KCK'den AKP faşizmine karşı 'ortak cephe' çağrısı

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 29 Haziran 2012
  • 13:46

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, “Kürt halkına karşı geliştirilen bu savaş aynı zamanda Türkiye’de muhalif tüm kesimleri de kapsayarak tekçi, ırkçı, faşist bir düzen yaratmaya doğru gitmektedir” diyerek, işçi ve emekçiler, demokratlar, sosyalistler, aleviler, Kürtler, samimi Müslümanlar ve ezilen tüm diğer kesimleri “ortak cephede” buluşmaya çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, “silah bırakma”, “teslim ol” çağrıları ve aralıksız süren gözaltı ve tutuklama furyasını değerlendirirken, Öcalan üzerindeki tecrit, Kürt isyan liderlerinden Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıldönümü, PKK militanı Zeynep Kınacı’nın kaybedişinin yıldönümü, Roboskililerin adalet için verdiği mücadele, KESK’e operasyon ile Kürt askerlerin şüpheli ölümleri konusunda da değerlendirmelerde bulundu.

İSYAN LİDERLERİNE SAHİP ÇIKMAKLA ÖCALAN ÖZGÜRLEŞTİRİLEBİLİR

KCK’nin açıklaması şöyle: “29 Haziran tarihi, Kürt özgürlük mücadelesinde önemli bir tarihtir. İki halkın ortak emeğiyle harcı oluşturulan Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra büyük haksızlığa uğrayan Kürt halkının inkar ve ret zihniyetine karşı ilk isyan önderi Şêx Saîd ve 46 arkadaşını idam edilişinin 87. yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Onların başlattığı haklı özgürlük davasını başarıya taşırarak anılarını yaşatacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.

Cumhuriyet dönemi boyunca haksızlığa karşı gelişen tüm Kürt isyanlarının liderlerini idam ederek Kürt halkını köleleştirmek ve Türkleştirmek isteyen TC Devleti, 29 Haziran 1999’da Önder Apo’ya idam cezasını vererek aynı geleneği sürdüreceğini ortaya koymuştur. Ancak ulusal ve uluslararası koşullar ile halkımızın mücadele dinamikleri Türk devletinin bu amacının gerçekleşmesini önlemiştir. Fakat bugünkü AKP hükümetinin başı, her fırsatta o dönemin hükümetini eleştirerek İmralı sistemini zamana yaydırılmış bir idam biçiminde uygulamaktadır. Bugün AKP denetiminde uygulanan İmralı Sistemi, zamana yaydırılmış bir eritme, çürütme ve yok etme sistemidir. Kürt halkı geleceğini yaratmak ve özgürlüğünü kazanmak için öncelikle liderlerine sahip çıkmayı bilecek bir düzeye gelmiş bulunmaktadır. Çünkü Kürdistan halkının özgürlüğü, ancak geçmiş isyan liderlerine sahip çıkmak ve bugünkü isyan lideri Önder Apo’yu özgürleştirmekle mümkün olacaktır.

KÜRT KADINI ZİLAN ŞAHSINDA TARİHE DAMGASINI VURDU

30 Haziran tarihi, kahraman Kürt kızı Şehit Zîlan şahsında Kürt kadınının özgürlük mücadelesine damgasını vurduğu tarihtir. TC’nin inkar, yok etme ve tüm Kürt liderlerini idam eden sömürgeci politikalarına karşı Apocu hareketin çıkışı fedai bir çıkıştır. Bu anlamda ilk fedai Önder Apo’dur. Mücadele pratiği boyunca özgürlük mücadelesine fedai ruh hakim olmuştur. Özgürlük Hareketi’nin Amed Zindanı koşullarında Şehit Mazlum Doğanlardan başlayan ve Agitlerin şahsında Kürdistan zirvelerinde gelişen birçok fedai eylemliliği olsa da, bu fedai ruh 30 Haziran 1996’da Zîlan yoldaşın Dersim’de gerçekleştirdiği fedai eylemle yeni bir aşamaya taşınmıştır. Mücadele sürecinde yeni bir taktik çıkışın adımı olan bu fedai eylem, aynı zamanda Kürt kadınının özgürleşmedeki düzeyini ve mücadele ruhunu da ortaya koymuştur. Bu büyük eylemin sahibi, değerli militan, fedai Zîlan yoldaşın şahsında başta ardılları Sema ve Gulanlar olmak üzere tüm fedai şehitleri anıyor, onların anısına bağlılığın gereği olarak onların fedai çizgisinden şaşmadan özgürlük mücadelesini yükselteceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz.

