Öldürmüşken bir de durma! - Özgür Mumcu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 12 Temmuz 2012
  • 06:02

Yargı reformu geldi, hoş geldi. Gelir gelmez de tesirlerini göstermeye başladı. Tasarıda olmayan, yargı reformu gerektiren sebeplerin arasında sayılmayan bir madde kanuna sızıverdi.

Komisyonlarda, genel kurullarda kanunlara sızıveren böyle maddeler vardır. Gece yarısı önergeleri ile getirilen son dakika değişiklikleri, işini gördükten sonra kendi kendini imha eden geçici maddeler demokrasinin tatlı cilveleridir.

Şirin mi şirin bir son dakikacı madde de işte böylece sızıvermiş yargı reformu paketine. Sızmakla kalmamış, o paketin üzerinde şık bir kurdele gibi parıl parıl parıldamış. Kıkır kıkır, kıkırdamış.

Maddemizin adı ‘geçici üçüncü madde’. Yargı Reformu Kanunu’nun sonunda gizlenmiş, mahcup mahcup duruyor, çapkınca göz süzüyor. Diyor ki:
“12 Eylül 1980 tarihinden önce işlenmiş olan suçlardan dolayı lehe kanun, 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun cezaların içtimaına ilişkin hükümleri uygulandıktan sonra ortaya çıkan sonuç ceza göz önünde bulundurularak belirlenir. Belirlenen bu ceza infaz bakımından lehe hükümler içeren kanuna göre infaz edilir.”
Muhtemelen anlamadınız. Ben de anlamadım. Bilene, anlayana danıştım ve öğrendim. Öğrendim ki bu geçici madde, 12 Eylül öncesi cinayet işlemiş ülkücü militanların cezalarını azaltmak için getirilmiş. Madde genel bir düzenleme havası verse de adrese teslim.

İşte bu sebeple Bahçelievler’de silahsız yedi TİP’li öğrenciyi evlerinde basıp; telle, yastıkla boğarak, beceremeyince üzerlerine ateş açarak öldürenlerin tahliye haberlerini okudunuz dünkü gazetelerde.
Bununla da kalmayacak. Zeki Tekiner’in zaten yakalanamamış katili de Cevat Yurdakul’un firar uzmanı katili de artık rahatlar.
Kanun değişikliği teklifini MHP milletvekili Özcan Yeniçeri verdi. Amaç, ‘birden fazla işlenen suçlar için tek ceza alınması’.

Yani yedi kişi mi öldürdünüz, sadece bir kişi öldürmüş gibi ceza alacaksınız. Yeniçeri’nin teklifiyle kanuna sızan geçici maddenin ana gerekçesi şöyle özetlenebilir: “Üçün beşin lafı olmaz, kavgada yumruk sayılmaz.”
2004 senesinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun verdiği, bunun tam aksi bir karar mevcut. Ancak bu karar bu reform paketiyle bertaraf edilmiş durumda.
Yedi TİP’li öğrencinin katillerinden Abdullah Çatlı devletin has adamı oldu. Katillerden Haluk Kırcı aranırken dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar’ın şahitliğinde evlendi. Sonra da yanlış hesaplarla falan tahliye edilmeye çalışıldı.
Suç ortaklarına devlet bu kadar sahip çıkarken geriye kalanların da en azından tahliye edilmeleri gerekirdi. Bu da başarıldı. Herkese hayırlı olsun.
Artık ekibi tekrar kurup yeni nesillere danışmanlık hizmeti verebilirler.
Öğrenciler, gazeteciler, milletvekilleri, belediye başkanları hapishanede. Eskinin katilleri ‘Ha bir, ha yedi kişi, ne fark eder’ denerek dışarıda.

12 Eylül işte böyle yargılanır. Adalet duygusu işte böyle zerk edilir.
Yedi kişi öldürene yedi kişi öldürmüş gibi ceza verilmesinden kaynaklanan bu adaletsizliği gideren herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunmak bir vatandaşlık ödevidir.

Radikal / 12.07.12