Mısır-İsrail-AB gaz anlaşması ve Ortadoğu’nun yeni çehresi

Avrupa Birliği (AB), İsrail ve Mısır üçlü doğal gaz anlaşması imzaladı. Anlaşmayla ulaşılmak istenen amaç yaşlı kıtanın Rusya’ya yüzde 40 dolayında olan doğan gaz bağımlılığını azaltmak.

  • Çeviri
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 20 Haziran 2022
  • 12:39

Geçtiğimiz hafta Mısır’ın başkenti Kahire’de, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak amacıyla Avrupa Birliği (AB), İsrail ve Mısır üçlü doğal gaz anlaşması imzaladı. 2018 yılından bu yana İsrail ve civar ülkelerin gazını AB ülkelerine taşıma planları mevcut. Ancak Kahire’de varılan mutabakat bunun artık bir plan değil proje olduğunun yazılı belgesi. Öz itibarıyla bu anlaşmayla ulaşılmak istenen amaç yaşlı kıtanın Rusya’ya yüzde 40 dolayında olan doğan gaz bağımlılığını azaltarak başka kaynaklardan bunu karşılamak.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Ukrayna krizi sonrası imzalanan üçlü anlaşmanın önemine dikkat çeken, “Bu tarihi anlaşmanın imzalanmasını memnuniyetle karşılıyorum. Bu anlaşma, Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı.

Bu noktaya nasıl gelindi?

Komşu iki ülke Mısır ve İsrail arasında bugün varılan nokta uzun bir tarihsel geçmişe sahip. Kısaca bir göz atalım.

Independent Arabi gazetesinden Tarık Fehmi, geçtiğimiz nisan ayında kaleme aldığı makalede, İsrail Ticaret Bakanı Orna Barbivai’nin mart ayının sonunda Kahire’ye yaptığı ziyaretle ilgili olarak “1979’da Mısır-İsrail barış anlaşmasının imzalanmasından 43 yıl sonra, ortak ilişkiler için yeni bir başlık belirlemek için yapıldı” ifadelerini kullandı. Gerçekten de Camp David anlaşması Ortadoğu’da İsrail ile Arap devletleri arasında kurulan bugünkü statükonun temel taşıdır. Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, İsrail Başbakanı Menahem Begin ile 12 gün süren gizli pazarlıkların ardından 17 Eylül 1978’de anlaşmayı imzalamış ve anlaşma 1979’da yürürlüğe girmişti. Bu anlaşmayla ilk kez bir Arap ülkesi İsrail’i resmen tanımış ve ele geçirdiği topraklar üzerindeki varlığını meşru olarak kabul etmişti.

Mısır enerjide bölgesel merkez

Mısır’ın İsrail’le 40 yılı aşkın iş birliği ve Arap rejimlerinin son dönemde imzaladıkları normalleşme anlaşmaları, doğal gazın Kahire üzerinden ihracının anlaşmaya bağlanmasını hızlandırdı. Her ne kadar üçlü anlaşma geçen hafta imzalanmış olsa da, ilgili adımlar Kahire ile Tel Aviv arasında dört yıl önce atıldı. Masr360.net sitesi, yayımladığı analizde özel sektörden Mısırlı “Dolphinus” şirketinin şubat 2018’de İsrail gazını ithal etmek ve ardından Avrupa’ya aktarmak için bir anlaşma imzaladığı bilgisine yer verdi.

Aynı site, bu anlaşma ile Mısır’ın Doğu Akdeniz’de enerji ticareti için bölgesel bir merkez haline geleceğine dikkat çekti. Benzer bir tespiti Tarık Fehmi de “Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs ile sınırlarını çizmesine rağmen ne İsrail’le ne de Gazze ile deniz sınırlarını çizmediği için İsrail ile hâlâ çözülmemiş sorunları mevcuttu” diyerek yaptı. Ancak Fehmi, Mısır-İsrail ilişkilerinin sadece enerji diyaloglarında değil; aynı zamanda Kahire’nin bölgesel önceliklerine ve doğrudan çıkarlarına yakın olması açısından da gerçek bir inşa aşamasına gittiğine dikkat çekti.

Kahire-Tel Aviv projesi... Rusya’nın doğal gazına karşı Avrupa’nın ihtiyacını karşılar mı?

Masr360.net

Eski kıtanın Rus kaynaklarına olan bağımlılığını azaltmak için yapılan Avrupa-İsrail anlaşmasına göre sıvılaştırılmış doğal gaz tedariki Mısır’dan geçiyor. Kahire ve Tel Aviv ile Avrupa arasında gerçekleşen müzakereler, İsrail gazını sıvılaştırılmış gaza dönüştürmek için Mısır’a arzı etrafında dönüyor. Daha sonra Kahire ve Tel Aviv’i kıta ülkelerine bağlayan hiçbir boru hattı olmadığı için gaz, gemilerle Avrupa’ya taşınacak.

