

Sponsor: ABD

AKP yönetimi, Barzanilerle yoğunlaştırdığı bu görüşmeleri, İsrail ile de sürdürüyor. İsrail’le normalleşmenin merkezinde de yine Avrupa’ya gaz transferi var. 

AKP’nin İsrail ve Barzani gazına talip olmasının arkasında ise doğrudan ABD’nin sponsorluğu var. ABD, Türkiye’yi dışlayan Doğu Akdeniz Boru Hattı’na (EastMed) desteğini birkaç ay önce çekmiş ve bu kez tersine, tarafları Türkiye’nin de dahil edileceği yeni bir anlaşmaya yöneltmişti. Son olarak 7 Nisan’da ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Nuland, “EastMed’i bekleyemeyiz. Gazı şimdi Avrupa’ya getirmeliyiz. Türkiye, Yunanistan, Mısır, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesimi geniş perspektifli bir işbirliği içerisinde olmalı” demişti. 

Türkiye - İsrail - Irak Kürt Bölgesi üçgenindeki bu yeni enerji merkezli işbirliği, haliyle Türkiye’nin dış politikasını etkileyecek niteliktedir. Sadece Bağdat’la değil, Moskova’dan Tahran’a bazı bölge ülkeleriyle ilişkileri de olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. O nedenle enerji-politik mücadeleyi doğru bir strateji içinde yürütmek gerekir. Salt taktik düzeyde ve hele de ABD’nin sponsorluğunda yürütmek, Türkiye’yi enerji hatlarının iyi gelir getiren merkezi terminali yapmak yerine, Batı’ya transferin ucuz koridoru haline düşürür!

Cumhuriyet / 18.04.22