‘Türkiye’de dinsel gericilik ve devrimci sınıf mücadelesi’

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • Avrupa
  • |
  • 02 Temmuz 2012
  • 05:42

(02.07.12) - İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR), 1 Temmuz Pazar günü Almanya’nın Dortmund kentinde ‘Türkiye’de dinsel gericilik ve devrimci sınıf mücadelesi’ başlıklı panel gerçekleştirdi. Yaklaşık bir aydır, el ilanlarının dağıtımı ve emekçilerle birebir görüşülerek duyurusu yapılan panele 60 kişi katıldı.

Yaraşır: Zaman devrime akıyor

Türkiye’den Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır ve BİR-KAR temsilcisinin sunum yaptıkları panelde ilk sözü Volkan Yaraşır aldı. Yaraşır, dinsel gericilik denince hemen AKP’nin akla geldiğini, fakat bunun yanlış olduğunu, dinsel gericiliğin AKP’den öte bir güç olduğunu hatırlattı. Ardından, tarihsel süreç içerisinde dinsel gericiliğin özellikle Ortadoğu ve Türkiye’de nasıl büyük bir güç haline geldiğini ve arka planlarını açıkladı. Bu çerçevede, emperyalizmin, somut olarak da ABD emperyalizminin Ortadoğu politikaları ve bunun ifadesi olan “Yeşil Kuşak projesi”nden söz etti. Ortadoğu’daki yeraltı kaynaklarına ulaşmak için bu bölgedeki gerici ve çağdışı rejimlerle ilişkilerini ve adım adım aldığı mesafeye değinen Yaraşır, gelinen yerde ABD’nin stratejisini Asya-Pasifik’e doğru kaydırdığına dikkat çekti. Arada, ABD’nin, dinsel gericiliğin güç haline gelmesi için çabalarının da soğuk savaş döneminde başladığını, Afganistan işgali ile yeni bir sürece geçildiğini dile getirdi.

Bunu, dinsel gericiliğin özellikle 12 Eylül sonrası güçlenme serüveni konusundaki anlatım izledi. Türk burjuvazisinin ve onun adına da faşist generallerin sosyal sınıf hareketini ve devrimci hareketi ezmesi eşliğinde, dinsel gericiliğin büyük bir güç olması için neler yaptığına değinen Yaraşır, Türkiye’deki dinci akımların anti-komünist ve Amerikancı karakterine özel vurgu yaptı.

Yaraşır, Türkiye’de emekçi yığınları da sürükleyen bu gücün ancak ve ancak sınıf içinde güç olunarak ve devrimci bir sınıf mücadelesi geliştirilerek geriletebileceğini sözlerine ekledi. Bunun anlaşılması için Türkiye’deki kimi işçi direnişleri ve bu direnişlerde simge olan, Emine Arslan ve Saliha Gümüş’ün mücadele içinde sınıf kimliklerini nasıl geliştirdiklerini, dinsel inanışlarına rağmen bunu nasıl başardıklarını anlattı.

Yaraşır, dönemin 1848’ler ve 60’lı yılları andırdığını, dünyanın ve Avrupa’nın proleter kitle hareketleri ile sarsıldığını, zamanın devrime doğru döndüğünü belirtti. Türkiye’de Kürt özgürlük mücadelesi ile birleşmiş devrimci bir sınıf hareketinin yaşamsal öneme sahip olduğunun altını çizdi. Bir kez daha, devrimciliğin ancak bununla anlam kazanacağını vurguladı.

BİR-KAR: Dinsel gericilik özel mülkiyeti koruyor

Verilen kısa bir aradan sonra, bu kez sözü BİR-KAR temsilcisi aldı. Temsilci, dinsel gericiliğin gelişim sürecine değindiği konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Dinsel gericilik bugünün Türkiye ve Kürdistan’ında gerçekten de büyük bir güçtür. 60’lı ve 70’li yıllarda bu böyle değildi. Çünkü sosyal sınıf mücadelesi vardı. Sosyal bir uyanış vardı. Bir aydınlanma dönemi idi bu yıllar. Aydınlar kendilerini soldan, sosyalizmden yana tanımlıyordu. Siyasal sahnenin ön planında olan sınıf mücadelesi idi. Dinsel gericilik ve temsilcisi akım henüz zayıftı. Yobaz, çember sakallı, çağdışı ve ilkel diye küçümsenirdi, ayıplanırdı yığınlar tarafından. Bu durum 12 Eylül dönemi ile birlikte değişti. Hem Türkiye’de ve hem de dünyada yeni bir döneme girildi.”

