İstanbul Etkinlik Hazırlık Komitesi Sözcüsü ile konuştuk...

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Röportaj
  • |
  • 31 Ekim 2012
  • 15:14

“Etkinlikler aracılığıyla işçi sınıfını yeni Ekimler yaratma mücadelesine çağıracağız!”


- İzmir, Ankara ve İstanbul’da “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarıyla düzenlenen etkinlikler 3, 11 ve 18 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Etkinliklerin çalışmaları ise üç ilde tüm hızıyla sürüyor. Öncelikle etkinliklerin politik gündemlerinden ve ortaya çıkışından bahseder misiniz?

- İşçilerin birliği halkların kardeşliği şiarı ile gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin üst başlığı -etkinliklerin aynı zamanda komünist hareketin 25. Mücadele yılı vesilesiyle yapılıyor olmasından dolayı- devrime hazırlanıyoruz biçimde. Kendi başına bu iki şiar bile birçok şeyi anlatıyor aslında. Bir yandan sömürüye baskıya, savaş ve saldırganlığa karşı işçilerin birliği halkların kardeşline vurgu yapılıyor. Diğer yandan ise tüm dünyada çelişkileri derinleşen ve insanlığı büyük bir yıkımın içerisine sürükleyen kapitalist düzenin yeni devrimlere gebe olduğu ve buna hazırlığın önemi vurgulanıyor.

Zira içerisinden geçmekte olduğumuz sürecin bir yanını emperyalist kapitalist düzen cephesinden gelen çok yönlü saldırılar oluşturmakta, işçi sınıfına, emekçilere ve ezilen halklara yönelik saldırılara her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Sürecin diğer yanını bu aynı durumun bir sonucu olarak sınıf mücadelesinde yaşanan gelişmeler oluşturmaktadır. Uzun yılardır biriken tepkilerin bir sonucu olarak bugün dünyanın dört bir yanında sömürü düzenini hedef alan kitlesel mücadeleler yaşanıyor. Bütün bu gelişmeler “krizler, bunalımlar ve devrimler döneminde” olduğumuzu olgusal olarak doğrulamaktadır.

Bugün milyonlarca işçiyi, emekçiyi açlığa ve sefalete mahkum eden kapitalist düzen çok yönlü bir krizin içerisinde debeleniyor. İktisadi krizin pençesinde boğuşan emperyalist-kapitalist dünyada emperyalistler arası egemenlik kavgaları gün be gün tırmanıyor. Emperyalist nüfuz mücadelelerinin kızışması savaşın ve saldırganlığın boyutlanması, silahlanma yarışının yeni boyutlar kazanması, faşist baskıların devreye sokulması, her türden burjuva gericiliğinin dünyanın her yerinde dizginlerinden boşalması gibi sayılabilecek tüm bu sorunlar düzenin içinde debelendiği krizin dolaysız sonuçlarıdır.

Elbette bu tablonun bir yerinde de işçi sınıfının-emekçilerin ve ezilen halkların mücadeleleri duruyor. Mısır'dan Tunus'a, Avrupa ülkelerinden ABD ye kadar kapitalist sömürü düzeninin kapsamlı yıkım saldırılarına ve krizin ağır faturasına duyulan tepkilerin yarattığı eylemsel bir dalga var. Kitleler sokaklara çıkarak düzeni sorguluyor, kimi yerlerde devrim istediklerini dile getiriyorlar, kimi yerlerde kapitalist düzeni hedef alan şiarlar öne çıkıyor. Büyük sermaye gurupları bankalar hedef alınıyor. Grevler, genel grevler direnişler fabrika işgalleri birçok ülkede sık sık başvurulan eylem biçimleri oluyor.

Ülkemiz ve içerinde yer aldığımız coğrafya ise dünyada yaşanan tüm bu gelişmeler açısından önemli bir yerde duruyor. Emperyalist saldırganlığın ve nüfuz mücadelelerinin en yoğun yaşandığı bölge Ortadoğu dur. ABD Emperyalist hegemonya mücadelesinin bir sonucu olarak Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirerek işbirlikçi iktidarlar yaratmak istiyor. Afganistan’da başlayarak Irak'la devem eden ve bir süre önce Libya ya müdahale ile tırmandırılan bu süreç, bugün de Suriye ye yönelik saldırılar ile devam ediyor. Bu süreçlerde Türk sermaye devletinin aldığı tutum ise ortadadır. Ortadoğu'ya yönelik emperyalist müdahalelerde sermaye devleti, ABD emperyalizminin sadık bir hizmetkarı olarak hareket ediyor. Bunu Suriye'de yaşananlar üzerinden çıplak bir biçimde görmek mümkündür. Emperyalizmin kuklası ÖSO nun Türkiye'de üslenmesi ve silahlandırılması, sermaye devletinin Suriye'ye yönelik saldırgan tutumları, özelinde Suriye’yi hedef alan savaş tezkeresinin meclisten alelacele çıkarılması gibi gelişmeler sermaye devletinin emperyalizme kölece bağımlılığının önemli birer göstergesidir. Sermeye devleti aynı zamanda dış politikasındaki bu yönelimlere bağlı olarak içeride de buna paralel tutumlar sergiliyor. Kürt halkına, Alevilere, devrimci ve ilerici güçlere yönelik saldırıların yoğunlaştırılması, faşist baskı ve terörün tırmandırılması sermaye devletinin hizmet ettiği emperyalist odakların çıkarları doğrultusunda şekillendirdiği dış politikanın bir devamı niteliğindedir.

