Mısır'da Siyasal İslam'ın seçim zaferi – Samir Amin

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • Değerlendirme
  • |
  • 01 Temmuz 2012
  • 14:20

Pambazuka News, 28 Haziran 2012, Sayı 591

Mısır'da Müslüman Kardeşler'in ve Selefilerin seçim zaferi (2011 Ocak) hiç de şaşırtıcı değildir. Kapitalizmin küreselleşmesinin yol açtığı gerileme, Mısır halkının yarısından fazlasının (istatistikler %60 diyor) geçimini sağladığı sözde “enformel” faaliyetlerde olağanüstü bir artış üretmektedir.

Müslüman Kardeşler bu gerilemeden avantaj sağlamak ve onun yeniden üretimini sürdürmek için iyi yer tutmuştur. Basit ideolojileri, adına layık herhangi bir kalkınmanın gereksinimlerinin tamamen antitezi olan sefil bir pazar ekonomisine meşruluk veriyor. Müslüman Kardeşler'e (Körfez devletleri tarafından) sağlanan inanılmaz mali imkanlar, onların bu ideolojiyi etkin eyleme dökmesini sağlıyor: enformel ekonomiye finansal yardım, hayır hizmetleri (sağlık ocakları vs.)

Bu şekilde Müslüman Kardeşler kendisini toplumun merkezinde tesis ediyor ve toplumun bağımlılığını sağlıyor. Arap ülkelerinin kalkınmasını, örneğin sanayi yatırımı aracılığıyla desteklemeye Körfez ülkelerinin niyeti hiçbir zaman olmamıştır. Söz konusu toplumları yoksullaştırma ve dışlanma sarmalına hapseden, böylece gerici siyasal İslam'ın toplum üzerindeki mutlak gücünü takviye eden – André Gunder Frank ödünç bir deyimle – bir “lümpen kalkınma” biçimini destekliyorlar.

Körfez ülkelerinin, Washington'un ve İsrail'in hedefleri ile mükemmel bir uyum içerisinde olmasaydı bu böyle kolayca başarılamazdı. Bu üç yakın müttefik aynı kaygıyı paylaşıyor: Mısır'ın düzelmesine engel olmak. Güçlü, dik duran bir Mısır, Körfez (toplumun İslamileştirilmesi söylemine boyun eğiş), Birleşik Devletler (doğrudan nüfuzu altında kalan köleleştirilmiş ve yoksullaştırılmış bir Mısır) ve İsrail'in (Filistin'e karışmayan güçsüz bir Mısır) üçlü hegemonyasının sonu demek olacaktır.

Rejimlerin neo-liberalizm ve Washington'a boyun eğmede birleşmesi, Sedat yönetimindeki Mısır'da süratli ve tümden oldu, Cezayir ve Suriye'de ise daha kademeli ve itidalli oldu. Müslüman Kardeşler – ki iktidar sisteminin parçasıdır – sadece bir “İslamcı parti” olarak düşünülmemelidir, her şeyden önce üstüne İslamcı olan ultra gerici bir parti olarak düşünülmelidir. Sadece “sosyal meseleler” diye bilinen (türban, şeriat, Kipti karşıtı ayrımcılık) şeylerle ilişkili konularda gerici değil, fakat aynı zamanda ve bir dereceye kadar ekonomik ve sosyal yaşamın temel alanlarında gericidir: Müslüman Kardeşler, grevlere, işçilerin taleplerine, bağımsız işçi sendikalarına, köylülerin topraklarına el konması karşıtı direniş hareketine karşıdır.

“Mısır devriminin” planlanan başarısızlığı, böylece Sedat'tan beri yürürlükte olan, ordunun yüksek komuta kademesi ve siyasi İslam'ın ittifakı üzerine kurulan bu sistemin devamını garanti altına alacaktır. Hiç kuşkusuz, Müslüman Kardeşler seçim zaferinin gücüyle şimdi ordunun verdiğinden çok daha fazla güç talep edebilecektir. Ancak bu ittifakın imtiyazlarının Müslüman Kardeşler lehine dağılımını yeniden gözden geçirilmesi zor olabilir.

24 Mayıs'taki başkanlık seçimlerinin ilk turu, iktidardaki sistem ve Washington tarafından izlenen hedefe ulaşılacak şekilde düzenlendi: sistemin iki sacayağının – ordunun yüksek komuta kademesi ve Müslüman Kardeşler – ittifakını takviye etmek ve anlaşmazlıklarını (hangisinin öne çıkacağı meselesi) gidermek. Bu minvalde “kabul edilebilir” iki aday, kampanyalarını yürütecekleri elverişli imkanlara erişenler oldu: Mursi (MK: %24) ve Şefik (Ordu: %23). Haliyle bu adaylara sağlanan imkanları olmayan, hareketin gerçek adayı – Hamdin Sabahi – iddiaya göre oyların %21'ini aldı (bu rakam şüphe uyandırıyor).

Uzun süren müzakerelerin sonunda Mursi'nin ikinci turun “galibi” olduğu kararlaştırıldı. Meclis, başkan gibi, İslamcılara oy verenlere büyük miktarlarda (et, yağ ve şeker) dağıtımları sayesinde seçildi. Ancak “yabancı gözlemciler” Mısır'da açıkça alay konusu edilen bu durumu gözlemleyemediler. Meclisin feshedilmesi, Müslüman Kardeşler'e sosyal meseleler (istihdam, maaşlar, okullar ve sağlık!) üzerine eğilmeyi reddederek kendisini çaptan düşürmesi için zaman vermek isteyen ordu tarafından geciktirildi.

Mursi “başkanlığındaki” yürürlükteki sistem, lümpen kalkınmanın ve devletinin kurumlarının yıkımının, bunlar Washington'un peşinde olduğu hedeflerdir, devam edeceğinin en iyi garantisidir. Halen demokrasi, sosyal ilerleme ve ulusal bağımsızlık için savaşmaya sımsıkı bağlı devrimci hareketin bu seçim maskaralığının ardından nasıl varlığını sürdüreceğini göreceğiz.

Pambazuka News sitesinden kizilbayrak.net tarafından çevrilmiştir.

Pambazuka News, 2.600 yazarı ve 600 bin okuyucusu ile Afrika’da sosyal adalet için saygın Pan-Afrikalı haftalık elektronik gazetedir. Afrika’daki siyasi gelişmeler, kalkınma, insan hakları, mülteciler, cinsiyet meseleleri ve kültür alanlarında yorum ve analizlere yer verir.