TÜRKİYE TEKÇİ, IRKÇI VE FAŞİT BİR DÜZENE DOĞRU GİDİYOR

KESK’in yöneticilerine karşı geliştirilen son operasyon Türk devletinin Kürdistan’da geliştirmekte olduğu şiddet ve siyasal soykırım düzeyini bir kez daha gözler önüne sermiştir. 55 KESK yöneticisinin gözaltına alınması 28 kişinin tutuklanması, AKP rejimine muhalif tüm demokratik emekçi kesimlere bir gözdağı verme ve bastırma rolünü oynarken, esas olarak kimlikli duruşa sahip olan tüm Kürtlere karşı başlatılan savaşı tırmandırarak sonuç almayı hedeflemektedir. Kürt siyaseti, Kürt gençliği ve çocukları, Kürt kadınları, Kürt sivil toplum kuruluşları, Kürt yerel yönetimleri, Kürt hukukçuları, Kürt basın ve kültürel çevreleri ile Kürt emekçi ve sendikal çevrelerine karşı geliştirilen bu sömürgeci savaşın amacı Kürt halkını güçsüz kılmak, sindirmek ve teslim almaktır. Kürt avına dönüşmüş, tamamen ırkçı-sömürgeci bir uygulamadır. Kimlikli ve onurlu duruşa sahip, bütün alanlarda örgütlü bulunan Kürt halkına karşı geliştirilen bu savaş aynı zamanda Türkiye’de muhalif tüm kesimleri de kapsayarak tekçi, ırkçı, faşist bir düzen yaratmaya doğru gitmektedir.

“TESLİM OL” ÇAĞRISI İLE SAVAŞ DURMAZ!

Kürdistan’da başlatılan savaşı durdurmak, devlet terörüne karşı kendini koruma hakkını kullananlara “teslim ol” çağrısı yapmak değil, ancak Kürt halkına karşı başlatılan bu savaşı ve siyasal soykırımı durdurmakla mümkün olabilir. Bu yönlü çaba sahibi olduğunu iddia edenler, önce tüm Kürt beyin güçlerine ve örgütlü yapılarına karşı KCK adı altında sürdürülen bu faşizan-ırkçı sürek avını durdurarak işe başlamalıdır. Bunu yapmadan, direnen güçlere silah bırakma adı altında teslim ol çağrısını yapmak, sadece ve sadece AKP devletinin geliştirdiği psikolojik savaşa hizmet etmiş olacaktır. Nitekim bilinçli veya bilinçsiz bir biçimde bazı çevreler bu doğrultuya girerek AKP-Gülen Koalisyonu’nun Kürdistan’da geliştirdiği sindirme ve teslim alma operasyonunun birer parçası olmaktan kurtulamamışlardır.

TOPLUM BOŞ BEKLENTİLERE KOYULMAMALI

Yoğun bir psikolojik harp propagandası ve Kürt halkının direncini kırmaya dönük çeşitli taktikler eşliğinde sahte çözüm umutları yaratılırken Kürt toplumunu güçsüz kılma, kolunu kanadını kırma saldırılarına hız verilmektedir. Bu ortamda şiddet ve devlet terörüyle direnen özgürlük dinamiklerini tasfiye etme ve Kürt halkını teslim almada karar kılmış bulunan özel savaş koordinatörlüğünden merhamet dilemek, kendini avutmak ve toplumu boş beklentilere sokmaktan başka bir anlama gelmemektedir. Bütün bunlar en iyi niyetle de yapılmış olsa sömürgeci devletin bütün bunları kendi stratejisini güçlendirmede kullanacağı açıktır.