Moskova, Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını sağlıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının başlamasından bu yana AB’ye sağladığı gaz; eski kıtada krizler sahnesinde başı çekmeye başladı. Özellikle de Moskova, Avrupa’ya arzı kesmekle tehdit ettikten sonra. Bu ülkelerden bazıları stratejik bir alternatif arama eğilimine girdi. Bazı devletler krizden kaçınmak için kısa ve orta vadede güvenilebilecek seçenekler arayışında.

Tel Aviv, İsrail gazını Kahire’de sıvılaştırarak Avrupa’ya ihraç etmek için ortak bir çalışma grubu oluşturmak için hızlı bir şekilde hareket etmeye başladı. İsrail Enerji Bakanı Karin al Harar, İsrail’in Avrupa’ya gaz ihraç etmek için yakında bir ön anlaşma imzalamayı dört gözle beklediğini açıkladı. Mısır ve Avrupa ile ortak çalışma grubunun önümüzdeki dönemde Avrupa pazarına yönelik ihracat düzenlemeleri hazırlayacağını açıkladı.

Şubat 2018’de özel sektörden Mısırlı “Dolphinus” şirketi, İsrail gazını ithal etmek ve ardından Avrupa’ya aktarmak için bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile Mısır, Doğu Akdeniz’de enerji ticareti için bölgesel bir merkez haline gelecek.

Avrupa Komisyonu, Birliğe üye ülkelere Kahire üzerinden Mısır ve İsrail’den gaz tedariki anlaşması imzalamalarını önerdi. Anlaşma, gaz AB’ye gönderilmeden önce Mısır’daki işleme tesislerinde sıvılaştırma operasyonlarını içerecek. Taslak anlaşma, üç ortak arasındaki gelişmiş iş birliğine ilişkin ilkeleri ortaya koymakta. Ancak AB’nin ne kadar gaz ithal edeceğini veya herhangi bir teslimat takvimini belirtmiyor. Ancak sevkiyatlar Mısır’ın LNG altyapısının kullanımını içerecek. Taslak anlaşma, iş birliğinin 9 yıllık bir süre boyunca devam edebileceğini belirtiyor. Ancak değişiklikler olabileceğinden bu nihai bir süre değil. Mısır geçen yıl 8.9 milyar ve 2022’nin ilk beş ayında 4.7 milyar metreküp LNG ihraç etti. AB, geçen yıl Rusya’dan yaklaşık 155 milyar metreküp gaz ithal etmişti. Bu, birliğin toplam tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ını temsil ediyor.

2020’de İsrail’de doğal gaz ve petrol gelirleri yüzde 29.4 arttı. 1.09 milyar şekel (330 milyon ABD doları) ile yeni bir rekor kırdı. İsrail Enerji Bakanlığı tarafından yayımlanan yıllık rapora göre bu rakam, 2019 yılında petrol ve doğal gaz gelirlerinin üzerinde bir artışı temsil ediyor. Yeni Çin Haber Ajansına (Xinhua) göre  bu meblağ 255 milyon ABD doları tutarındaydı. İsrail’in gaz ihracatına gelince, Tel Aviv Mısır’a doğal gaz ihracatını artırmayı planlıyor. Bu çerçevede Ortadoğu’da bölgesel enerji merkezi olmayı planlayan komşu ülkeler arasındaki enerji ilişkilerini derinleştirecek.

Mısır’ın Doğal Gaz Holding Şirketinden (EGAS) kaynaklar, Kahire’nin Avrupa’ya sıvılaştırılmış gaz ihraç etme kabiliyetine sahip olduğuna inanıyor. Yaklaşık bir yıl önce doğal gaz ihracatına başlamış ve aynı zamanda ülkenin 5.5 milyon metreküplük kısmını karşılamayı başarmıştı. Aynı kaynaklar Mısır 360’a, Mısır’ın doğal gazın sıvılaştırılması alanındaki altyapısının, onu komşu ülkelerden doğal gaz almak, sıvılaştırmak ve ardından Avrupa’ya yeniden ihraç etmek için bir hedef haline getirdiğini söyledi.

Petrol Kurumu Eski Başkan Yardımcısı Mühendis Medhat Ramazan, Mısır’ın Avrupa pazarına sıvılaştırılmış gaz ihracatçısı olma yeteneğini destekleyen faktörlerden birinin 2021’deki ihracat hacmindeki büyüme olduğunu söylüyor. Ülkenin bir önceki yıl sıfır ihracatına kıyasla 2021’in ikinci çeyreğinde yaklaşık 1.4 milyon ton sıvılaştırılmış gaz ihraç ettiğini açıkladı. Ramazan açıklamasında Mısır’ın küresel pazarlar için güvenilir bir alternatif tedarikçi haline gelmesinin beklendiğini ekledi.

