Yeni tutuklama dalgası UUÖ’den olacak – İnci Hekimoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 30 Mayıs 2012
  • 13:18

Uludere tartışması sonunda geldi dayandı, özür dilenmesine… Uludere’de Başbakan’ın cin fikirli benzetmesiyle zorla kürtaj falan değil, doğan çocuklarına onca emek verip yetiştirdikten sonra paramparça ederek öldürenler, 34 anneden özür dilerse, iş bitecek öyle mi?

Gelinen hale bakın. Aydın, yazar, çizer, entelektüel kesimin bile Uludere meselesini bir özre indirgemesi, toplumsal çürümüşlüğün, erozyonun vardığı noktadır. Çıkar hesaplarıyla, iç ve dış politik dengelerle, sermayenin karlılığıyla, alacak verecek hesaplarıyla, ‘vatan için herkes teferruattır’, zihniyetiyle politika belirleyen, faili meçhul, yargısız infaz yapan bu devletten adeta komşumuzdan beklediğimiz tavrı bekliyoruz.

Sanki iki gencin kavgasında hayatını yitirmiş çocuğumuz için, diğer gencin ailesinden acımıza ortak olmasını, hata yapan genç için özür dilemesini bekliyoruz. 

Devlete ‘insan’ muamelesi yaparak, duygusal tepkiler vermesini istiyor ve bununla yetinmeye de hazır olduğumuzu deklare ediyoruz. Ama nafile. Devlet bu, duyguları yoktur. Kendine özgü yasaları vardır. Devletin çarkı içinde yer alanlar da insanlıklarını, o çark içinde bırakıverirler çoğunlukla. 

Demokratik hukuk devleti algımız, adalet anlayışımız, evrensel ilkelere bakışımız nasıl bir erozyona uğramış ki, bir özre fit olacağız da Başbakan bunu bile ‘terör suçu’ sayacak kadar, eşik aşmış halde. Yakında UUÖ’den (Uludere’yi Unutturmayanlar Örgütü) tutuklama dalgaları başlarsa şaşırmayacağım. 

Kaldı ki, özür bir hata, bir kaza, yani istenmeden, kontrol dışı durumlarda meydana gelebilen zararlar nedeniyle dilenir.

Uludere bir kaza mıydı?

Uludere’nin kaza olmadığını bölgeye giden sivil toplum kuruluşlarının, olaydan sağ kurtulan iki kişinin tanıklığı ve İHD’nin ayrıntılı incelemesi sonucu yazdığı raporda açık olarak gördük. O rapordaki çok önemli ayrıntılar aslında birçok soruya yanıt veriyordu zaten ama görmezlikten gelindi.

Bu, unutturulmaya çalışılıyor şimdi. Uludere, planlı programlı bir katliamdı. Nitekim bunun böyle olduğunu, soruşturmanın ilerlememesinden, Genelkurmay’ın ‘devlet sırrı’ gerekçesiyle olayı aydınlatacak bilgileri saklamasından ve en önemlisi de Başbakan’ın son açıklamasında bağırarak  “Kürt sorunu bitmiştir” demesinden anlıyoruz.  

Yani Uludereler her an yeniden olabileceği için, herkes susturulmaya, olay kapattırılmaya çalışılıyor.

Uludere’nin bir kaza olmadığını, Mehmet Ağar’a tahsis edilen cezaevinden, cezaevinin yerinden anlıyoruz.

Susurluk çetesinin himaye edilmesinden, Korkut Eken’in hâlâ, kayıp annelerini tehdit edebilecek gücü kendisinde görmesinden anlıyoruz.  

Başbakan’ın halkın oylarıyla seçilmiş  BDP’lilere ‘kalleş’ diyecek kadar ileri gitmesi, Uludere’nin kaza olmadığının göstergesi.

Erdoğan artık, Ekenler, biçenlerle aynı saflarda yer tuttuğunu, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in kendisinin asıl yüzünü temsil ettiğini bağırmaktan çatlayan sesiyle ilan ediyor.

Bu gidişat Kürt sorununu mu bitirecek, AKP’yi mi derseniz, Erdoğan’la aynı cümleleri kuran eskimiş siyasilere bakın, derim. Kürt sorunu hâlâ yerinde duruyor ama onlar çoktan siyasi mezarlıkta yerlerini aldılar.

Yurt / 30.05.12