Batı Balkan ülkeleri, AB üyelik sürecinde farklı aşamalara gelmiş durumdalar. Slovenya ve Hırvatistan 2004 ve 2013 yıllarında AB’ye adım attı. Sırbistan ve Karadağ ise katılım sürecinde en ileri konumda olmasına karşın, müzakereler birkaç yıldır askıya alınmış. Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ise diğer AB üye ülkeleri tarafından birkaç kez bloke edilen katılım müzakerelerinin başlamasını bekliyorlar. Bosna-Hersek ve Kosova, ülkedeki siyasi durum bir bütün olarak çok istikrarsız olduğundan, şimdiye kadar yalnızca ‘potansiyel adaylar’ oldular. Ukrayna savaşından sonra Batı Balkanlar dışındaki ülkeler de AB’ye katılma isteklerini dile getirdiler. Ukrayna resmen Mart 2022’de hemen ardında da Gürcistan ve Moldova AB üyeliği için başvuruda bulundular.
AB ülkeleri, 23 Haziran günü yaptıkları Batı Balkan zirvesinde katılmaya istekli altı ülkeyle istişarelerini somut bir sonuca bağlamadan sonlandırdı. Brüksel’de gerçekleştirilen yaklaşık dört saatlik istişarenin ardından AB çevrelerine göre “açık tartışmalar” yapıldı. Ancak Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile katılım müzakerelerinin başlatılması ve Kosova’ya yönelik vize serbestisine karar verilmesi yolunda ilerleme kaydedilmediği söylendi. Toplantıdan önce Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, görüşmelerde yaşanan duraklama nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını belirtti. Bulgar ablukası hakkında ise “Bir NATO ülkesinin diğer iki NATO ülkesini rehin tutması utanç vericidir” dedi. Sofya hükümeti de AB üyelik müzakereleri başlamadan önce Kuzey Makedonya’nın dilinde ve tarihinde Bulgar köklerinin yanı sıra Bulgar azınlığın haklarını tanımasını talep ediyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Batı Balkanlar’ın jeostratejik önemine ve etkisine atıfta bulunarak altı Balkan ülkesinin hızla AB’ye yakınlaşmasında ısrar ettiği belirtiliyor.
AB’ye yakınlaşma sürecinde farklı aşamalarda bulunan altı Batı Balkan ülkesi Sırbistan, Kosova, Karadağ, Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Bosna-Hersek arasındaki anlaşmazlıklar Brüksel’de de ortaya çıktı. Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani-Sadriu, Kosova’yı hala bağımsız olarak tanımak istemeyen Sırbistan’ı eleştirdi ve AB üyelik müzakerelerinde yalnızca Rusya’ya karşı AB yaptırımlarını destekleyen ülkelerin ilerlemesi gerektiğini savundu. Örneğin Sırbistan yaptırımları desteklemiyor. Osmani-Sadriu, ülkesinin tek seçeneğinin AB’ye katılmak olduğunu vurguladı. Sırbistan’a da atıfta bulunarak, Belgrad yönetiminin hem AB’ye hem de Moskova’ya yaklaşmak istemenin imkansız olduğunu iddia etti.
Sırbistan, Moskova’ya yönelik AB yaptırımlarına katılmadı. Scholz, Belgrad’daki hükümeti AB üyelik adaylarının AB dış politikasını paylaşmalarının beklendiği konusunda defalarca uyarmıştı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vucic ise Brüksel’de yaptığı açıklamada, hükümetinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğuna dikkat çekti. Ancak Kosova’ya atıfta bulunarak bazı AB ülkelerinin Sırbistan’ın toprak bütünlüğüne saygı duymadığını söyledi. Avrupa Birliği, Ukrayna’yı resmen ‘aday ülkeler’ arasına aldı. Moldova’ya da ‘başvuran ülke’ statüsü vermeyi kararlaştırdılar. Bazı reformları tamamlaması koşuluyla Gürcistan’a da bu statü teklif edildi.
AB Komisyonu’nun bir tavsiyesine göre, Ukrayna ve Moldova ile AB katılım müzakereleri ancak daha fazla reform şartını yerine getirdikten sonra başlamalı. Yargı reformları ve yolsuzluğa karşı daha güçlü bir mücadele önemli bir sorun olarak görülüyor. Zira Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Endeksi’ne göre Ukrayna, Avrupa’nın neredeyse en yozlaşmış ülkesidir. Yolsuzluklarda 180 ülke arasında 122. sırada yer alıyor. Yolsuzluğun hayatın hemen her alanına yayıldığı bir ülke olarak tanınıyor.
Rusya-Ukrayna çatışmasında ABD’nin emperyalist savaş arabasına binen AB şefleri, Neonazilerle iş birliği yapan Zelenski rejimine üyelik için kapıyı aralayarak, savunduklarını iddia ettikleri ‘değerler sistemi’ni (demokrasi, basın özgürlüğü, insan halkları vb…) rafa kaldırdıklarını ilan etmiş oluyorlar. ‘Değerler’ maskesi atıldı. Artık yayılmacı emperyalist bir odak olarak sahnede boy göstermeye çalışan bir AB var.