Mısır, eylül 2018’de kendi kendine yeterliliğe ulaştı. Doğal ve sıvılaştırılmış gaz ihracatı için küresel haritaya geri döndü. Mısır, 2020’de gaz üretiminde küresel olarak 14 bölgesel olarak 5 ve Afrika’da 2. sırada yer aldı. 2020/2021’de üretim hacmi 66.2 milyar m3’e ulaştı. Tüketim 62.9 milyar m3, fazla ise 3.3 milyar m3 oldu. 2019/2020 yılında üretim 63.2 milyar m3 olurken, tüketim 59.6 milyar m3 ve fazla ise 3.5 milyar m3 olarak gerçekleşti.

Ekonomik barış... Kahire ve Tel Aviv arasındaki ilişkinin geleceği

Tarık fehmi
ındependent arabi

İsrail Ticaret Bakanı Orna Barbivai’nin geçen mart ayının sonunda Kahire’ye yaptığı ziyaret, Kahire ile Tel Aviv arasında ekonomi ve yatırım alanında Mısır ilişkilerinin gelişmesi için yeni bir aşamanın kapısını açtı. Bu ziyaret, 1979’da Mısır-İsrail barış anlaşmasının imzalanmasından 43 yıl sonra, ortak ilişkiler için yeni bir başlık belirlemek için yapıldı.

Kahire, mevcut İsrail hükümetiyle ilişkilerin canlandırılmasının siyasi değil, esas olarak ekonomik boyutla ilgili hususlar için önemli olduğunu düşünüyor. Kahire’nin Arap-İsrail ilişkilerinin önemli gelişmeler yaşadığı bu süreçte ilettiği mesaj, Kahire ile Tel Aviv arasında yeniden iletişim kurarken gerçek ve doğrudan kazanımlar elde etmeye istekli olduğudur. İsrail’in bazı ülkelerle barış anlaşmaları imzalamadaki başarısı, Mısır’ın Tel Aviv ile olan tarihi ilişkilerin alanını daraltabilir.

Bu nedenle gelişen ilişkiler, Mısır iş birliğinin başarılı ve sürekli olduğuna ve belirli bir alanda durmadığına dair önemli mesajlar veriyor. Son yıllarda birden fazla kez tekrarlanan bir İsrail talebine ve Kahire ayrıntılarına ilişkin çekincelere dayanarak, QIZ* anlaşmasının genişletilmesi diğer alanları da kapsayabilir. Dolayısıyla ilişkilerin geliştirilmesi; istikrarlı ilişkiler sisteminden sonra yıllardır yaklaşılmayan dosyaların başka bir aşamasına geçilmesini gerektirecektir.

İki ülke ayrıca bu ay (nisan) Tel Aviv ile Şarm el Şeyh arasında doğrudan bir uçuş başlatma konusunda anlaştı. İsrail, Ürdün üzerinden Mısır’a doğal gaz ihraç etmeyi kabul etti. Mısır’da İsrail doğal gazına olan artan talep nedeniyle İsrail’den Mısır’a onaylanmış ikinci gaz ihracat boru hattıdır. İsrail Enerji Bakanlığının tahminlerine göre, yeni boru hattı üzerinden 2022 yılında 2.5 ila 3 milyar metreküp gaz ulaştırılacak. Gaz ihracatının önümüzdeki yıllarda 4 milyar metreküpe çıkması bekleniyor. İsrail’den Mısır’a doğal gaz ihracatı 2020’de başladı ve o yıl yaklaşık 2.17 milyar metreküp olarak gerçekleşti. 

Bu bağlamda Kahire; İsrail Başbakanının ziyaretine ve İsrail yetkililerinin art arda Kahire’ye yaptığı ziyaretlere rağmen, İsrail’le ilişkilerin “hükümet düzeyinde değil, devlet düzeyinde” ele almaya çalışıyor.  İşte bu yaklaşım, ekonomistler arasında gerçekleşen mevcut temaslar dizisini petrol ve enerji güvenliği alanına yatırım yapmaya odaklanmayı açıklıyor.

Mısır-İsrail ilişkileri sadece enerji diyaloglarında değil; aynı zamanda Kahire’nin bölgesel önceliklerine ve doğrudan çıkarlarına yakın olması açısından da gerçek bir inşa aşamasına gidiyor. Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs ile sınırlarını çizmesine rağmen ne İsrail’le ne de Gazze ile deniz sınırlarını çizmediği için İsrail ile hâlâ çözülmemiş sorunları mevcut. Kahire, siyasi hesaplarını önemli ölçüde yeniden değerlendirerek yeni bir aşamaya geçerek ikili ve kolektif eylemle bağlantılı daha gerçekçi bir aşamaya geçti.

