Seksist 'Muhafazakar' Erdoğan - Mehdi Atay

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 28 Mayıs 2012
  • 08:48

Roboski Katliamı, Türk resmi ideolojisinin AKP'nin şahsında yapılan plastik makyajının yüzünden akmış hali olarak tarihte yerini aldı. Devlet refleksinin geçmiş katliamlarda uyguladığı zamana yayarak aşındırma, yok sayma çabasına karşın bu kez olay anından itibaren örgütlü Kürt muhalefetinin olaya müdahil oluşu, AKP iktidarının suçüstü halini uluslararası kamuoyunun da dikkatine taşıdı.

Bu yüzden, Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Roboski katliamının emrini kimin verdiğinin sorulmasından çok büyük bir rahatsızlık duyuyor. Öyle ki insani değerlerin en küçük kırıntısını barındırmayan kontrolsüzce, saldırgan bir dille katliam emrini kimin verdiğini adata ser verip sır vermez bir canhıraşlıkla gizlemek istiyor.

Bunu yaparken de kendini tarif ederken böbürlenerek telaffuz ettiği, “muhafazakarlığına” “yakışır” seksist dillini kullanmaya devam ediyor ısrarla. Yüzde elliye yakın oy almanın vermesi gereken özgüven ve mütedeyyin camianın alçak gönüllülüğünden çok uzak bir saldırganlık var üslubunda.

Partisinin, “coşkuyla” yapılan İstanbul İl Kongresi'nde konuşan Erdoğan, BDP milletvekillerine saldırıyor. Salonu dolduran kalabalığın çabasından, Erdoğan'a tezahüratlarla başbakan olduğunu hatırlatma görevi verildiği anlaşılıyor. Kalabalığın bir türlü iktidar partisini oluşturduklarına inanan bireylerden oluşmadığı anlaşılıyor. Kalabalık iktidardaki partinin yandaşı olmanın ötesine geçemiyor.

İktidarda olmanın sakin ne yaptığını bilen vakarından eser yok. Tamamlanamamış bir iktidarın “ya elimizden alınırsa” paniği içindeki kongre, demokratik bir seçim sürecinden yoksun. Tek adamın işaret ettiği tek adayın oylandığı içi kof bir gürültü olmanın ötesine geçemiyor AKP'nin gövde gösterişi.

TC'nin başbakanlık koltuğunda otursa da özgüvenden yoksun, içi boş böbürlenmeci bu siyaset gösterisinin en önemli unsurlarından biri de Erdoğan'ın gömleğinin manşetine işlenmiş isminin baş harfleri. Gömlek manşetindeki, “R.T.E” Erdoğan'ın ruh halini tüm açıklığı ile ortaya koyuyor. Erdoğan ”olura kendisini tanımayan birileri çıkar” endişesi ile adını kendi koluna nakşediyor. Kendi bedeninde kendi ”markasını” taşıyor. Tiranlığa soyunanların girdabı megalomani kasıp kavuruyor kongre salonunu.

Erdoğan, “Roboski katliamının emrini hangi hayvan verdi” diye soran BDP Milletvekili Hasip Kaplan'a yönelik eleştiri olma niteliğinden çok uzak, seviyesiz bir içerik ve üslupla kendini tahrik etme görevi verilmiş güruhu provoke etmeye çalışıyor. Mesele Kürt sorunu olunca her seferinde yükselen ve saldırganlaşan üslubu ile Kürt siyasetçileri hedef gösteriyor. Kendi iktidarında yapılmış bir katliamın faillerini aramak yerine, neden bu katliamın üstünü örtmesine izin verilmediği için öfke nöbetleri geçiriyor.

Bununla da kalmıyor. Linç atmosferini yükselttiği salonun saldırganlığına uygun seksist dilini devreye sokuyor. ”Katliam emrini kim verdi” haklı sorusunu soranları, “Nekrofili” olmakla itham ediyor. “Ölülere cinsel ilgi duyanlara” ilişkin olarak kullanılan Nekrofili, mitolojide Tiranlar'ın yaşadığı bir psikolojik sapma olarak yer alıyor. Mazlumların değil, kendini mutlak güç olarak ilan eden tek adamların sapkınlığı.

Başbakan, kendi iktidarında insanlık suçu işlemiş devlet görevlilerini saklıyor. Bu katliamın faillerini soranlara “ölü sevici” diyor. Müslüman başbakan, ölüsünün acısını yaşayan dindaşlarına karşı sarf ediyor bu sözleri. Ardından, “Kimseden vicdan dersi almayacaklarını” söylüyor Erdoğan. Çok haklı vicdandan daha önce insanlık dersi lazım bazılarına. Öyle ya insani değerlerin bir bileşkesi, bir bilinç halidir vicdan.

Türk Başbakan, mazlum bir halkın katledilen evlatlarını kimin öldürdüğünün bilinmesini istemiyor. Katilleri saklıyor. Katliam faillerine yönelik söylemleri üzerine alıyor. Katliam suçlularına “hayvan” denmesini, kendisine söylenmiş gibi hassasiyetle karşılayıp adeta üstüne alıyor. Hali hazırda katliam kararı verenlere ilişkin tek bir söz sarf etmeyen başbakan, halkının acısını paylaşan milletvekillerini partisinin il kongresini yaptığı arenada saldırgan yandaş güruhunun önüne atıyor. Hedef gösteriyor.

Erdoğan'ın seksist söylemi günden güne daha da egemen oluyor siyasetine. İnsanların bedenlerine ilişkin tasarruflarına da yönelen Erdoğan, partisinin kadın kolları kongresinde de Roboski katliamı ile tamamen bireysel bir tasarruf olan kürtajı bir kefeye koyacak kadar ehliyetsizleşiyor. Kendi iktidarındaki katliamın faillerini yakalayacağına özel yaşamlara saldırıyor. Kendi başbakanlığı döneminde yaşanan Roboski katliamı ile tarihe geçen başbakan insanların kendi bedenlerine ilişkin bir tercihi hedef alırken Roboski katliamını istismar etmekten zerrece imtina etmiyor.

Erdoğan üç çocuk yapılması konusunda telkinin de ötesine geçti ilkin. Ardından bu konuda kendi nüfus alanında baskıya varan bir propagandayı örgütleyen başbakanın, denetim altına almaya yeltendiği cinsel yaşamlarla yetinmeyip savaş fiilini de aynı seksist bakışla değerlendirmesi kaçınılmazdı.

ANF / 28.05.12