Tüm bu gelişmeler ışığında bakıldığında devrime hazırlanmak vurgusu ile birlikte işçilerin birliği halkların kardeşliği şiarı, işçi sınıfı ve ezilen halklar açısından önemli bir yer durmaktadır. Bizler komünist hareketin 25. yılı vesilesiyle “devrime hazırlanıyoruz” üst başlığı ile örgütlediğimiz etkinliklerde işçilerin birliği halkların kardeşliği şiarını öne çıkarıyoruz.

- Etkinlik hazırlıkları ile birlikte çağrılar da işçi ve emekçilere ulaştırılıyor. Önümüzdeki süreçte bu hazırlıklar kapsamında neler söyleyebilirsiniz?

- Etkinlik hazırlıkları bir süredir devam ediyor. Bugün hazırlıklar açısından zaten bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Hazırlıkların bir kısmını (teknik vb.) geride bırakmış bulunuyoruz. Bölgelerimizde alanlarımızda etkinlik çalışmasının güçlü örülmesi, olabildiğince yaygın bir çalışmanın ortaya çıkarılması için yapılan planlamalarımız mevcut. Amacımız bizzat bulunduğumuz alanların ötesinde tüm kente hitap eden, en geniş işçi emekçi kitlesine ulaşmayı hedefleyen, daha güçlü bir çalışma kapasitesi ortaya koyarak yeni güçlere ulaşan, bir takım araçlarla ilerici demokrat kamuoyunun gündemine de girerek desteklerini alan bir çalışma ortaya koymaktır.

Şunu belirtmeliyiz ki kitle etkinliklerini bir araç olarak değerlendirerek yukarıda ifade ettiğimiz gündemler çerçevesinde güçlü bir politik kitle çalışması yürütüyoruz. Var olan tüm olanaklarımızı en iyi biçimde kullanarak her türlü ilişkimizi bu açıdan değerlendirerek ve yeni ilişkiler geliştirerek faaliyet kapasitemizi zorlayan ve daha da güçlendiren bir biçimde süreci örmeye çalışıyoruz. İstanbul'un bir ucundan diğer ucuna kadar, bir başka ifade ile Esenyurt'tan Gebze'ye kadar güçlü bir propaganda faaliyeti ile kitlelere ulaşmaya çalışıyoruz. Bu amaçla çıkardığımız onbinlerce bildirimiz ve binlerce afişimiz var. Bu materyallerin önemli bir kısmını kullanmış bulunuyoruz. Ayrıca bazı ilerici radyo ve TV kanallarından da yararlanarak etkinliğin duyurusunu yapacağız. Aynı zamanda İstanbul'un dört bir yanında bazı merkezi noktalarda açacağımız stantlar aracılığıyla etkinliğimizin duyurusunu yapacağız. Yaptığımız hazırlıklarda bu yöndedir. Etkinlik hazırlıkları kapsamında oluşturduğumuz etkinlik hazırlık komisyonları var. Komisyonlar aracılığı ile bu kapsamda geniş bir kitle çalışması örme çabası içerisindeyiz.

Tüm bu hazırlık sürecinde ve bu açıdan kullanılan araçların tamamında kitleleri sadece etkinliğe çağıran değil aynı zamanda kapitalist düzeni teşhir eden, onun yaratığı çok yönlü sorunları ortaya koyan ve kitleleri devrim mücadelesine çağıran bir hat izliyoruz. Bir yandan kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa ve saldırganlığa karşı kitleleri mücadeleye çağıran aynı zamanda çözümün devrimde ve sosyalizmde olduğunu güçlü bir biçimde ifade eden bir çalışma.

- Etkinlikten beklentiniz ve temel hedefleriniz nelerdir?

Aslında ikinci sorunuza verdiğimiz yanıtta yapmak istediklerimizi ortaya koyarken aynı zamanda hedeflerimizi de belirtmiş oluyoruz. Etkinlik çalışması üzerinden geniş bir kitle çalışması, güçlü bir devrim ve sosyalizm propagandası yürütüyoruz. Biz 25 yıldır kesintisiz bir şekilde yürüttüğümüz siyasal faaliyetlerde işçi ve emekçilerin sorunlar karşısında duyarlılıklarını güçlendirme, aynı zamanda taraflaştırarak devrime kazanma hedefiyle hareket ediyoruz. Son etkinlik çalışmalarının hedefleri de bundan bağımsız değil. Dolayısıyla etkinlik faaliyetleri üzerinden hareketimizin 25. Yılı vesilesiyle bir kez daha işçi sınıfını ve emekçileri partisiyle buluşmaya çağıracağız.

Gerek ön sürcinde gerekse etkinliklerin kendisinde sosyalizmin güncelliğini, işçi sınıfına bu mücadelede önderlik edecek, yol gösterecek partinin programını, politikası ve pratiği ile sınıf mücadelesinde 25 yıldır var olduğunu en yaygın biçimde dile getirecek, etkinlikler aracılığıyla işçi sınıfını yeni ekimler yaratma mücadelesine çağıracağız.

Kızıl Bayrak / İstanbul