Sahte belgeyle ırkçılık - Ezgi Başaran

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 01 Kasım 2012
  • 05:17

23 Ekim’de meclis kürsüsüne çıktı ve okumaya başladı: “Kahramanlığın itibarını yok etmek için cinayet, hırsızlık ve her tür iğrenç suçu üstlerine atıp onları mahkemeye göndermeliyiz.”

Okudu ve meclisteki diğer vekiller onu sessizce dinledi.

Kimse çıkıp da “Avrupa’daki anti-Semitizmin Kavgam’dan sonra yayımlanmış en tehlikeli versiyonu olan Siyon Liderleri Protokolleri’nin 19’uncu maddesi bu! Meclisimizde bunlara yer yok” demedi.

Ya da...

“Çarlık Rusya’sında yazdırılmış olan ve sanki Yahudilerin dünyayı ele geçirme planıymış gibi sunulan ve aslında Maurice Joy’un Makyavelli ile Montesquieu’nün Cehennem Diyalogları’nın çarpıtılmış, bozulmuş bir hali olmaktan öteye geçmeyen ve sahteliği kanıtlanmış olan bu metnin ülkemizde basılıyor olması bir ayıp. Mecliste okunması ise alçaklık” diyemedi. Kimse diyemedi.

* * *

Nedeni daha da ürkütücü, daha da acıklı.

Siyon Liderleri Protokolü’nü geçen hafta mecliste okuyan kişi Ilias Kasidiaris’ti. Yunanistan’ın yeni siyasi gücü olan neo-Nazi partisi Altın Şafak’ın sözcüsü. Hakkında birçok suç iddiası vardı ve bu nedenle dokunulmazlığının kaldırılması söz konusuydu. İşte bu anti-Semitik metnin 19’uncu maddesini okuması, kendisini ‘haksızca mahkemeye sevk edilmek istenen bir kahraman’ gibi görmesindendi.

Haksızca mahkemeye gidecekti çünkü bu ‘Yahudilerin dünyayı ele geçirme planı’nın bir parçasıydı.

Çünkü... Siyon Liderleri Protokolü’nde öyle yazıyordu!

Yüz yıl önce Yahudilere karşı düşmanlık çıksın diye yazdırılmış, Hitler’in Holokost’a sebep olarak gösterdiği bu belgenin gerçekle hiçbir alakası yoktu. Olsa olsa bu belge anti-Semitizm külliyatının baş tacı olabilirdi.

Ama yine de... 2012 Ekim’inde medeniyetin beşiği topraklarda, bir millet meclisinde okunabiliyordu. Bir grubu yok etmek için özel olarak hazırlanan sahte belgelerin işlevselliği sonsuzluğa kadar sürüyor demek ki. Ne korkunç!

* * *

Ilias Kasidiaris’e Yunanistan meclisinde kimse sesini çıkarmadı. Bazıları anti-Semitizm nedir bilmediğinden, bazıları anti-Semitik olduğundan, bazıları ise Kasidiaris’in sözcüsü olduğu ırkçı parti Altın Şafak’tan ürktüğünden.

Son yapılan anketlere göre partinin oy oranı yüzde 8’i buldu. Her gün Yunanistan’ın bir yerinde yeni bir ofis açıyorlar.

Her gün göçmenlere, solculara, eşcinsellere, Yahudilere söven sloganlar atıyorlar. ‘Ekmek sadece Yunanlara-İş sadece Yunanlara’ yazan pankartlar asıyorlar. Ve en kötüsü... Emniyeti tamamen kontrol altına almış durumdalar.

Örneğin siz bir insanda bulunmaması gereken bir kalbe sahipsiniz ve apartmanınıza göçmenlerin taşınmasından rahatsız oluyorsunuz. Hemen polisi arıyorsunuz “Çıkarın bu pislikleri mahallemden” diyerek.

Polis ne cevap veriyor bu günlerde Yunanistan’da?

“Üstat, sen şimdi aynen şu numarayı arıyorsun. Bu işlere onlar bakıyor.”

Verdiği numara Altın Şafak partisinin ilgili ‘bölge sorumlusu’na ait.

Artık ‘bu işlere onlar bakıyor’. Zaten bir bakıma polis teşkilatı da her kademeden onlardan ibaret hale geliyor.

* * *

Sahte belgeler, ırkçılar, otoriter rejimler, kullanılan polisler ve tüm bunlara sessiz kalanlar...

Şu dünyaya bir Marduk geleydi, iyiydi.

Radikal / 01.11.12