Kazdağları Ekoloji Platformu ile Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği'nin çağırıcısı olduğu "Vahşi Madenciliğe Hayır!" şiarıyla örgütlenen miting Çanakkale'de gerçekleştirildi. Çağrı deklarasyonunda bu mitingin bir ilk olduğu ve tüm vahşi madencilik tehdidi altındaki illerde örgütleneceği ifade edildi.
Mitinge katılımın anlamlı, coşkulu ve sistem karşıtı öfkenin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. DİSK, Eğitim Sen, doğa koruma dernekleri, öğrenciler, Edremit, Dikili, Didim ve Ayvalık gibi belediyelerin temsilcileri ile bu bölgelerden gelen aktivistler mitingin katılımcıları arasındaydılar.
Emperyalist kapitalizmin sınır tanımayan kâr güdüsüyle yıkıma sürüklediği bir dünyada yaşıyoruz. Gerek sömürü ilişkileriyle gerekse doğaya karşı sergilediği yıkıcı tutumuyla kapitalizmin insanlığın karşısına koyabildiği tek şey; ekolojik felaketler, savaşlar, açlık, yoksulluk ve özetle barbarlıktır. Yukarıda isimleri zikredilen çağırıcıların deklarasyonunda şu vurguya yer veriliyor:
"İklim krizinin gezegenimizi sürüklediği yok oluşun bir sistem sorunu olduğunu biliyoruz. Ancak ne yazık ki krizin ve ekolojinin politik bağlamda etkin siyasetin gündemine yerleşemediğini de görüyoruz."
İçerisinde liberal söylemlerin kendini örgütleme alanı olarak fırsat bulduğu ekolojik duyarlılığa sahip kitlelerin, olguları sistem sorunu olarak ele alıp siyasal bir tepki vermesi, sistemin mantık ve pratiğine yönelik bir karşı duruş örgütlemeye dünden daha etkin şekilde girişmiş olması, bu ilk mitingi daha da anlamlı kıldı. Mitingin merkezine aldığı "vahşi madencilik" saldırısının yalnızca tabiata değil, işçi ve emekçilere de yöneldiğini biliyoruz. 6 gün boyunca gece gündüz yürüyerek ve direnerek, kolluk güçlerinin saldırı ve engellemelerine rağmen seslerini duyurmak ve haklı mücadelelerindeki kararlılığı geniş kitlelere maletmek adına Ankara'ya ulaşan, Bağımsız Maden-İş Sendikası'na üye oldukları için işten atma saldırısıyla karşılaşan maden işçilerinin, yazılı ve görsel olarak teşhir ettiği çalışma koşulları, “vahşi madenciliğin” işçi ve emekçiler için ne ifade ettiğini anlamak için yeterlidir. Yarı bellerine kadar zehirli suların içerisinde çalışmaya zorlandıkları video kayıtları, daha fazla açıklamayı gerektirmemektedir.
Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında savaşlar çıkaran ve halkları birbirine kırdıran; NATO'suyla, BM'siyle, devletleriyle, kolluk güçleriyle her türden hak mücadelesini en kanlı, cani ve onursuz yöntemlerle ezmeye çalışan bir sistemden bahsediyoruz. Bu sistem barbarlıktan ve yıkımdan başka bir şey üretmiyor ve bu onun için yapısal bir durumdur. Artık belli türlerin ya da bir kısım halkların değil tamamen canlı yaşamının ve gezegenin yıkımına soyunan, yapısı nedeniyle de bundan geri durma kabiliyeti olmayan kapitalist sistemi vardığı bu barbarlık noktasında durdurmak ve sosyalizm mücadelesini büyütmek, insanlığın karşısında artık bir tercih olarak değil zorunluluk olarak durmaktadır.
Sermayenin doğa talanına, vahşi madenciliğe, kapitalist yıkıma hayır!
Ya barbarlık ya sosyalizm!
Çanakkale'den bir Kızıl Bayrak okuru