Kahire, ABD yönetimine kendisinin hâlâ gerçek ağırlık merkezi ve İsrail’e en büyük ve en yakın ülke olduğu konusunda güvence vermek istiyor. Dolayısıyla Tel Aviv ile yıllardır ertelenen açılım şimdi gerçekleşiyor. Uzun yıllar arada mesafe olduktan ve iletişimde ilan edilmeyen resmi kanallarla yetindikten sonra. Öte yandan İsrail, Akdeniz Gaz Forumunun üyesi, bölgesel tehditler karşısında aktif bir taraf ve deniz ittifakında yer alan bir ülke olarak bölgede tam bir interaktif ortak haline geldiğini teyit etmek istiyor.

* 1996 yılında ABD Kongresinin gündeme getirdiği QIZ anlaşması; nitelikli sanayi bölgelerini ve Ürdün ve Mısır’da üretim operasyonlarını barındıran endüstriyel parkları içermektedir.

Muhammed Bin Selman Ankara’da: Suudi Arabistan krizi aştı, Erdoğan da değişecek mi?

Al Arab

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Türkiye ziyareti; Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı davasına eşlik eden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın suistimallerinin üstesinden geldiğine dair güçlü bir sinyal gönderiyor. Ancak burada akla gelen soru şu: Türkiye Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan ve diğerleri ile kalıcı ilişkiler kurulmasını sağlayarak dünyaya bakış açısını değiştirecek mi?

Türk gözlemciler, Erdoğan’ın açıklamalarında ortaya çıkan mevcut değişikliğe dışarıdan güvenilemeyeceğini söylediler. Bunu, Suudi yatırımcıları ve turistleri Türkiye’nin değiştiğine ikna etmek, ekonomik ve ticari ilişkilerin Kaşıkçı krizinden önceki haline dönmesini sağlamak ve liderliklerine yönelik resmi Türk kampanyalarına kızgın Suudilerin tepkilerini durdurmak için yapıyor.

Gözlemciler, Erdoğan’ın gösterdiği değişimin koşulların zorlaması sonucu olduğuna ve kişisel bir değişimden kaynaklanmadığını, çünkü diğer konularda tutumunun aynı kaldığına inanıyor. İçeride, ifade özgürlüğü ve siyasi muhalifleri konusundaki katı tutumunu sürdürüyor. Ayrıca dış ilişkilerinde Yunanistan ve Fransa’ya karşı yaptığı açıklamalarda ve İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkmasında olduğu gibi aykırı savaşlar üreterek yeni düşmanlar yaratma ve zorlama eğilimi değişmedi.

Aynı gözlemciler, başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere Körfez ülkelerine yönelik yaşanan değişimin esas olarak Türkiye’nin ve ekonomisinin uğradığı kayıpların büyüklüğünden kaynaklandığını değerlendirdiler. Körfez halkının Türkiye’yi ziyaret etmek istememesinden emlak, turizm ve tarihi diziler gibi sektörler büyük ölçüde etkilendi. Gözlemciler, Erdoğan’ın Körfez’e açılmadaki amacının “ekonomik yönde” ilerletmek olduğunu defalarca ortaya koyduğunu vurguladılar. Daha üzerinde anlaşmaya varılmadan önce yaptığı “anlaşma beyanlarından” ortaya çıkan şey buydu.

Önümüzdeki çarşamba günü, Prens Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan’ı vazgeçilmez bir bölgesel güç olarak yeniden öne çıkaran bölgesel ve uluslararası gelişmeler ışığında Türkiye’ye gidecek. Ayrıca, özellikle ABD Başkanı Joe Biden’ın Riyad’a planlanan ziyareti ve bin Selman’ı dışlama girişiminin başarısızlığı etrafındaki tartışmaların ardından, Veliaht Prensi etkili bölgesel figürler listesine yerleştirdi. Özellikle Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerle ve Fransa ve İngiltere gibi önde gelen Avrupa ülkeleriyle olan ortaklıklarının ve çıkarlarının iç içe geçmesiyle birlikte gerçekleştiğinden beri.

Türk Cumhurbaşkanı nisan sonunda Suudi Arabistan’ı ziyaret etti ve Prens Selman ile bir araya geldi. Bu ziyaret, dikkat çekici bir resmi karşılama almış olan diğer misafirlerin aksine, ziyaretin ve konuğun önemini gösteren resmi Suudi haberlerini yayımlamadan gerçekleşti.

Gözlemciler, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Suudi Veliaht Prensin zirvesinin ülkedeki Suudi yatırımlarına kapıyı ardına kadar açan büyük anlaşmalara yol açacağına dair Türk beklentileri ışığında, ziyaret tarihinin açıklanmasına Erdoğan’ın büyük ilgi gösterdiğine inanıyorlar.

Evrensel / 20.06.22