Kürt siyasi tutsaklarıyla eylemli dayanışmaya!

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • 26 Ekim 2012
  • 12:37

Kürt siyasi tutsaklarının 45 gün önce başlattıkları ve dönüşümsüz biçimde sürdürdükleri Açlık Grevi kıritik bir aşamaya gelmiş bulunuyor.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında tam bir acz ve çaresizlik durumu yaşayan sömürgeci sermaye devleti, bu acz ve çaresizliğin ifadesi bir düşmanlıkla, ölüm sınırına gelen açlık gerevini görmezden-duymazdan gelmekte, adeta siyasi tutsakların ölmesini beklemektedir. Bununla da kalmamakta, açlık grevi amaç ve taleplerini de çarpıtmaktadır.

Kürt siyasi tutsaklar, en başta Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecrit uygulamasına son verilerek, sağlık, güvenlik ve özgürlüğünün sağlanması olmak üzere, Kürt dili üzerindeki baskı ve yasakların durdurulması ve anadilde savunma hakkının tanınması gibi, tümüyle haklı ve meşru taleplerle ile açlık grevi yapmaktadırlar.

İşçiler, emekçiler!

Emperyalist sömürgeci müdahalelere ve sermaye devletinin dur durak bilmeyen siyasi soykırım ve askeri operasyonlarına, kanlı katliamlarına ve alçakça provakasyonlarına rağmen Ortadoğu’da tüm statükolar sarsılmış bulunmaktadır. Bunun dolaysız sonuçlarının bir ifadesi olarak, Kürt sorunu gitgide öne çıkmakta, gündeme daha bir oturmakta, etkin bir konum kazanıp, kazanımlarına her gün bir yenisini eklemektedir. Güney Kürdistan’da fiili bir Kürt devleti, Batı Kürdistan’da fiili bir özerklik ve Küzey Kürdistan’da sermaye devletini güçsüz ve iradesiz hale getiren kapsamlı bir özgürlük hareketi, tümü de bunun ifadesidir.

Tüm bu gelişmeler sömürgeci sermaye devletini çılgına çevirmektedir. Onun aczini ve çaresizliğini derinleştirmekte ve haliyle Kürt sorununu çözme gücü ve iradesinden tümüyle yoksun hale getirmektedir. Bu nedenle, ardı arkası gelmeyen ve günlük olarak yaşanan bir gözaltı ve tutuklama terörüne başvurmakta, havadan ve karadan Kürt yerleşim birimlerini bombalamakta, Kürt gerillalarına dönük imha operasyonları düzenlemeketedir. Bu dizginsiz saldırılar her geçen gün yeni boyutlar kazanmaktadır.

Kürt siyasi tutsaklarına dönük acımasızlık da bu saldırıların bir parçasıdır. Sermaye devleti Kürt siyasi tutsaklarına da aynı kin ve düşmanlıkla yaklaşmakta, sorunu çözmek yerine ölmelerini beklemektedir.

İşçiler, emekçiler, ilerici ve devrimciler!

Bir kez daha, Kürt siyasi tutsaklarının taleplerinin tümü de son derece haklı, meşru ve kabul edilebilir taleplerdir. Fakat, bunu yapması sermaye devletinden beklenemez. Gerçekten de yarın geç olabilir. O halde derhal harekete geçilmeli ve her yerde Kürt siyasi tutsakları ile eylemli bir dayanışmanın içine girilmelidir.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu olarak, Kürt siyasi tutsaklarının haklı ve meşru taleplerle sürdürmekte oldukları dönüşümsüz açlık grevini destekliyor, her yerde dayanışma içinde olacağımızı ilan ediyor ve tüm uluslardan işçi, emekçi, ilerici ve devrimci kişi, kurum ve kuruluşları Kürt siyasi tutsaklarıyla eylemli bir enternasyonal dayanışma için seferber olmaya çağırıyoruz.

Abdullah Öcalan’a dönük tecrite derhal son verilsin!

Kürt dili üzerindeki baskı ve yasaklara son!

Kürt siyasi tutsaklarına ana dilde savunma hakkı tanınsın!

Kahrolsun sömürgecilik!

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR)