Nihadioğlu'ndan mektup

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 04 Temmuz 2012
  • 08:15

(04.07.12) - “Newroz'a katıldığı” bahanesi ile 14 Haziran günü tutuklanan BDSP çalışanı ve TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu, tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Hapishanesi'nden mektup yollayarak mücadeleyi ve yoldaşlarını selamladı.

Nihadioğlu'nun mektubunu sunuyoruz...

Rüzgar eken fırtına biçer!

İnsan düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür!
Che Guevera

Düşlerimiz büyük, kabına sığmaz. Düşlerimiz sınırsız, jiletli telleri aşacak kadar. 16 metrekareye sığmayacak kadar... Esir alınan düşlerimiz, hayallerimiz değil, bedenlerimizdir sadece. Beynimiz ve yüreğimiz bir kuş kadar mağrur ve özgür. Bilincimiz bir kuş gibi hücremizden havalanır meydanlara konar. Fabrikalara konar. Korku salar düşmana.

Makinelerin dişlileri hergün işler. Nasırlı eller hayatı hergün yeniden yaratır. Sermayedarlar yağlı kasalarını hergün şişirir. Milyonlarcamız açlıktan sürünür. Yaşam, gün ışığı almayan fabrikalarda öğütülür. Ama ruh vardır, bilinç vardır bizi yarınlara taşıyacak.

Makinelerin sahipleri, sarayların-saltanatların sahipleri kanımızı içerek büyür. Daha da büyümeleri için korku salarlar etrafa. Oysa yarının sahipleri umut yüklüdür. Korkunun görülmesi için boşuna bakılır gözbebeklerine. Yılmak yok bilinçlerde, direnmek var hücre hücre.

Sevgili yoldaşlar,

Polisin ifadesiyle “tek kişilik” bir operasyonda gözaltına alındım. Alınma gerekçemi gazaltına yaka-paça alındıktan bayağı bir süre sonra öğrendim. Meğerse, benim Newroz'a katılmam gerekçesiyle özel yatkili savcılık tarafından yakalanma kararım varmış. Üstelik operasyonun başladığı 10 Nisan tarihinden itibaren aranıyormuşum!

Oysa ben 10 Nisan tarihinden itibaren birçok kez GBT uygulamasına maruz kaldım. Dahası, bahsedilen tarihlerde Topkapı veBayrampaşa'da birkaç kez gözaltına alındım. Üstelik gözaltına alındığım tarihte 10 gün boyunca ART Metal fabrikasında bir grup işçi arkadaşımla direnişteydim. Yani polisle “haşır-neşirdik.” Direnişin başladığı ilk günlerde patron-polis peşpeşe saldırmıştı. Fabrika önünde çevik kuvvet otobüsü bekliyordu.

Zaten üç gün boyunca Vatan emniyetinde tutulduktan sonra savcılığa çıkarıldım. Newroz eylemine katıldığım gerekçesiyle gözaltı kararı varken, savcı nedense Newroz'la ilgili çok soru sormadı. Sorduğu sorular BDSP ile ilgili olmakla beraber, ağırlıkla Metal İşçileri Birliği ve ART Direniş Komitesi ile ilgili sorulardı.

Sermaye devletinin ilerici-devrimci işçi ve emekçilere dönük tahammülsüz ve saldırgan tavrı bilinmektedir. Ancak bu saldırıların yılgınlık yaratmayacağı da bilinmektedir. Sistem bu nedenle şiddetli “önlemler” alıyor.

Gün geçmiyor ki ilerici-devrimci güçlere yönelik bir operasyon yapılmasın. Bu saldırganlığın arka planında sistemin çıkmazı var. Yaşadığı depresyon ve bunalım var. Haksız bir savaşa girme ihtimalinden kaynaklanan tedirginlikler var. Bütün bunlar sermayenin buhranlarının bir ürünüdür.

“KCK operasyonlarıyla” Kürt halkına dönük süldırganlıkta sınır tanımıyor. KESK'e dönük saldırılarla kamu emekçilerinin mücadele azmini kırmaya çalışıyor. THY'de grev yasaklanıyor. İşten atılan işçiler direnişe geçiyor. Fakat sermaye havaalanı içindeki herhangi bir eylemi yasaklamaya çalışıyor. TOGO işçileri gözaltına alınıyor.

Tüm bunlardan çıkan sonuç şudur: sermaye bölgede bir savaşa hazırlanıyor. Bu savaşa hazırlanırken de toplumsal güçleri ezmeye çalışıyor. En uydurma gerekçelerle ilerici-devrimci güçler cezaevine atılıyor. Adalet sarayları, saray bezirganlarına hizmet ediyor.

Tüm bu çabalar boşuna! Ne sarayları, ne de sistemlerini korumak için aldıkları tüm tedbirler bizleri mücadelemizden alıkoyamayacak. Yılmadan, yorulmadan mücadelemize devam edeceğiz.

Sevgilerimle...

Zeynel Nihadioğlu

28.06.12

Edirne F Tipi Hapishanesi

A-17