“Zorla müdahale işkencedir!”

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Eylem/etkinlik
  • |
  • 31 Ekim 2012
  • 18:16

(31.10.12) – Wernicke-Korsokaff'lu eski tutsaklar, bugün yaptıkları basın toplantısı ile açlık grevinde olan Kürt siyasi tutsaklara yapılacak müdahelenin işkence olduğunu, tutsaklar ile taleplerin tartışılması ve ölümler olmadan çözüm bulunması gerektiğini belirttiler.

'96 ve 2000 yıllarındaki ölüm orucuna katılan ve zorla müdahale ile Wernicke-Korsokaff olan eski tutsaklar ile ailelerinin İHD İstanbul Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında ilk olarak İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe söz aldı. Önceki eylemleri yaşamış tanıklar olarak, eylemlerin sonuçlarını iyi bildiklerini belirterek söze başlayan Efe, bu açıklamayı eylemlere sessiz kalınmasını kınamak, ölümlerin yaşanmasına yol döşeyen devlet yetkililerini uyarmak için yaptıklarını ifade etti.

Efe, hükümetin ve sermaye devletinin açlık grevine sessiz kalmasının, karalamaya çalışmasının daha önceki açlık grevi süreçlerinde de olduğunu vurguladı. Açlık grevine başından beri giren eylemcilerin bırakmak için dilekçe vermediklerini, hepsinin devam ettiğini, destek için 3 gün, 5 gün açlık grevi yapıp bitirenlerin üzerinden çarpıtılarak açıklamalar yapıldığını vurguladı. Efe, bunun açlık grevinin meşruluğuna yönelik dezarformasyon olduğunun altını çizdi.

İHD Şube Başkanı Efe, ölümlerin önüne geçmek için yapılan eylemlere polis saldırılarına dikkat çekerek şunları ifade etti: “Tabiplerin hapishanelere girmesi, avukatların B1 vitamini götürmesi engellenmektedir. Bütün bu engellere rağmen açlık grevine devam eden mahpusların talepleri insan haklarının temel talepleridir. Meşrudur. Siyasal iktidar iki cümle ile bu taleplerin karşılanmasının yolunu açabilir.”

Efe'nin ardından Wernicke-Korsakofflular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi'nden Eyüphan Başar açıklamayı okudu.

'82, '84 ve '96 Ölüm Orucu ve Süresiz Açlık Grevi eylemlerinde B1 vitamininin kullanılmadığını ve ölümlerin 60. günlerde başladığını hatırlatan Başar, B1 vitaminin kullanımını engellemenin ölümleri başlatmak anlamına geldiğini vurguladı.

20 Ekim 2000'de başlayan Ölüm Orucu eyleminde 122 tutsağın yaşamını yitirdiğine ve yüzlercesinin de zorla müdahale ve yanlış tedavilerle wernicke-korsakoff hastası olduğuna dikkat çeken Başar, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Wernicke-Korsakoff hastalığı esas olarak zorla müdahale ya da tedavi aşamalarında meydana geliyor. Bilinçi ya da bilinçsiz, zorla ya da rızayla yapılan yanlış tedavilerle birçok mahpus bugüne kadar sakat kalmış durumda. Başbakan ve bakanların yaptıkları açıklamalar dikkate alındığında böylesi bir risk de önümüzde duruyor."

Açlık grevindeki tutukluların taleplerinin Kürt halkının talepleri olduğunu belirten Başar, devletin atacağı basit adımlarla ölümlerin engellenmesinin mümkün olduğunu belirtti.

Açıklamanın ardından, Wernicke-Korsakoff'lu eski tutsaklar söz alarak, B1 vitaminin verilmemesinin ölümlerin ve sakat kalmaların başlaması anlamına geldiğini, bunun işkence ve katliam olduğunu, buna karşı sessiz kalınmaması ve zorla müdahaleye karşı çıkılması gerektiğini belirttiler.

Son olarak bir soru üzerine konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, "Açlık grevini bıraktılar" şeklindeki haberlerin özellikle yapıldığına dikkat çekti. Wernicke-Korsakoff sendromunun bilinç kapandıktan sonra damardan glikoz enjekte edilmesi durumunda hızlı bir biçimde gelişen bir hastalık olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: “2000'li yıllarda bilinci kapanan tutuklu ve hükümlülere bu yapıldı. B1 takviyesi konulmadan glikoz enjekte edildi ve uyandıklarında 2,5 yaşındaki çocuk gibiydiler. Bu bilinerek yapıldı. Bilinerek bu insanlar hasta bırakıldı. Sonra devlet bu insanları tedavi edemedi. Hepsini tahliye etti. Cezaevi önüne bırakılan kemik torbası haline gelmiş tutukluları evlerine götürecek bir ambulans bile verdi. Aileleri, İHD, TİHV ve TOHAV gibi kurumlar tedavilerini üstlendi. Sonra da devlet onları biraz iyileşince yeniden içeriye aldı." Bunun bir katliam oyunu olduğuna vurgu yapan Efe, buna sessiz kalmayacaklarını belirterek sözlerini bitirdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul