Putin’in yeni çizgisi – Ergin Yıldızoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 31 Ekim 2012
  • 07:00

Geçen hafta St. Petersburg’da Valdai Kulüp’ün yıllık toplantısı vardı. Yaklaşık dokuz yıl önce, Beslan Katliamı’ndan sonra, Putin’in Batılı gazetecilerle konuşmak üzere gerçekleştirdiği sorulu-cevaplı toplantı, daha sonra her yıl Valdai Kulüp adıyla tekrarlanan bir olaya dönüşmüş.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da bu toplantı bağlamında medyada Rusya’nın ve Putin’in “son durumu”, niyetleri üzerine yorumlarda bir artış yaşandı. Bu yıl yorumlara göre Putin yönetimindeki Rusya giderek daha muhafazakâr, milliyetçi kaçınılmaz olarak da, liberal ya da sosyalist, muhalif akımları daha fazla baskı altına almaya çalışan otoriter bir çizgiye oturmaya başlıyor.

Bu yorumlarda, yakın zamana kadar liberallerle bir tür yakınlık içinde olmaya dikkat eden Putin’in artık bu yükü sırtından atarak, Ortodoks Kilisesi’yle, aşırı milliyetçi akımlarla yeni bir yakınlaşma içine girmeye başladığına dikkat çekiliyor.

Kimi yerel yönetimlerin liderlerinin, Kremlin’den gelen sinyaller doğrultusunda başlattıkları uygulamalar, günlük yaşamı daha disiplinli, baskıcı bir yönde şekillendirmeye başlamış.

‘Pussy Riot’, Nabokov, Rahmaninov

“Pussy Riot” adlı bir kadın Punk grubunun, bir Ortodoks kilisesinde gerçekleştirdiği protesto eylemi üzerine tutuklanarak yargılanıp ağır cezalara çarptırılmaları sırasında Putin’in kilisenin hoşuna gidecek bir tavır takınması, Valdai Kulüp toplantısında, Pussy Riot üyelerine verilen cezayla ilgili olarak sorulan bir soru üzerine, “Yasalara aykırı davranmasalardı şimdi ev işi yapıyorlardı” (UPI, 26/10/2012) sözleri, bu sinyallere örnek olarak gösterilebilir.

Gerçekten de, bu sinyaller doğrultusunda, Putin’in güç merkezi olarak bilinen St. Petersburg’da ilginç olaylar yaşanmaya başlanmış. Kentin Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin hazırladığı Nabokov’un, Lolita kitabına dayalı bir tiyatro oyunu yasaklanmış, Petersburg Filarmoni Orkestrası, “çocukları zararlı bilgilerden koruma” yasasına dayanarak Rahmaninov’un 2. Senfonisi konserlerine, 16 yaşından küçükleri almamaya karar vermiş.

Financial Times’ın aktardığına göre, Petersburg’un muhafazakâr belediye başkanı, bu kentte, “gay ve lezbiyen propagandayı”(?) yasakladıktan sonra, geceleri saat 11’den sonra kentte gürültü yapmayı yasaklayan uygulamaları yoğunlaştırmış. Krasnodar eyaletinin valisinin polis güçlerinin yanı sıra Kazak askerleri de kentte güvenlik gücü olarak kullanmaya başladığı aktarılıyor. Ulusal Atom Araştırmaları Üniversitesi de yeni bir teoloji bölümü açarak başına Ortodoks bir papaz atamış. Ortodoks Kilisesi, Moskova tren istasyonlarında yolcuların dini konularda sorularına cevap vermek amacıyla, “mescit” benzeri küçük merkezler kuracakmış.

Yorumcular, “liberal mitlere” karşı “Korkunç İvan”, Stalin gibi tarihi karakterleri savunan çalışmalarıyla, ünlü tarihçi Vladimir Medinski’nin Kültür Bakanı olarak atanmasını, vatana ihanet yasalarını, neredeyse yabancılarla ilişki kuran hemen herkesi kolaylıkla kapsamına alacak biçimde, muğlaklaştırarak genişletmeyi hedefleyen düzenlemeyi, dine hakaret etmeyi yasaklayan yeni yasayı, Putin ile Ortodoks Kilisesi ve milliyetçi muhafazakâr kesimler arasında giderek yoğunlaşan ilişkilere örnek gösteriyorlar.

Yakın zamanda yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, yüzde 65’i eşcinsellerle, yüzde 33’ü de yabancılarla komşu olmak istemeyen, Rusya halkına gelince, çoğunluğun, Putin’in güçlü, maço lider imajını, milliyetçi muhafazakâr, dindar çizgisini benimsediği, desteklediği anlaşılıyor. Kremlin de, ekonomik koşullar, uluslararası ilişkiler sertleştikçe, tarzını ve politikalarını şekillendirirken, Batı’nın ve liberal entelijensiyanın değil, giderek daha fazla oranda, nüfusun, en muhafazakâr, en az eğitimli, kırsal ve görece yaşlı kesiminin duyarlılıklarını göz önüne alıyor. Ne de olsa halkın yüzde 78’i kendini inançlı Ortodoks olarak tanımlıyor (The Guardian 29/10)

Sizi bilmem ama tüm bunlar bana bir yerlerden tanıdık geliyor...

Cumhuriyet / 31.10.12