Senkromeç direnişinin ardından...

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • 16 Ekim 2012
  • 14:18

(16.10 12) - 15 Ekim’de sona eren Senkromeç direnişinin ardından direnişçi Muharrem Ulaş Subaşı, yayınladığı mektupla direnişi değerlendirdi. 

Yapılan açıklamada direnişin önemli bir deneyim kazandırarak kendi sınırlarına dayandığı ve gelinen yerde doğru kararın direnişi sona erdirmek olduğu ifade edildi.

Muharrem Ulaş Subaşı’nın mektubunu okurlarımıza sunuyoruz

Çiğli Organize'de işçilerin umudu, patronların kabusu olmayı inatla sürdüreceğiz!

Sömürünün yoğun olarak yaşandığı Çiğli Organize Sanayi Bölgesi'nde İzmir Senkromeç fabrikasındaki haksız işten çıkarmalara karşı başlamış olan direnişimizi bitirme kararı almış bulunuyoruz. 30 Temmuz'dan itibaren İzmir Senkromeç önünde sürdürdüğümüz direniş bir çok açıdan olumlu bir deneyim olarak mücadele birikimimize eklenmiştir. Ancak gelinen yerde kendi doğal sınırlarına da ulaşmış bulunmaktadır.

Senkromeç direnişi başladığı tarihte ilimizde iki direniş devam etmekteydi. Çiğli Organize'de bulunan Billur Tuz Direnişi ve Aliağa Organize Sanayi'de MİCHA Direnişi. Bu iki direnişte sendikal hak mücadelesinde işten çıkarmalar sonucu başlamış ve sendikal destekte yanlarında olmuştur. Ancak Senkromeç Direnişi patronun işlerin azaldığı bahanesine sarılmasıyla 30 işçinin işten çıkarılması üzerine  başlamıştır. İzmir Senkromeç direnişi devam ettiği süre içerisinde diğer iki direniş işçi ve sendikaların ortak tutumuyla sonlandırılmış ve İzmir Senkromeç direnişi tek olarak sürdürülmek durumunda kalınmıştır. Bu da baştan düşünülen, direnişlerin ortaklaşmasını sağlamak, buradan daha genel bir birliktelik yaratmak hedefini sürecin başında zedelemiştir.

İzmir Senkromeç Direnişi'ne başlamadan önce süreci tüm yanlarıyla irdeledik. Direniş öncesinde sermayenin kıdem hakkına saldırısı başta olmak üzere bir çok saldırı dalgası gündemdeydi ve bu saldırılara karşı diğer iki direnişle ortak mücadele hattı izlenebileceğini böylelikle, saldırılara anlamlı bir yanıt verilebileceği düşünülmüştü. Bu ortaklaşma da direnişin ilk günü İzmir Senkromeç fabrikası önünde de yankısını bulmuştu. İki direnişteki işçilerin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklaması özellikle İzmir Senkromeç patronunda bir korkuya sebep oldu. Bu korku İzmir Senkromeç işçileri üzerine kurulan baskıdan rahatlıkla anlaşılabiliyordu.

Direnişin başlamasıyla birlikte İzmir Senkromeç patronunun direnişi kırmak amacıyla karşı hamleleri gecikmedi. İlk önce normal şartlarda 10 gün bakım için durması gereken fabrika bir aya kadar durdurulmuştur.  İzmir Senkromeç fabrikası 25 gün boyunca kapalı kalmış 3-5 bakımcı, temizlik ve güvenlik haricinde kimse işe gelmemiştir. Ancak yine de direniş devam etmiştir. Fabrikanın tekrar üretime başlamasıyla birlikte %5'lik zam verileceği söylenirken direniş sürecinde % 10'luk bir ücret artışı gerçekleştirilmiştir. Ardından ise direnişin başlamasıyla birlikte İzmir Senkromeç patronu işçileri işten çıkarmak yerine, müdürler vasıtasıyla ihbar ve kıdem hakkına karşılık isteğe bağlı olarak çıkmak isteyenleri anlaşmalı olarak çıkarmıştır.

