Yasaklar – Derya Sazak

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 01 Haziran 2012
  • 04:52

Gırgır, bu hafta Başbakan Erdoğan’ın, “Her kürtaj bir Uludere’dir” sözlerini kapak yapmış.

Uçaklar bomba yağdırırken korku dolu gözlerle eve koşan çocuk bağırıyor:
“Baboo, baboo! Devlet yine kürtaj yapiiy!”
Soğukkanlı baba, çocuğu yatıştırıyor:
“Kürtaj değil o! Kürdajılımı!”
Tam bir kara mizah.

İktidarın vurdumduymazlığı karşısında 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü Uludere katliamı siyasi mizah konusu oluyor. “Kürt açılımı” dibe vuruyor. Başbakan’a Şemdinli’yi hatırlatan, “Özür açıklanmaz, dilenir” diye yazan Yeni Şafak Washington temsilcisi Ali Akel işinden oluyor.
Mizahsız yaşanmaz.
Her şeyin mizaha dönüştüğü ülkede de yaşanmaz!
Yasaklar arttıkça mizah dergileri patlama yapar.
Oğuz Aral’ın Gırgır’ının 70’lerdeki yükselişi 12 Eylül’de tavan yapmıştı.
Kürtaj yasaklanırsa daha neler yazılıp, çizilecek.

Türkiye’nin “telekulak skandalları” ile çalkalandığı yıllarda “doğum kontrolü” üzerine türetilmiş öyküler vardı. Doğu ve Güneydoğu’da kadınlara dağıtılan “spiral”lerin TC’nin “dinleme cihazları” olduğu söylentisi yayılmış. Eşiyle halvet olan vatandaş, aşk meşk sözcükleri arasında “Vatana, millete, TC’ye bağlıyız. Kahrolsun PKK!” diye bağırıyormuş. Karısı “ne yapıyorsun be adam, delirdin mi?” diye söylenince adam eşini uyarmış: “Sesini çıkarma, dinleniyoruz. Alıp götürmesinler diye bağırıyorum.”
Sezaryendi, kürtajdı derken Orwel’in dünyasına döndük.
Yatak odaları, iktidarın gözetimine giriyor.

Sağlık Bakanı, “tecavüze uğrayan kadının zorla doğurmasını savunurken, öyle bir bebeğe devletin bakacağını” söylüyor.

Kürtaj yasağını dayatan AKP iktidarı bir başka yasağı, havacılık sektöründe “grev yasağı”nı TBMM’den geçirdi. THY çalışanlarının “işi yavaşlatma” eylemine cep telefonlarıyla “işten çıkarılma” mesajı gönderildikten sonra dün 305 kişinin işine son verildiği açıklandı.

Meclis’ten apar topar çıkarılan yasa nedeniyle uyarı eylemi yapılması neden işten çıkarılma sonucu doğursun?
Evet, THY “yüzakı” bir işletme ama bu başarıda THY çalışanlarının emeği gözardı edilemez.
Uçuş saatleri arttıkça pilotlardan kabin görevlilerine dek yoğun bir mesai harcanıyor.
Bunun karşılığının toplu iş sözleşmesi yoluyla alınması yasaların ve İLO sözleşmesinin gereği.

Hükümet “havacılık sektörü”nde grev yasağı getiriyor. Oysa AB’de ve dünyanın pek çok ülkesinde havayollarında işi bırakma eylemleri yapılıyor. Kuşkusuz sektörün önemi nedeniyle bu hak sorumlu şekilde kullanılıyor. Bu sorumluluğu çalışanlara ve sendikalara bırakmak yerine “grev”i yasaklamak sosyal hakları geriye götürmektir.
305 kişinin işine son vermek ise insafsızlıktır.

İktidarın her alanda sertleşen tutumuna son bir örnek de Yalova’da polislerin biber gazından etkilenen astım hastası Çayan Birben’in ölümüdür. AKP yanlış yolda! 

Milliyet / 01.06.12