Zırva saçmalar diyarı – Aslı Aydıntaşbaş

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 25 Mayıs 2012
  • 04:56

Dün birer saat arayla iki kişi aynı cümleyi kullandı: ”Artık o kadar çığırından çıkmış durumda ki her şey... Söylenecek bir laf yok.”

Doğru. Türkiye’nin gündemi o kadar zırva-saçma bir durumda ki bu işleri, bu bıyıklı adamları, bu acınası cümleleri topyekun duymamak lazım. İlgilenmemek, önemsememek, ciddiye almamak; hatta röportaj yapmamak, mikrofon uzatmamak, soru sormamak.

Ama olmuyor. Gittikçe seviyesi düşen bir tartışma kültürü, televizyon, twitter ve internet sayesinde, o varlığını hatırlamak bile istemediğiniz seviyesizler ordusu, hooop diye hayatlarımıza giriveriyor. Televizyonda seslerini kıssanız, gazeteden ya da posta kutunuzdan fırlıyorlar. Her yerdeler.

İdris Naim Şahin’in, Başbakan’ın Uludere’yle ilgili ”Özürse, özür, tazminatsa tazminat” sözlerinden bir gün sonra gelen ”Olay özür dilenecek mahiyette değil” ifadesi, bu kategoriden. Verilecek cevap bile yok. Hemen ardından gelen ”Hayatlarını kaybetmemiş olsalardı, yargılanacaklardı. O insanları katırlarıyla birlikte dolap beygiri gibi döndüren PKK’dır” sözleri ise, siyasi saçmalar literatüründe, bir üst kategoriyi hak eden cinsten.

Fark ettiniz mi? Artık hükümetin en ateşli savunucuları bile, İçişleri Bakanı’nı, tutuklu gazetecileri, yargının durumunu, güç tekelleşmesini, medya ortamını ve birkaç istisna dışında, Başkanlık sistemi savunmuyor. O eski cansiperane haykırışlar yok. Bolcana sessizlik var. Bazen de, araya kimse duymadan sıkıştırılan ‘Haklısın’ cümleleri...

Ezilen, horlanan insanların gerçek bir mücadele vererek iktidara geldiği 2011 Türkiye’sinde, ”Yeni Muktedirler” tam bir hayal kırıklığı. Kürt açılımındaki zikzaklardan tutun da, gerilim politikalarına kadar, bazı işler Ak Partililer için bile savunulamaz hale geldi.

Güç, yalnızlaştırır. Türkiye’nin en tepesindekiler, artık iki laf etmeye korktuğunuz yalnız insanlar...

Diyorlar ki, siz de medya olarak sürekli kötülükleri görmeyiverin, saçmalıkları es geçip ‘Büyük Resme’ bakıverin, İdris Naim Şahin’e falan takılmayın. Peki, ne konuşalım o zaman?

Bakın yaşadığımız memlekette son bir hafta içinde, Genelkurmay ve devlet erkânı ”Efendim ne Predator’ü biz o köylüleri öz Heronlarımızla gördük” diye açıklama üstüne açıklama yaptı.

Bu ülkede, gazetecilerin tutukluluğu yetmiyormuş gibi, Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu’ndan polisin neredeyse Cengiz Çandar’ı bile gözaltına alma niyeti olduğunu öğreniyoruz! Hani, 28 Şubat’ta andıçlandığı için bugün belgesellere konu ettiğimiz, o yılların gazetecisi Cengiz Çandar... Hayır, hem de Fenerbahçe sevdasından değil, KCK’dan!

Leyla Zana’nın evi basılmıştı ya birkaç ay önce. Hani yine, ”sehven”. Dün ”örgüt propagandası” diye hakkında 10 yıl hapis cezası çıktı. Ya arkadaşım, bu kadar mı zor yarım asırdır ”ifade özgürlüğü” denen ve bütün dünyanın becerdiği mereti, getirip uygulamak?

Maliye Bakanı dün ABD’de maaşının % 5 zamla yıllık 770 bin dolar olduğunu, burada ise hükümetin büyük cömertlikle memurlara yüzde 7.6 zam yaptığını anlattı. Ben mi uzaylıyım, yoksa bunlar sahiden garip benzetmeler mi? 

Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil bir Anayasa yazılıyor, geldi ilk dakikada ”eşcinsel evlilik” kavgasında tıkandı.

Dibimizde Suriye’de iç savaş var, insanlar sapır sapır ölüyor, kimsenin ilgilendiği yok.

Dedim ya, zırva-saçma bir yer oldu burası. Bu coğrafyanın insanı, her fırsatta ”Hiç bu kadar kötü olmamıştı” demeyi sever. Ama vallahi de bu sefer iyice deli deli işlerle uğraşıyoruz. Durdurun bu treni de, inecek var...

Milliyet / 25.05.12