Zindanda direniş, medyada yalan ve karalama!

  • Arşiv
  • |
  • Zindanlar
  • |
  • 29 Ekim 2012
  • 09:19

(29.10.12) - PKK tutsaklarının başlattığı ve 50. güne yaklaşan açlık grevleri düzeni zor durumda bırakmaya başladıkça devreye bir kez daha boyalı basın giriyor. Gazetelerde birbiri ardına çıkan haberlerin ortak noktası Kürt hareketine yönelik düşmanlık ve açlık grevleri hakkında kara propaganda.

Dün neyse bugün de o!

Boyalı basının düzen siyasetinin nasıl destekçisi olduğu iyi biliniyor. Özellikle 2000 Ölüm Oruçları sürecinde oynadığı uğursuz rol ise halen daha hafızalarımızda taze. Devrimcileri katleden 19 Aralık operasyonunu “Sahte oruç kanlı iftar” başlığıyla duyurabilecek denli alçalan medyanın günümüzde PKK’li tutsaklarca başlatılan açlık grevlerine yönelik yaklaşımları da bu açıdan şaşırtıcı değil.

19 Aralık katliamı ile birlikte devletin medyaya talimat verdiği ve bir çok haberi tek merkezden servis ettiği artık biliniyor. Ancak o dönemki haberler arasında Milliyet’in ayrı bir rolü olduğunu da unutmamak gerekir. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın Milliyet’e verdiği demeçte sarfettiği “Ölüm orucu yapıyoruz diye kandırdılar. Hastaneye kaldırılanları çoğu sağlam çıktı” sözleri gazetenin manşetinde yer almıştı. Yine aynı gazete başta olmak üzere bir çok yayında tutsakların kalaşnikovlarla ateş açtığı ya da birbirlerini yaktığı gibi haberler yer almıştı.

Aradan geçen yıllarda 122 devrimci şehit düşerek hem Tantan’ın hem de burjuva medyanın “sahte oruç” açıklamalarını yüzlerine vurdu. Üstelik o gün bunları söyleyen yayınlar, aradan birkaç yıl geçtikten sonra 19 Aralık katliamı ile ilgili gelişmeleri sayfalarına taşıdılar.

Üstelik katliam şakşakçılığını koçbaşı Milliyet bu kez “Dehşet raporu” manşetiyle adeta günah çıkarmaya çalıştı. 19 Aralık’ta katledilenlerin otopsi raporlarını aktaran gazete şu ifadelere de yer vererek kendi geçmişini de tartışmalı hale getirmiş oldu: “Hayata Dönüş Operasyonu'nda can veren üç hükümlünün otopsi raporona göre vücuttaki kurşun yaraları, bıçakla kesilerek genişletilmiş.”

Ama bu ne burjuva basın adına bir ilerleme, ne de bir özeleştiriydi. Çok geçmeden her gündemde medya uğursuz rolünü oynamayı sürdürdü. Gelinen yerde Kürt siyasi tutsaklar üzerinden yapılan yayınlar bunun bir göstergesi...

Medya’da Kürt halkına yönelik kin ve düşmanlık!

Bildik tavrını takınan basın bugün de birbiri ardına yaptığı haberlerle açlık grevlerini karalamaya çalışıyor. Bunu yaparken de Kürt ve PKK düşmanlığını körükleyerek toplumsal duyarlılığın da altını oymayı amaçlıyor. Günlerdir medyada yer alan haberlere bakıldığında bu haberlerin tek merkezden yönetildiği de rahatlıkla görülebiliyor. Özellikle dinci basın, bu konuda başat bir rol oynuyor.

Sabah gazetesinin bugünkü sayısı incelendiğinde gazetenin neredeyse temel gündeminin açlık grevleri ve Kürt hareketi olduğunu görmek şaşırtıcı değil. İşte gazeteden bazı başlıklar: “PKK'nın çifte standardı açlık grevcilerini çözdü!”, “Yaşlanan PKK 10 yaşındaki çocukları zorla dağa götürüyor”, “Oğlu ölüm orucunda olan babaya destek”, “Karayılan'a KCK'lılardan Kürtçe isyanı” Bu başlıkların yanısıra kaç kişinin “etkisiz hale getirildiği” ya da kaç tane “başarılı” operasyon yapıldığı yönlü haberleri buraya almıyoruz bile...

Aktardığımız haberlerin içerikleri ise hiç de yeni değil. Düzenin yıllardır kullandığı argümanlar, biraz güncellenerek okura sunulmuş. Sözde dertli bir baba Öcalan’ın neden açlık grevinde olmadığını soruyor, bir diğeri BDP milletvekilerinin açlık grevine girmesini istiyor... Bunu öğrenen PKK’li tutsaklar ise kitlesel olarak eyleme son veriyor... Yıllardır duyduğumuz örgütlerin kadrolarını kullandığına dair yapılan kara propagandanın günümüz versiyonu...

Yine bir diğer haber Emniyet Genel Müdürlüğü Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) diye adını yeni duyduğumuz bir merkezin araştırmasına dair. UTSAM 2700 PKK’li üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmış, buna göre PKK’lilerin ne kadar eğitimsiz olduğu, işsiz-güçsüz takımından geldiği gibi “çarpıcı” veriler önümüze seriliyor. Belli ki okurun bunlara bakıp PKK’ye tepki göstermesi, insanların neden “terörist” olduğunu anlaması bekleniyor.

Kuşkusuz ki bu haberler yalnızca Sabah gazetesinde yer almıyor. Ana akım medyanının her bileşeni o veya bu biçimiyle haberleri sayfalarına taşıyor. Görünüşte ne kadar ayrılıyor gibi görünseler de sözkonusu Kürt sorunu olunca düzen medyası tek vücut olup kin ve düşmanlıkta birleşiyor.