Direniş boyunca İzmir  Senkromeç patronunun baskıları, yasaklamaları, karalamaları eksik olmamıştır. Bir yandan direniş alanına gelmek isteyen işçiler hakları verilmeyeceği baskısına boyun eğdirilmiş, diğer taraftan emniyete bağlı sivil ekip polisleri sürekli fabrika içerisine çağrılarak  kamera çekimleriyle direnişin meşruluğu ve haklılığı karartılmaya çalışılmış ayrıca patron uşaklarını üzerimize salarak provokasyon yaratmaya çalışmışlardır. Bu da yetmeyince, baskılar, yasaklamalar ve hak ihlalleri karşısında hakkını arayan herkesin terörist ilan edildiği günümüzde, İzmir Senkromeç patronu da terör edebiyatıyla çalışan işçilerle direniş arasına mesafe koymaya çalışmıştır. Bu tutumların gerisinde İzmir Senkromeç patronunun korkusu yatmaktadır.

İzmir Senkromeç patronunun direnişe karşı giriştiği bu tutumlara maalesef İzmir Senkromeç işçileri gereken cevabı verememiştir. Dışarda direniş sürerken fabrika içerisinde haksızlıklara karşı örgütlenme girişimi işçilerin büyük bir kısmı tarafından boşa düşürülmüştür. Bunda isteğe bağlı işten çıkmaların payı büyüktür. Çalışan işçilerin maaşlarını bile 15-20 gün geç almaları hatta asgari geçim indirimlerini 5 aydır alamamaları bile suskunlukla karşılanmaktadır. Fabrika içerisindeki bu kayıtsızlıklara, çıkarılan işçilerin büyük bir bölümünün umursamaz davranışları eklenince fabrika içinde bir moral bozukluğu yaşanmış, direniş de içerden gerekli desteği alamaz hale düşmüştür.  Bu sadece sendikalaşmaktan geri duran, haklarının bilincinde olmayan İzmir Senkromeç işçileri için geçerli olmadığı gibi, Türkiye işçi sınıfının dağınık ve örgütsüz yapısının da bir yansımasıdır aslında.

İşçilerin bu tutumuna bir de görüşmeler aldığımız Birleşik Metal-İş Sendikası’nın ilgisiz ve umursamaz tutumlarının eklenmesi direnişi zedeleyen bir diğer etkendir.

İzmir Senkromeç direnişi tüm bu koşullara rağmen 75 gün boyunca başı dik bir şekilde sürdürülmüştür. 75 gün boyunca eylem ve etkinliklerle kamuoyu oluşturulmuştur. Organize sanayide bir çok fabrikaya direnişin sesi sayısız bildiriyle ulaştırılmış, direnişe destek çağrısında bulunulmuştur. Direnişin en ses getiren yanı da özellikle 18.00 paydos çıkışlarında diğer örgütsüz fabrika işçilerinden gelen destekler olmuştur. Direniş sayesinde İzmir Senkromeç patronu şahsında bütün patronlara artık kolayından işten çıkarmaların kabul edilmeyeceği, baskı ve sömürü koşullarına boyun eğilmeyeceği gösterilmiş oldu. Başta İzmir Senkromeç işçileri olmak üzere tüm havzadaki işçilere de yapılan her haksızlık karşısında başkaldırmanın güçlülüğü, direnmenin ve mücadele etmenin onuru taşındı.

Pazartesi gününden itibaren işçiler bizi İzmir Senkromeç önünde elimizde pankartlarla beklerken görmeyecekler. Fakat her sabah mücadelenin sıcaklığıyla onlara merhaba demeye, fabrika fabrika şiarlarımızı taşımaya, işyeri işyeri örgütlenme mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz.

Muharrem Ulaş Subaşı
15 Ekim 2012