Lübnan'ı patlatmak kime hizmet eder? - Fehim Taştekin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • 28 Mayıs 2012
  • 05:05

Evet Lübnan küçük bir Suriye. Etnik, aşiretsel, mezhepsel ve siyasal uzantılarıyla bu ülke, Suriye’nin bir izdüşümü. Suriye’deki yangın Lübnan’ı da, Ürdün’ü de, Filistin’i de yakma potansiyeline sahip. Kuzeyde Trablus ya da Akkar’ın insana yaşattığı his Lübnan’dan çok Suriye’dir. Sonradan konulan sınırlar bu geçişkenliği hiçbir zaman kesmedi. Sınırdaki Vadi Halid’de dünkü kaçakçılık yolları şimdi Esad karşıtı silahlı muhalifler için işliyor. Bölge savaşçılar için soluklanma, ihtiyaç giderme, tedavi görme üssüne dönüştü. Yerel yönetimler de bu işte gönüllü. İsyanın büyütülmesinde önemli bir rol bu bölgede tırmanan gerilimin Trablus’u aşıp Beyrut’a da sıçraması an meselesiydi, nitekim sıçradı. 12 Mayıs’ta Esad rejimine karşı eylemlerde başı çeken Şadi Mevlevi ile birlikte 5 Sünni ‘terör’ suçlamasıyla tutuklanınca Sünni-Alevi çatışması patlak verdi. 

Kimin komplosu?
İddiaya göre Mevlevi’ye komplo kuruldu. Bundan sorumlu tutulan birimin Genel Güvenlik İdaresi olması nedeniyle Hizbullah parmağı arandı. Çünkü birimin başındaki Abbas İbrahim eski Hizbullah üyesi. Lübnan’da güvenlik ve ordu sekter hatlar üzerinde şekilleniyor. Mesela İç Güvenlik Gücü de Suriye karşıtlarının karargâhı. Trablus’taki çatışmanın merkezi, 1975-1990’daki savaş yıllarından beri henüz barışın yolunu bulamamış olan tepenin başındaki Alevi ‘Cebel Muhsin ile tepenin eteklerinde Sünni ‘Bab el Tebbane’ semtleri. Bir tarafın kalbi Esad için atıyor, diğeri Esad’ı devirmek için yumruk sıkıyor. 

Selefiler güçlenince...

Sünniler, 1976’da Arap Birliği’nin daveti üzerine ‘Arap Caydırıcı Gücü’ olarak Lübnan iç savaşına müdahil olan Suriye’nin yıllarca kendilerini ezdiğini düşünüyor. Onlar açısından Suriye ordusu, Lübnan siyasetini felç eden işgalci güçtü. Malum 2005’te Sünni asıllı eski Başbakan Refik Hariri suikasta kurban gidince Suriye, oluşan baskı karşısında 30 yıllık askeri varlığına son vermişti. Suriye’yi ‘garantör’ olarak gören Aleviler ise Selefilerin tehdidi altında olduklarını söylüyor. 20 Mayıs’ta Akkar’da Sünni Şeyh Ahmed Abdulvahit’in kontrol noktasında dur emrine uymayınca askerlerce öldürülmesi çatışmanın Beyrut’a sıçraması için yetti. Ajanslar bunu Sünni-Şii (Hizbullah) çatışması diye verse de olay Saad Hariri’nin liderliğindeki ‘Gelecek Hareketi’ ile Alevi azınlığa ait Arap Demokratik Parti üyeleri arasındaydı. Ardından Suriye’de 11 Lübnanlı Şii hacının kaçırılmasıyla işin içine Hizbullah’ın da çekilmesi istendi. Sokaklar barut fıçısı olsa da siyasi liderler bu kez dikkatli. İç savaşın ne olduğunu en iyi onlar biliyor. Lübnanlılar yıllardır hiç savaş olmayacakmış gibi hayatlarını sürdürüp, yarın savaş çıkacakmış gibi silahıyla yatağa giriyor! 2006’da Hizbullah’a karşı savaşla Sünni âlemde edindiği prestiji Suriye yüzünden yitiren Hasan Nasrallah’ın Hizbullah üyelerine ‘kuzeye gitmeyi’ yasakladığı söyleniyor. Lübnan’ın karışmasının Suriye üzerindeki baskıyı azaltacağı farz edilse bile Nasrallah, çatışmanın Lübnan’a taşınmasının bir tuzak olduğunu düşünüyor. Ona göre, Hizbullah’ı iç çatışmaya çekerek İsrail’e karşı tuttuğu silahların meşruiyetinin yitirilmesi amacı güdülüyor. Ayrıca Hizbullah 2013 seçiminde siyasi zemin kaybetmek istemiyor. Esad’ın yıkılması için duacı olan Hariri de teskin edici bir duruş sergiledi. 

Sünni militanizm

Ancak kuzeyde güçlerini arttıran Feth-ul İslam ve diğer Selefi gruplar, Suriye’de çatışmanın içindeler. Esasen Sünni militanizm, Hizbullah 2006’da iktidar ortağı olduğundan beri tırmanışta. Suriye’nin tetikleyici faktör olduğu gerçeğini unutmadan gerilimi biraz da birkaç yıl geriye giderek anlamakta fayda var. New Yorker’dan Seymour Hersh, 2007’de ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın bölgede Kaidevari savaşçılardan ‘Arap lejyonu’ oluşturmaya çalıştığını yazmıştı. Hersh’e göre amaç Hizballah’la savaşmak, Suriye’de rejimi devirmek ve İran’a karşı ortak cephe oluşturmak. 

Çapraz savaşlar çıkabilir

İç savaş sırasında Suriye ile ters düşüp ülkeyi terk eden, dönünce de Hizbullah ile ittifak kuran Özgür Vatansever Hareketi’nin Hıristiyan lideri Mişel Avn da gelişmeleri “Amaç Lübnan’ı direniş hattından çıkarmak” diye yorumluyor. İç savaş çıkarsa bu sanıldığı gibi sadece Sünni-Şii çatışması olarak kalmaz. Bu ülke Sünninin Sünni ile, Şii Emel’in Şii Hizbullah’la, Hıristiyan’ın Sünni ile ya da Filistinli’nin Lübnanlı ile savaştığı yıllardan geçti. Her grubun milis gücü var. Çapraz savaşların çıkmayacağının garantisi yok. Kimsenin galebe çalamayacağı kirletilmiş bir süreç yaşanıyor.

Radikal / 28.05.12