BİR-KAR temsilcisi konuşmasının devamında, dönemin bir bunalımlar dönemi olduğunu, bunalımın geçmiştekilerden de kapsamlı ve derin bir bunalım olduğunu, aşılmak bir yana, her geçen gün daha bir ağırlaşıp, yıkıcı boyutlar kazandığını, bunun dolaysız sonucu olarak emekçi sınıfların alabildiğine yoksullaştığını, bu yetmezmiş gibi, çok ağır bir baskı rejimi oluşturularak emekçi yığınların adeta kımıldayamaz hale getirildiklerini, umutsuz, çaresiz duruma düşürüldüklerini belirtti. Bu durumda yığınların adeta “kendiliğinden tanrı arayışına” başladıklarını dile getirdi. Böylesi dönemlerin dinsel ideolojinin ve sapkın dinsel akımların güç olacağı dönemler olduğundan söz eden temsilci, bu tür dönemlerin aynı zamanda sosyal sınıf mücadelelerinin ve devrimci güçlerin ezildiği, siyasal sahnenin arka planına düştüğü siyasal gericilik dönemleri olduğunu anlattı. Ve dinsel gericiliğin gelişmesi için muazzam imkanların sunulduğunu ve önünün düzlendiğini dile getirdi.

Bu çerçevede, Ortadoğu ve Türkiye’de dinsel gericiliğin gelişme ve emekçi sınıfları etkileyen, onlardan gerçekten ciddi bir destek alan, ideolojik, politik, kültürel ve moral alanda büyük bir güç olan sürecini açıkladı. Bugün dinsel gericiliğin her alana hakim güç olmasına şaşıran generallerin, o günlerde, dinsel gericiliği devrime karşı, Kürt özgürlük mücadelesine karşı bir dalgakıran olarak öne sürdüklerini, din derslerini zorunlu hale getirmek, diyanet işlerini güçlendirmek, kuran kurslarını çoğaltmak, İmam hatip Okulları’nı yaygınlaştırmak, Aydınlar Ocağı ve Türk Tarih Kurumu aracılığıyla Türk İslam sentezini devletin ideolojisi haline getirmeyi teşvik etmek gibi önlemlerle onların yolunu açtıklarını belirtti. “Dinsel gericiliği bizzat onların kendi icraatları bu hale getirmiştir.” dedi.

BİR-KAR temsilcisi sunumun devamında, Türkiye’deki dinsel gerici akımların, iddialarının tam tersine devletten, düzenden ve sistemden yana olduklarını, özel mülkiyeti koruduklarını, kesinlikle anti-emperyalist ve anti-kapitalist olmadıklarını, muhalifliklerinin sınırlı olduğunu, başından itibaren anti-komünist olduklarını, devrim ve ulusal kurtuluşçuluğa düşman olduklarını, bugünkü kılık değişikliğine karşın hem tarihsel ve hem de siyasal bakımdan çağdışı ve gerici olduklarını anlattı.

BİR-KAR temsilcisi konuşmasının finalinde, dinsel gericiliğin nasıl geriletilebileceğine değindi. Bu çerçevede, “dine ve dinsel gericiliğe karşı kendi içinde bir mücadele sadece onu güçlendirir” dedi. “Onun panzehiri devrimci sınıf mücadelesidir. Bununla birleşen, emekçiler içinde uzun ve sabırlı bir aydınlatma faaliyeti de yürütülmelidir” vurgusu yapan temsilci, umutsuz olmamak gerektiğinden, zira zamanın devrime aktığından bahsetti. Sınıf içinde güç olmaya ver devrimci bir sınıf mücadelesi geliştirmeye yoğunlaşmanın mutlak gereğine dikkat çekti, devrimci bir sınıf partisinin yaşamsallığına özel vurgu yaptı.

Bu arada, Kürt hareketi ve Alevi hareketi cephesinde dinsel gericiliğe karşı mücadelede gözlenen zaaflara değindi. Tek devrimci ve doğru bakışı devrimci sınıfın ortaya koyabileceğine işaret etti.

Bu konuşmaların ardından soru ve cevap bölümüne geçildi. Katılımcılar bu bölümde hem düşüncelerini dile getirdiler ve panelistlere sorular sordular. Bu bölüm oldukça canlı ve verimli tartışmalara sahne oldu. Bu tür etkinliklerin yararlı olduğu ve bu nedenle de tekrarı konusunda taleplerin dile getirilmesinin ardından panel sona erdi.

Kızıl Bayrak / Almanya