Büyük bir emek ve çabayla özgür bir yaşam ve onurlu bir barışa ulaşmak için her şeyini ortaya koyan mazlum Kürt halkına ters düşmek istemeyen herkes bu gerçeği büyük bir dikkatle göz önünde bulundurmak zorundadır. Özellikle “KCK Operasyonları” adı altında Kürt halkını güçsüzleştirmeye dönük yeni bir konsept geliştiren AKP-Gülen Koalisyonu’nun en temel amacının Kürt siyasetini parçalamak, bölmek ve bazılarını teslim almak olduğunu unutmadan bütünlüklü bir duruşu sağlamak her yurtsever ve demokratın temel görevi durumundadır.

ROBOSKİ AKP DEVLETİNİN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA ÇIKARAN EN İYİ TABLO

Ben insanım diyen hiçbir Kürdistanlı ve vicdanlı hiçbir demokrat AKP devletinin Roboskî’de sergiledikleri karşısında sessiz kalamaz. Dün Roboskî şehitlerini anmak ve katliamı protesto etmek isteyen Roboskî halkına ve orada bulunan demokratik çevrelerin temsilcilerine karşı gerçekleşen saldırı, AKP devletinin gerçek yüzünü açığa çıkaran en iyi tablodur. Yapılan bu haksızlığa ve zulme karşı direnmek kadar daha insani ve daha kutsal bir şey olamaz.

HAKAN KOÇER İSİMLİ KÜRT ASKER KATLEDİLMİŞTİR

Kürt gençlerini katlederek sonuca gitmek isteyen katliamcı-ırkçı devlet zihniyeti askere aldığı Kürt gençlerini de çeşitli biçimlerde öldürmektedir. Gever’de yaşanan en son örnek, Türk devletinin Kürt gençlerini nasıl katlettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Türk devleti, 27 Haziran günü Gever’de Hakan Koçer adında bir Kürt gencinin çatışmada vurulduğunu açıklamıştır. Ancak dün HPG açıklamasında da ifade edildiği gibi, gerilla güçlerimizle Türk ordusu arasında öyle bir çatışma yaşanmamıştır. Açık ki kimlikli duruşundan dolayı bu gencimiz katledilmiştir. Durumu fark eden ailesinin haklı ve onurlu tavrı takdire şayandır. Bu gencimizin tüm aile çevresine başsağlığı diliyor, haklı duruşlarının yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

DAHA FAZLA DAYANIŞMA, BİRLİK VE DİRENİŞTEN BAŞKA YOL YOK

Bu tarihi aşamada İmralı İşkence Sistemi ve siyasi soykırım saldırıları ile sonuç almak isteyen AKP’nin sömürgeci zihniyetine karşı tüm halkımızın ve Türkiye’nin emekçi-demokratik kesimlerinin daha fazla dayanışmak, birlik ruhuyla mücadele etmek ve direnerek kazanmaktan başka yolu yoktur. Bugün Türkiye emekçi sınıfının ezilen diğer tüm kesimlerle dayanışma içinde mücadeleyi yükseltme koşulları daha fazla gelişmiş bulunmaktadır. İşçi ve emekçi kesimlerin, demokratların, sosyalist çevrelerin, Alevilerin, Kürtlerin, samimi Müslümanların ve ezilen diğer tüm kesimlerin AKP faşizmine karşı ortak cephede birleşerek mücadele etmesinin zamanı gelmiştir. Bu temelde tüm bu kesimleri sömürüye, zulme ve her türlü faşizan baskılara karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz."

ANF / 29.06.12