Samsun'da açığa çıkan kapitalizmin felaketidir!

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Sosyal sorunlar/saldırılar
  • |
  • 06 Temmuz 2012
  • 11:48

(06.07.12) - Samsun'da 11 kişinin hayatını kaybettiği sel baskını, sermayenin rant dönüşümünün sonucu yaşanan yeni bir felaket/katliam oldu. İnsanca yaşam koşullarını ve bilimsel yaklaşımı yok sayarak “büyüme” iddiasıyla yapılan ihmallerin sonucu 10 emekçi göz göre göre ölüme yollandı.

Son yıllarda gittikçe büyüyen inşaat sektöründeki rantı organize eden sermaye devletinin şefleri, her katliam sonrasında yaptıkları açıklamaları bir kez daha tekrar ederek yaşanan katliama “doğal afet” kılıfı giydirmeye kalktılar.

Adım adım katliam...

Samsun'da yaşanan sel baskını da tek başına TOKİ konutlarını vurmakla kalmamış, bir köprüyü yıkmış, yapımı süren bir alışveriş merkezini de çamur basmıştı.

Daha 1972 tarihli Devlet Su İşleri raporunda, Mert Irmağı'nın ıslahı için yapılması gerekenler belirtilmesine rağmen TOKİ konutlarının inşaası için dere yatağı imara eklenerek daraltıldı. Dere yatağının mevcut halinden daraltılması sel baskınının en büyük nedenlerinden biri oldu.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Samsun Şubesi, sel bölgesinde yaptığı incelemeleri ön rapor haline getirerek basın ve kamuoyuyla paylaştı. Ön raporda, mevcut dere yatağının üzerine yapılar kurulması eleştirildi.

Raporda, “Aynı saatlerde şehrimizin batısında Atakum bölgesini de etkisi altına alan yağışlar, yeterli olmayan, hatta bazı yerlerde hiç bulunmayan yağmur suyu kanalları eksikliği nedeniyle yaklaşık iki yıl önce yaşandığı gibi yine su baskınlarına neden olmuş, bodrum-zemin katlar maddi zarar görmüştür; can kaybı olmamıştır.” ifadeleri kullanılarak, aynı saatlerde baskının Atakum bölgesinde de etkili olduğu hatırlatıldı. Burada ölüm yaşanmamasının, bu durumu gölgede bırakmaması uyarısında bulunan İMO, TOKİ konutlarının dereye 30 metre mesafede inşaa edildiğine de dikkat çekti.

Yani, 11 kişinin yaşamını yitirdiği benzer katliamların yaşanması an meselesi.

Ön raporda, uygulayıcı kurumların yerel yönetimlerle bilimsel toplantılara katkı vermediklerine ve İMO tarafından sunulan sonuç bildirgesini de dikkate almadığına dikkat çekilerek, yetkililere şu sorular yöneltildi:

* Yılanlıdere; Çevreyolu -Mert Irmağı arasında kalan bölümde yatak düzenlemesi, ıslah çalışması (istinat duvarları, köprü vb.) derenin feyezan debisine göre mi belirlenmiştir? Eğer böyle ise kaç yıllık debiye göre projelendirilmiştir?

* Yılanlıdere Islah bölgesinde çalışma yürütülürken, ilgili kuruluşlardan görüş, onay alınmış mıdır? Projede TOKİ'ye alan yaratmak adına yatak değişikliği yapılmış mıdır?

* Bölgede imar çalışması yapılırken, taşkın alanlarına göre yapı yaklaşma mesafesi dikkate alınmış mıdır?

* TOKİ binalarının Yılanlıdere yatağına yakın olması sebebi ile risk altında olan bodrum katlarının ruhsat ve iskân onayı var mıdır? Hangi kuruma aittir?

* Alışveriş merkezi felaketinin yaşandığı Derbent Deresi yatağına hangi kurum ve yetkili, imar kararı vermiştir.

Lovelett Alışveriş Merkezi için dağı delerek yer açan zihniyet daha büyük bir facia için de zemin hazırladı. Sel baskını, alışveriş merkezi kapandıktan sonra yaşandığı için bölgede kimse olmaması nedeniyle ölüm yaşanmadı. Çaycuma'daki köprü gibi benzer bir yıkımın yaşandığı Samsun'da köprünün yıkılmasıyla ilgili olarak sel gerekçe gösterildi. Esasta zaten bu durumu gözeterek yapılması gereken körpü baskın sonrasında aniden yıkıldı. Baskın sırasında körpü üzerinde araç olmaması da üçüncü faciayı önledi.

Rant projelerinin iflası

“Kuzey Yıldızı Kentsel Dönüşüm Projesi'nin Karadeniz Bölgesi'nin en büyük projesi” diye tanımlanan rant projesi sermaye hükümetinin Karadeniz'deki pilot uygulamasıydı. Arsaların satın alınma aşamasından itibaren rant dönüşümü için her türlü yol uygulamaya sokulmuştu. Evlerini satmak istemeyen emekçilerin elektrikleri kesilerek fiilen evleri kullanım dışına çıkarılmıştı. “Kira öder gibi ev sahibi olun” sloganıyla pazarlanan konutların 1. etabı biterken durmadan çıkan ek masraflar dolayısıyla emekçiler eylem yapmıştı.

Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “Karadeniz'in en büyük projesi” diyerek projeye övgüler düzerken çıkan ek masrafları savunmuştu. Canik, “Projeye başlanırken vatandaşlarla her türlü vergiden muaftır diye sözleşme yapıldı ve o bölge gece kondu önleme bölgesi ilan edildi. Bu nedenle de her türlü vergiden de muaf tutuldu. Fakat Maliye Bakanlığı'nın TOKİ'den daire başına yüzde 1 KDV ve binde 7 damga vergisi alması vatandaşların tepkisine neden oldu. Vatandaşlarımız bu parayı TOKİ'ye verdikten sonra mahkemeye itirazda bulunabilir. Ancak, bu işi kullanmak ve provokatörlük etmek isteyen insanlar var” sözleriyle emekçilerin eylemini karalamaya çalışmıştı.

“Oğlumu, torunlarımı Canik Belediye Başkanı öldürdü”

İki oğluyla birlikte kapıcı dairesinde ölen Kenan Yazıcı’nın annesi Ayşe Yazıcı, arsaları için kendilerine zorla imza attırılıp evlerinin zorbalıkla ellerinden alındığını anlattı.

“Benim oğlumu, torunlarımı Canik Belediye Başkanı Osman Genç öldürdü. İkide bir zabıta yolladı kapımıza. Orada, o kapıcı dairesinde insan yaşar mı? Daha önce de sel olmuştu, yerin altında nasıl yaşasın oğlum dedim, kapıcı dairesi öyle olur, biz onlara saray verdik dedi Osman Genç… Bize Allah değil, Osman Genç etti ne ettiyse… TOKİ’nin müdürüne bu evde inek bile yaşamaz dedim, kaç kez gittim konuştum. Bizi borçlandırdılar. 750 TL’ye ev geçindirilir mi? Torunum Denizcilik lisesi öğrencisiydi. Kenan’ımı bana geri versinler.” dedi.

Samsun'da katliama dönüşen sel felaketi, konutların yapımından satışına, evlerin dağıtımından konutların fiziki koşullarına kadar her yönüyle soygun ve rant düzenine ayna tutuyor.