Kürtaj karşıtlığı ve Amerikalılaşma – Özlem Akarsu Çelik

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 27 Mayıs 2012
  • 04:49

Türkiye, son 10 yılda neoliberal politikaların acımasız şekilde uygulandığı ülkelerden biri oldu. Sağlık reformundan 4+4+4'e, Başkanlık tartışmasından muhafazakar demokrasi kavramına, taşeronlaşmadan İslam'ın ılımlı yorumuna kadar, hep Amerika örnek alındı.

Başbakan Erdoğan'ın bunca konu varken kadın bedeni üzerinden politika yapması ve konuyu kürtaja getirmesi de bu sürecin parçasıdır. ABD'deki gibi bizde de artık seçim meydanlarında kürtaj karşıtları boy gösterecek anlaşılan.

'Sezaryene karşıyım; kürtaj cinayettir' diyen Başbakan, açıklamasını, 'Kürtaj eşittir Uludere!' sözleriyle zirveye taşıdı. (Bunu, Uludere'nin cinayet olduğunun itirafı olarak yorumlamak da mümkün (!) )

Sağlık, serbest piyasa ekonomisinin gasp ettiği bir alandır. Hastayı müşteri, doktoru tüccar olarak gören anlayışın en iyi örneği, sezaryendir. Buna kimsenin sözü yok. Ancak biliyor musunuz, aynı düzen (ve onun özel sağlık sigortası adlı canavarı), Batı ülkelerinde kadınları ölüm riski olsa dahi normal doğuma zorluyor. Amaç buradakiyle aynı: Para!

HAKKINI TESLİM ETMEK İÇİN ACI ÇEKMESİNİ İSTEMEK

Beden politikaları, kadının insan hakları, feminizm deyince aklıma gelen ilk 3 ismi aradım. Sözü onlarla yaptığım kısa mülakata bırakıyorum...

Prof. Simten Coşar Sezaryen karşıtlığının altında ne yatıyor?

Batı'da da bu var. Sezaryen yerine normal doğumun teşvik edilmesinin altında ağrının mitleştirilerek anneliğin yüceltilmesi yatar. Kadını, doğum üzerinden üstün addetmeye yönelik bir süreç. Beden üzerinden aşağılanma, doğum ile dengeleniyor sanki!

SÜNNİ İSLAM KÜRTAJA İZİN VERİR

Doç. Dr. Pınar İlkkaracan Başbakan'ın açıklaması sizi şaşırttı mı?

Hiç şaşırmadım. Bu noktaya geleceği belliydi. Başbakan sınırı aştı! Kürtaj konusunda seçim, kadınındır!

Bu noktaya nasıl gelindi?

Başbakan, 3 çocuk doğurun çağrısıyla başladı, bunu uluslararası platformda dillendirdi. Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri (AÇSAP) kapatıldı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde, aile planlamasına bakan genel müdürlük kapatıldı. Sağlık reformuyla, kadınlar doğum kontrolü yöntemi için aile hekimine başvurmak zorunda bırakıldı. Kadınların doğum kontrolüne ulaşmasının önü kesildi.

Kürtaj kazanılmış bir hak mıdır?

Diyanet İşleri'nin kitaplarına göre Sünni İslam'da kürtaja 3'üncü aya kadar izin var! BM'ye göre haktır! Başbakan'ın bu açıklamayı yaptığı Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nın konusu 1994 Kahire dokümanıydı. İlginçtir, o doküman, güvenli kürtaj hakkından bahseder!

Türkiye'de kürtaj bugüne kadar niçin tartışılmadı?

Türkiye'de kürtaj hakkı kadınlara, devletin nüfus azaltma politikası sonucu verildi. Birçok ülkede mücadeleler sonucu kazanılmış haktır ve kadınlar beden politikaları konusunda bilinçlidirler.

KADIN BEDENİ ÜZERİNDEN SİYASET: BAŞÖRTÜSÜ / KÜRTAJ

Doç. Dr. Aksu Bora Başbakan niye bu konuyu açtı?

Kürtaj konusunun tartışılması gerekir ama tartışacak olan Başbakan değil, kadınlardır! Bir hak mıdır, değil midir diye tartışılması beni rahatsız eder.

Siyasi iktidar kürtajı yasaklar mı?

Umarım buna cesaret edemezler! Devletin kürtajı yasaklaması aptalca olur. Bu, ancak kadının sağlığı açısından kaçıncı haftaya kadar izin verilmeli şeklinde tıbben tartışılacak bir konudur.

Başbakan kadınlardan ne istiyor?

Yeni bir durum değil ki! Cumhuriyetin başından beri bizim bedenlerimiz üzerine konuşuyorlar. Başörtüsü yasağı da buydu! Bundan önceki devlet politikası bize 'çocuk doğurmayın' diyordu; şimdi, 'doğurun' diyor. Başbakan'ın farkı bunu pervasızca söylemesi. Öncekiler eşit olmalıymışız gibi konuşurdu; Başbakan, kadın-erkek eşitliğini reddettiğini açıkça söylüyor.

Başörtüsü yerine neden kürtaj konuşuluyor?

Siyasi iktidar başörtüsü konusunda kesin bir adım atamadı. Fiilen üniversitelerde falan çözdüler ama her an geri alınabilecek bir şey gibi. AK Partili kadınların kota gibi meseleleri olsaydı kadın meselesinde onlara güvenebilirdik. Maalesef Başbakan'ın onlara gösterdiği yoldan gideceklerini düşünüyorum.

Akşam / 27.05.12